Metehan Çağrı
MHP’nin olağanüstü kongre meselesine girmeden önce şunu hatırlatmak istiyorum. Takip edenler bilir. Ümit Özdağ benim başbakan adayım, Meral Akşener de Cumhurbaşkanı adayımdı. Bunu hep söyledim. Evet, yıllardır MHP’yi Ümit Özdağ ve kuracağı kadroların yönetmesi gerektiğini söylüyorum. Bunun için birçok gerekçe sıralayabilirim fakat şu an yazının konusu farklı. Akşener’e gelecek olursak, MHP’nin başına geçmesi konusunda kaygılarım olduğunu ilk günden bu yana söylüyorum. Akşener’in arkasındaki rüzgârın, halk desteğinin Cumhurbaşkanlığı için değerlendirilmesini doğru buluyorum. Çünkü Akşener MHP’nin başına gelirse partide eksen kayması olacağına dair kaygılarım var. Üzerine milliyetçilik sosu dökülmüş liberal ve demokrat bir MHP’ye karşıyım. Şu an eksen kayması kaygılarımı bir kenara bırakıyorum çünkü MHP olağanüstü kongresinde hiç beklemediğim rahatsız edici şeyler gördüm ve yaşadım.
Öncelikle Çağrı Heyeti, ardından Akşener’in ekibi ve son olarak Akşener tam bir hayal kırıklığıydı benim için. Öfkemi bir kenara bırakırsam gerçekten üzüldüm, gerçekten beklemiyordum.
Gelelim konuya. Kongredeki rahatsızlıklarımı başlık başlık anlatmak gerekirse;
TOPLANTI SALONUNUN DÜZENİ VE KATILIMCI DÜZENİ
Tüzük kurultayına sadece delege katılımı olacağı için adaylardan yanlarında belirli bir kontenjanda kişiyi salona girdirebilecekleri çağrı heyeti tarafından bildirildi. Liste teslim edilmesi istendi. Bu sayı iki gün kala azaltıldı ve son gün 30’a kadar düşürüldü. Her aday yanında 30 kişi ile girebilecekti. Otelin önüne de adaylar sadece iki ya da üç araçla giriş yapabilecekti. Diğer araçlar dışarda park edilecekti. Bahçede üç giriş vardı. Delege girişi, misafir girişi ve bunlardan bağımsız olarak insanların kapalı spor salonunda ekrandan kongreyi izleyebilmeleri için spor salonu girişi. Misafir girişinden geçtim. Otelin lobisine girdim. İçerde tam bir karmaşa. Polis küçük bir kapıdan insanların kartlarını kontrol edip kongre salonunun olduğu bölüme almaya çalışıyor. Bütün adaylar içeride, son olarak Akşener otelin önüne giriş yaptı. Herkesin sınırlı araç ile girdiği yere Akşener çok fazla araçla giriş yaptı. İçeride bekleyen misafirleri de vardı. Ve Akşener bir anda etrafında 100-150 kişi ile sloganlar eşliğinde kontrol/güvenlik noktasını da yararak kongre salonunun olduğu bölüme geçti. Sormak istiyorum Akşener’i diğer adaylardan ayrı kılan neydi? Biz neden çağrı heyetinin söylediği kurallara uyduk? Gövde gösterisi yapmasını bilmez miydik? Akşener gün boyu içerde bu kalabalık ile şov yaparak gezdi bu gerçekten ayıptı.
Kongre salonuna gelecek olursak, 4 kapısı vardı. Basın kapısı, delege kapısı, misafir kapısı ve protokol kapısı. Bütün kapılarda turnikeler ve barkod okutma sistemi vardı. Yaka kartları okutulmadan kimse kendi bölümüne giremiyordu. Ne hikmetse bu barkot okutma sistemi ve turnikeler üç kapıda vardı fakat protokol kapısında yoktu, o bölüme isteyen istediği gibi girebiliyordu. Öyle olmasaydı zaten herkes sadece kendi hazırladığı liste ile (sınırlı sayıda kişi ile) içeri girebilir ve Akşener etrafındaki slogancı kalabalık ile gezemezdi. Kimse kusura bakmasın! Ben burada art niyet arıyorum. Önceden kurgulandığı ve planlandığı çok net!
ÇAĞRI HEYETİNİN ORGANİZASYONSUZLUĞU
Kongrenin 10’da başlaması gerekiyordu. Fakat organizasyon o kadar kötüydü ki! Çağrı heyeti ortalıkta geziniyordu, delege bölümü saatlerce boş kaldı delegeler içeri giremedi, düzgün bir şekilde notere yönlendirilmediler.. Çok amatörceydi ve bu yüzden kongre saatler sonra 2 gibi başlayacak gibi oldu. Delege bölümü dolmuştu fakat sonra birçok delegenin notere imza atmadığı fark edildi. Gidin beş dakikada atın gelin dendi fakat yüzlerce delege olduğu için bu iş de saatler sürdü.
