Kenan EROĞLU
Odgurmuş: Her konuya rant açısından bakıyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı?
Monşer-Usta: Elbette her konuya, her yöne rant açısından bakarım. Çünkü ülkenin her tarafı baştan aşağı rant kokuyor.
Hangi birini sayayım. Yol yapmak için arazi istimlâk ediyorlar hemen yolun kenarındaki, arsalar, tarlalar, evler değerleniyor. Bu rant değil de nedir.
Köprü yapmak için istimlâkler yapıyorlar, köprünün etrafında bulunan yerler değer kazanıyor. Rant değil de nedir. Hatta bizatihi köprüyü rant yolu açmak için oraya yapıyorlar.
Park yapıyorlar, parkın etrafındaki binalar, arsalar değerleniyor. Parkı yaparken kim bilir hangi yandaşlarının arsalarını, evlerini hesabederekten o parkı oraya konduruyorlar. Hep bunlar rant için değil mi?
Odgurmuş: Peki yöneticilerimiz ve karar alıcılarımız ne yapsınlar ve nasıl kararlar versinler de yaptıkları o iş herhangi bir rant konusu olmasın.
Monşer-Usta: Hakkaniyetle davranmalılar. Kapitalizmin bu acımasız uygulamasını yeni baştan gözden geçirmeliler.
Herhangi bir yere köprü ya da köprülü kavşak veya boğaza köprü yapıyorsunuz. Yahu bir kere de gelip bize sorsanız olmaz mı? Köprü nereye yapılır, park nereye yapılır, yüksekliği, genişliği kaç metre olacak. Kaç metreküp çimento-demir kullanılacak bir kere de bize sorsalar ya. Biz de her halde bazı hesaplamalar yapar ve bazı fikirler ileri sürer dolayısı ile siz de doğruları bulur en uygun yerlere yatırımı yaparsınız.
Mesela TOKİ, gidiyor efendim tepelere devasa binalar yapıyor. Tepelerin etrafında bulunan arsalar, tarlalar anında değer kazanıyor. Böyle bir şey olabilir mi, bunun adı rant değil de nedir.
Ayrıca yüksek yerlere bina yapmanın pek çok mahsuru vardır. En başta bu yüksek yerler, soğuk olur ısınma giderlerini artırır. Bu yüksek yerlere ulaşım zor olur, karda kış da araçlar zor çıkar. Sonra bu yüksek yerlerin rüzgârları çok olur, fırtına çıkarsa daha çok hissettirir, bunlar hep olumsuz konular. Bize sormuyorlar ki, sorsalar bu basit önlemleri hemen sıralar ve mutlu olur topluma faydalı bir iş yapmış oluruz. Bunu bizden neden esirgerler bilmek mümkün değil.
Odgurmuş: Siz de ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Oraya yatırım yapma, buraya köprülü kavşak yapma, yok boğaza köprü yapma o halde nereye yapılacak. Her nereye bir yatırım yaparsanız yapın yatırım yaptığınız yerin yakınlarında insanların tarlası olacak, bağı bahçesi olacak. Nereye gitseniz bu durum değişmeyecek. Mesela İstanbul’da Boğaza köprüler yapılıyor. Size göre bu köprüler nereye yapılırsa rant konusu olmaz. İstanbul boğazı için düşünülen köprüler denizin ortasına yapılırsa o zaman rant mevzuu olmaz. Çünkü denizin ortasında hiç kimsenin arsası ve bahçesi yok.
Monşer-Usta: Mesela gittiler 3. Hava alanını İstanbulu bilmem kaç km. uzağına yaptılar, neden orayı seçtiler hiç düşündünüz mü? Rant efendim, rant. Oralarda kim bilir hangi yandaşlarının arsaları vardı. Bak dikkatinizi çekerim, eğer orada yandaş olmayanların arsası varsa o kişiler de zaten potansiyel yandaştır. Bu gün olmasa bile yarın yandaş olacak ve elde ettiği rant gelirini hak etmiş olacaktır.
Odgurmuş: Yani diyorsunuz ki her şey rant, hayat baştan sona rant.
Monşer-Usta: Bak aklıma gelmişken söyleyeyim. Neymiş efendim “kanal İstanbul”muş. Ne gerek var böyle bir projeye. Bu “kanal İstanbul” denilen proje baştan başa rant konusu. O Güzergahta bulunan tüm arsa ve tarlalar çok çok değerlendi. O arsaları ve tarlaları bu günden itibaren kimler aldı biliyor musun? Hep yandaşlar aldı, hatta yandaş olmayanları o bölgelere dahi sokmuyorlarmış. Çevre yollara kontrol noktaları koymuşlar, kontrol noktasına yaklaşan herkesin gözünden yandaş olmayanları anlıyorlar ve geçit vermiyorlarmış. Hatta arsalara, araziye bakmalarına bile izin vermiyorlarmış. Hatta hatta oradan kara parçası alıp Rize taraflarına mı ne götürüp orada da ada yapacaklarmış. Öyle diyorlar.
Bak bütün anlattıklarım rant değil de nedir. Söyler misiniz?
Biz gibi halkını düşünen “Halkçı ve Aydın(!)” kimseler o arsalardan alabiliyorlar mı? Belki bizde çocuklarımızın geleceği için iki küçük arsaya ortak olabilirdik. Yok hemen öyle bakma, benimkisi rant değil, masum bir istek. Kendim için bir şey istiyorsam öyle olayım. Çocuklarımın geleceği için.
Odgurmuş: Atalar boşa söylememiş, “Dervişin fikri ne ise zikri de o dur” diye. Aslında görüyorum ki elinizde imkân olsa sizde oralardan arsalar, araziler kapatırsınız ama ne yazık ki yapamıyorsunuz ve bunu da halkı düşünüyormuş gibi bir kılıfa giydiriyorsunuz.