H.Nurcan YAZICI
Değerli okurlarım, en önemli ülke gündemi olarak gördüğüm, “TACİZ VE TECAVÜZ” konusunu sizlerle tekrar tekrar paylaşmak, unutulmaması için de elimden geleni yapmak istiyorum.
Unutursak ölüyoruz; yanılıyor, yıkılıyor, tedbirsiz kalıyoruz…..
Toplumumuzu derinden yaralayan, Karaman’da 10 erkek çocuğuna yönelik nitelikli cinsel istismar davası, Muharrem Büyüktürk’ün 508 yıl 3 ay ceza almasıyla sonlandı.
Bu netice vicdanları rahatlattı mı? Tabi ki hayır!
Mahkemenin sonlanmasıyla birlikte, insanların temennisi ve beklentisi, cezanın hapishanede verileceği yönündeydi. Kısacası “adalet”, adaleti ihlal ettikleri için mahkum olan kişilerden bekleniyor!..
Gördüklerimiz, duyduklarımız ve hissettiklerimiz karşısında “olması gerektiği gibi” bir duruş sergileyemediğimizi düşünüyorum.
Toplumumuzun kanaatine göre, birçok taciz-tecavüz olayında olduğu gibi, Karaman’daki olayda da, sapığı görmezden gelenler, özellikle, ona bu zemini hazırlayanlar yani kısmen suç ortakları göz ardı edildi.
Bu tür olayları siyasete bulaştırdığımız, derinlemesine çözmediğimiz müddetçe, sorun yine kapalı kapılar ardına çekilecek, vicdanları kanatıp, can yakmaya devam edecektir, biline!
Dolayısıyla olayın yükü yine, “istismarı yaşayanların” ve bu konuda “ciddi duyarlılık gösterenlerin” omuzlarına binmiş olacaktır…
“Bilinmiyor ki, örtbas yöntemi ile birilerinin dünyası karartılırken, şeytani duyguları olanlara da “yeni yeni alanlar” kendiliğinden açılıyor. Biz bu günlere, yapılan, edilenleri örtbas ederek, birilerini koruya koruya gelmedik mi?
Acilen, kaybettiğimiz “vicdani yapıyı” kazanmalı, ahlaki erozyonu önleyecek tedbirleri almalıyız. Bunun yanı sıra cezai yönde de en etkin yaptırımları uygulamaya koymalıyız.
Erişkin bir kimsenin, çocuklara ve bebeklere cinsel eğilim duyması durumu olan “pedofili” için gereği mutlaka yapılmalıdır. Bu konuda “Megan Yasası” bize ışık tutabilir. Bu yasaya göre, bu tür cinsel suçtan hüküm giyenler, cezalarını tamamladıktan sonra yaşadıkları yeri polise kayıt ettirmek ve bir başka yere taşındıklarında yeni adreslerini bildirmek zorundadırlar. Yasa aynı zamanda bu kişilere ait çeşitli bilgilerin topluma açılmasını da mümkün kılmaktadır. Yapılan araştırmalarda, bu durum çocukları kirletenler ve onların geleceğini karartanlar için caydırıcı olmaktadır…
Artık mutlaka bizde de, “taciz ve tecavüz açılımı” yapılıp (aynı suçu ikinci kez işleyenlere, kimyasal ilaçla yapılan ve kişi isteğini de gerekli kılan) “hadım yasasının” uygulanmasına geçilmelidir.
ÇOCUK ve BEBEK TACİZCİLERİ için, artık -MEGAN YASASI- UYGULANMAYA BAŞLANMALIDIR.
Bu yasa ile birlikte sapıkların, ‘başka suçlara yönelebileceği’ gibi yorum yapanlara soruyorum: ‘Bir çocuğa tecavüz etmekten daha vahşi, bundan daha büyük suç olabilir mi ki?’
Elbette Avrupa’dan(!) bazı İnsan Hakları söylemcileri, kendileri yasa için çalıştıkları halde bize ‘suçlu iki kez cezalandırılmamalı’ diye karşı çıkışta bulunacaktır. Bizimde buna karşı duruşu göstermemiz gerekir.
Çocuk istismarını manşetlere taşıyan ulusal medya da bu noktada halkın duygularına tercüman olup, yasal oluşum için zemin oluşturmalıdır. Kundaktaki bebeğe bile cinsel tacizde bulunulan ülkemizde, bu yasanın uygulanması “cinsel intikam” değil, sadece adalet isteğidir!
Toplum ADALET istiyor!