DELEGE SAYISI VE SÖYLENEN YALAN
Gün boyunca farklı farklı sayılar telaffuz edildi gelen delege sayısı ile ilgili. Çağrı heyeti adına konuşan kişi önce yeter sayısına ulaşıldığını söyledi. Sevindik, alkışladık. Sonra bir açıklama daha yapıldı. 752 delegenin noter huzurunda imza attığı noter önünde 50 delegenin daha imza atmak için beklediği açıklandı. Salonda büyük bir coşku oluştu fakat sonradan anlaşıldı ki resmi ağızlardan yapılan bu açıklama koca bir yalandı. Resmen gözümüzün içine baka baka yalan söylediler. Çünkü Noter’de sadece 659 delegenin imzası vardı. +80 kişinin ise sadece hazirun listesine imza attığını duyduk. Diğer delegelerin neden notere gitmediklerini bilmiyorum. Çağrı heyetinin de neden yalan söylediğini bilmiyorum.
DİVAN BAŞKANLIĞINDA UZLAŞI DEĞİL DAYATMA
Öncelikle şunu anlamak gerek bu seçimli bir kurultay değil, amaç tüzükteki genel başkanlık seçim engelini kaldırmak. Yapılması gereken, adayları temsil eden bir divan oluşturulması ve bu divanın tüzük değişikliği önerisini oylaması. Son günlerde adaylar bu meseleyi konuşmak için hep bir araya gelmek istedi fakat ne yazık ki Akşener’in hep bir bahanesi vardı ve bir araya gelmedi. Çünkü amaç ortak divan değil, kendi özel divan listesiyle kongreyi yönetmekti. Ümit Özdağ hep ortayı bulmayı çalıştı uzlaşı olsun istedi, böyle bir meseleden gerginlik olmaması gerektiğini savundu. En doğrusu bütün adayları temsil eden bir divandı fakat Müsavat Dervişoğlu bu konuda çok inatçıydı! Divanı kendileri yöneteceklerdi. Ortak bir divan kabul edilmiyordu. Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’ın dedikleri fayda etmedi. Müsavat Dervişoğlu kendi listesiyle girmekte direktti. Akşener’in bu listesine karşılık da Sinan Oğan, divan listesi sundu. Ümit Özdağ böyle bir meselede kutuplaşmayı tasvip etmediği için liste oluşturmadı, kendini destekleyen delegeleri serbest bıraktı. Delegelerinin bir kısmı Akşener’in bir kısmı Oğan’ın listesine imza attı büyük bir kısmı ise imza vermedi. Akşener 450 imza ile Oğan 170 imza ile divan listelerini çağrı heyetine sundular. Çağrı heyeti sandığa gidileceğini belirtti fakat delegeler bu duruma isyan etti. Zaten çok geç başlanmıştı ve oylama saatler sürecekti. Bağrışmalar başladı. Buraya tüzük değişikliği için geldik seçim yapmaya gelmedik diye bağıran delegeler oldu. Tek liste ile girin diye bağıran delegeler oldu, Birleşin diye bağıran delegeler oldu. Ne yazık ki Akşener ve Dervişoğlu kendilerini tatmin için bu gerginliği yaşattılar. Gerginlik uzayınca Ümit Özdağ arabuluculuk yaptı ve 5 aday kuliste görüşme yaptılar. Akşener tek listeye ikna olmak zorunda kaldı. Sinan Oğan’ın listesinden bir ya da iki kişi(tam olarak emin değilim) Müsavat Dervişoğlu’na eklenerek iki liste birlemiş oldu. Akşener ekibinin egolarına rağmen Ümit Özdağ ortayı bulmayı başardı ve bütün adaylar el ele tutuşup birleştik mesajı verdi.
Şimdi soruyorum! Ne gerek vardı bu gerginliğe?! Amaç sadece Müsavat Dervişoğlu’nun kendini ispatlama çabaları mıydı yoksa? Gün boyu gergin gergin sert ve öfkeli bir suratla etrafta dolaşıp sonra divan başkanı olup ülkücü kardeşlikten bahsetmesi?.. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Bu kişi Akşener kazanırsa eğer teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı olacak! Şefkat Çetin gidecek, Müsavat Dervişoğlu gelecek! Ne değişecek peki?! Zihniyet değişmedikten sonra isim değişse ne olacak? 2006 kongre sürecinde Devlet Bahçeli’nin emri ile Bahçeliye rakip olanların toplantılarını bastıran kimdi?! Zihniyet aynı zihniyet.. Peki değişim nerde?
TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ
Arkadaşlar bu kongrenin toplanma amacı olağanüstü kongrelerde seçim yapılmasını engelleyen tüzük maddesini değiştirmekti. İşlem çok basitti aslında fakat Akşener ve ekibi yine sürpriz yaptı. Resmen mini tüzük değişikliği paketi hazırlamışlardı ve diğer adayların bundan haberi yoktu. Resmen diğer adaylara dayatma yaptılar. Basit bir işlemi karmaşıklaştırdılar. Tek bir madde değişse sorun olmayacaktı fakat o kadar çok değişiklik yapıldı ki resmen genel merkez gelsin mahkemeye versin de ortalık karışsın der gibilerdi. Hızlarını o kadar alamadılar ki 10 temmuzda seçimli kongre bir şekilde ertelenirse yenisinin hazırlık heyetini bile Müsavat Dervişoğlu ve arkadaşlarından tayin ettiler, diğer adaylara sormadan hem de… Ayıp ya hu! Ayıp! Neyin egosu bu anlamıyorum? Nerden mal kaçırıyorsunuz bu ne acele? MHP tüzüğü yenilenmesin demiyorum fakat bu kargaşada buna ne gerek vardı ki? Bahçeli gittikten sonra güzel bir tüzük kurultayı yapılır ve daha demokratik bir tüzük el birliği ile oluşturulurdu fakat ortak akıldan kaçıldı, dayatma ile iş yapıldı…
SALON GÖREVLİLERİNİN ÇİFTE STANDARTI
Sahne arkasında kulis vardı ve adaylar ara sıra ekipleri ile birlikte geçiş yaptılar. Normalde sıkıntı yoktu. Bir ara Akşener kalabalık ekibi ile kulise geçti. Ardından 10 dk sonra Ümit Hoca ekibi ile geçiş yapıyordu. Ekip bir anda durduruldu. Artık sadece adaylar yanlarında bir kişi ile geçecek denildi. Korumalar sahne arkasına alınmak istenmedi. Akşener koca bir ekip ile girerken ses çıkarılmadı fakat sonrasında Ümit Özdağ’a saygısızlık yapıldı ve durduk yere sahne arkasında gerginlik yaşandı. Organizasyon görevlilerinin yaptığı gerçekten ayıptı!
AKŞENER’İN SLOGANCILARI VE YUHLANMASI
Sürekli salon içinde bir yerden bir yere giderken sanki nispet eder gibi arkasındaki bindirme kıtası ile Başbakan Akşener sloganları ile gezip duruyordu Akşener. Bir ara salon dışına çıktı o arada Çağrı Heyeti konuşma yapmaya başladı, saatler geçmiş ve insanlar çok sıkılmıştı zaten, bu nedenle çağrı heyetini dikkatle dinliyorlardı. Akşener tekrar salona giriş yaptı arkasında slogan atan kalabalığı ile. İstese sloganları durdurabilirdi ama yapmadı. Çağrı heyetini duyamayan salon bir anda öfkelendi ve slogan atanları yuhalamaya başladı. Akşener hemen arkasına dönüp kalabalığını susturmak zorunda kaldı. Biraz nezaket olsaydı da bunu yuhalanma olmadan yapsaydı keşke. Akşener de ayıp etti yuhalayanlar da…
Açık söyleyim gerçekten hayal kırıklığı oldu benim için kongre. Ümit Özdağ ortayı bulmaya çalıştıkça Akşener ve ekibi germeye çalıştı, zaten önceden salonun yapısı ile planlarını yapmışlardı. Divan da ortak aklı değil dayatmayı seçtiler, aynı şekilde diğer adaylardan habersiz yaptıkları mini tüzük hazırlığı ile de…
SONUÇ OLARAK
Evet, ben değişimden yanayım fakat isim değişikliğinden değil zihniyet değişiminden yanayım. Biz Bahçeliyi, partiyi ortak akılla yönetmediği için ve her şeyi dayattığı için eleştirmiyor muyduk? Peki, bugün yaptıkları ile Bahçeli yönetiminden ne farkları kaldı? Biz ortak akıl dedik Akşener ve ekibi ise sürekli dayattı, diretti ve gerdi. Bu durumdan rahatsızım. Hem de çok! Şefkat Çetin gidip, Müsavat Dervişoğlu gelecekse kimse kusura bakmasın biz değişim yapmış olmayacağız.. İsimlerde değil, zihinlerde değişim istiyorum. Bahçeli’nin yıllardır partiye bela ettiği isimlerin koltuk bulamayanları Akşener etrafında toplanıp yeniden siyaset yapmayı düşünüyorlarsa alın değişiminiz sizin olsun diyorum.
Bunları yaşamadan önce gerçekten seviyordum, cumhurbaşkanı adayımdı Akşener, ama şimdi tam bir hayal kırıklığı oldu..
Son olarak; İki aydır Ümit Özdağ’ın yanında elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım ve şunu gözlemledim. Biz hep temiz siyaseti savunduk ve temiz siyaset yaptık! Çok şükür ki vicdanım rahat!
Herkes kazanmak ister ama bizim için nasıl ve ne şekilde kazandığında önemli. Dava arkadaşlarımızın arkasından iş çevirerek, kazık atarak, mutabakat bozarak kazanmayı Allah nasip etmesin bize. Kazanmak için her yol mübah diyenlerden de Allah sığınıyorum…
Üzüldüm, öfkelendim, kırıldım…
Hayal kırıklığı yaşadım…
Kongrenin özeti benim için ne yazık budur.