Vizigotlar-Ostrogotlar ve Hunlar
Şükrü Alnıaçık
Gotlar, bizim Hunların önünden kaçarak Avrupa’ya giren Germen kabilelerinden… Vizigotlar, batıdaki gotları, Ostrogotlar da doğudakileri ifade ediyor. Lisede Tarihi dersinden en çok akılda kalanlar hiç şüphesiz bu “gotlar“dı. Özellikle de Ostrogotlar…
Germen veya Süev kelimesi bizde hiç bir çağrışım yapmazdı da… “Got” demek nedense biraz “sakıncalı” olurdu. Söylerken ağzımızdan yanlış bir şey çıkacak diye ödümüz kopardı. “Ostrogot” ise baştan sona rizikoydu. Tenefüste gotları lakap yapıp birbirimize taktığımız halde bir kazaya uğramamak için derste telaffuz etmekten kaçınırdık.
Gotlar, tarihte diğer kavimlerle kaynaşıp eriyip gitmişlerdi. Barbarlar da çoktan Avrupalı olmuştu. Biz liseden kazasız belasız mezun olmuştuk ama bu iki kelime arasıra bir nostaljik anı gibi aklımıza geliyor, masallardan kalma bir tekerleme gibi dilimize dolanıyordu. “Ostrogotlar, vizigotlar!..”
Büyük sesli uyumunda tutucu olan bazı arkadaşların kelimeleri biraz daha Türkçeleştirerek ve harflere bastırarak eğlendiklerini hatırlıyorum. “Osstorogotlar… Vizigotlar!…”
Barbar denince nedense benim aklıma hep at üstünde batıya doğru seyirten erkekler gelir. Oysa “kavimler” göçünden bahsettiğimize göre bunların bir de “bayanlar bölümü” olmalıydı. Kadından “got” olur muydu? Öyle ya… Neden olmasındı bal gibi olurdu. Bizim Yörük Fazıl’ın anladığı manada bugün Türkiye’de kadınıyla erkeğiyle, doğulusuyla batılısıyla, halis muhlis bir sürü ideolojik barbar mevcuttu . Hem de Ostrogotlarla-Vizigotlar birbirine karışmış durumdaydı.
Daha dün bir bayan vizigot, “Doğulu gençlere şifası garantili neşeli İzmirli kızlar tasiye ederek” sürece katkı sunmaya çalışıyordu. “Benimkisi bir tür çöpçatanlık” diye de ekliyordu.
Şimdi bu bir “got hezeyanı” değilse neydi? Ortaçağ’daki Gotları tenzih ederek… “Bizim batılı got sosyetesinden” bahsediyorum.
Ben önce yazının arasına “kaçak masaj salonu reklamı girmiş” sandım. Olmayan bir şey değil…
Ama İzmirliler salonu basarlar, en merkantilist fahişeler bile böyle bir şeye cesaret edemez, olsa olsa şakadır derken… Modern bir vizigot vak’asıyla karşı karşıya olduğumuzu anladım.
Kendisi de İzmirli olan bu “anarşist masör” AKP’nin başlattığı PKK’yı tatmin ve tedavi sürecine, evinde afrodizyak masaj malzemesi hazırlayarak katkıda bulunuyordu. Bu teori, mitolojideki “Kraliçenin seferden dönen yorgun Ostrogot savaşçılarını Vizigot bakireleriyle ödüllendirmesi” gibi birşeydi. Kriminolojide ise bu durum açık bir yasadışı promosyondu: “İmzalı bir kitap alana İzmirli kız bedava!” taktiği. Veya “okuyucum ol, şifa bul!” cilvesi…
Sosyal çöpçatan, yazısına şöyle devam ediyordu: “İzmir’de ve Diyarbakır’da gördüklerim şahsi barış projemin mütevazı ve fakat engellenemez bir biçimde yürüdüğünü gösteriyor bana. İzmir’deki imza gününe, Yüksekova’dan, Batman’dan, Kızıltepe’den, Dargeçit’ten, Doğubeyazıt’tan hiç gelmediyse yüz genç gelmiştir. Elleri bir İzmirli kızın elinde, yüzlerinde Doğu’nun hınzırlığı ve mutluluğun tatlı sersemliği… Benim yazılarla buluşmuşlar falan filan. Keza Diyarbakır’da kulağıma çok İzmirli kız ismi fısıldayan delikanlı vardı. Bilen bilir, elim de uğurludur yani. İmzaladık kitapları gitti. Bakalım, gerisi kısmet!”
Bu sözler, CHP’li bir aileden gelen, asker vesayeti döneminde yetişmiş devrimci bir Türk kızına ait… Baba Erol Temelkuran, Dershaneci, yaniişveren bir Öğretmen ve İzmir’in namlı Avukatlarından… Ressam Anne Lale Temelkuran, 1977-1980 yılları CHP Manisa Milletvekili Nevin Dağlı’nın kızı. DedeHasan Ali Dağlı Necati Bey Köy Enstitüsü mezunlarından… Kardeş İnan Temelkuran, sinema yönetmeni… İlk ödülünün adı, Yılmaz Güney sinema ödülü… Yani Ece ve İnan, adeta evde değil, halkevinde yetişmiş, Köy Enstitüsü ahlaklı CHP Devrimciliğinin iki parlak ürünü…
İzmir’in neşeli ve günahsız kızlarını “9 kardeşe bedava hizmetçi yaparak“çözüm sunma rahatlığı, bu sosyetik arkaplandan kaynaklanıyor. Eğer güzel İzmirli, sidik kokulu bir otel odasına tıkılıp da amelelere umumi hizmet vermekten kurtulabilirse çözüm yakın gibi görünüyor. Gelinlerin pür neşe kayınço ayağı yıkarken söyleyeceği her barış türküsü, doğuyla batıyı birbirine biraz daha yaklaştıracak!.. Öneriye göre İzmirli kızların, “arkadaşım ipraam çavuş!“yerine “biji serok apo“demeyi de “artık bizahmet!“öğrenmeleri gerekiyor.
İşte sosyalist fikir sosyetesinin milli sancılara getirdiği tedavi önerisi, işte AKP’nin fikir namusuyla Türkiye’nin geldiği nokta… Efkar-ı umumiye barbar istilası altında…Bir tarafta vizigotlar, bir tarafta ostrogotlar… Millete ihanet ve hakaret yarışına girmiş ideolojik barbarlar… Birbirine ilham veren solcu gotlarla, sağcı gotlar!.. “Nutuk“tan çıkıp, “anarşik çöpçatanlık“yapan vizigotlar… Harami deliklerden çıkıp “Nutuk kürsüsünü“işgal eden ostrogotlar…
Bu gürültü, “Tanrının bilenen kılıcı“nın gürültüsüdür…
Yakında İdil ırmağını geçecek Hunlar!..