MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, “Kimse karnından konuşmasın. Kim neyi istiyor söylesin. Bedelini ödemeyi göze aldıysa ötsün” dedi.
Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, Türk milletinin bölünmez bir bütün olduğunu belirterek, üniter devlet yapısından ne pahasına olursa olsun taviz verilmeyeceğini belirtti. “Kanımızla canımızla vatanlaştırdığımız, emeğimizle alın terimizle kazanıp verdiğimiz vergilerimizle kalkınmasına katkı sağladığımız Türk vatanından kum tanesinin koparılmasına müsaade etmeyeceğiz” diyen Çetin, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Özerklik çekilmenin koşulu değil, bizim mücadelemizin gerekçesidir. Bizim önerimiz, BDP olarak özerkliktir” sözlerini eleştirdi.
Hükümetin terör örgütü PKK’yı Kürt kökenli vatandaşların temsilcisi durumuna getirdiğini savunan Çetin, Kürt kökenli olup “Ben şerefli Türk milletinin mensubuyum, bununla da gurur duyuyorum” diyenlerin ses vermesini istedi. Çetin, “Bölücüler, Türk devletinin yasama, yürütme ve yargı organlarının sessizliğinde cesaret alarak ötüyorlarsa yanıldıklarını anlayacaklar. Türk milleti birliğinin ve dirliğinin bozulmasına müsaade etmeyecektir. Unla şekerle makarnayla avutmayla üretmeden tüketme sarhoşluğuyla oyalama oyunlarının artık geçerliliği yoktur” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Türkiye’den kum tanesinin dahi koparılmasına müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Çetin, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
“İçişleri Bakanı Muammer Güler; Mardin’de katılımcıların ve yemeğin rehavetiyle döktürmüş.
Söyledikleri ve yayın organının yazıya dönüştürdüklerini okuyunca Devlet görevlisi mi, bir ideolojinin sözcüsü mü veyahut Ahmet Türk’le söylem ve eylem birliği içinde mi diye düşünmeden edemiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin sayın içişleri bakanı Muammer Güler buyurmuşlar ” Artık ret, ink‰r ve asimilasyon yok.
Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’te “Ret, ink‰r politikasını sürdürmeye kalkışırsa elbette adalet te eşitlik te gelmez, barış ta gelmez”.
Ret: Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme.
İnkar: Yaptığını, söylediği, tanık olduğunu saklama, gizleme.
Aldatma ve Kandırma Partisinin 16 etnik kimlik hastalığının ürünü olarak öksürük nöbetleri devam ediyor.
BDP Eş Başkanı Demirtaş, bölücü hastalığın, müzmin sıtma nöbetlerinin etkisi ile sayıklıyor.
“Özerklik çekilmenin koşulu değil, bizim mücadelemizin gerekçesidir.”
BÖLÜCÜLÜK MEŞRULAŞTIRILIYOR MU
“Bizim önerimiz, BDP olarak özerkliktir. Resmi çözüm önerimizdir. Sadece Kürtler için değil, bütün Türkiye için öneriyoruz. Onun kabulü demek aslında Kürtlerin statüsünün kabulü demektir. Yönetimde söz sahibi olmaktır statü. Şuanda Kürtler kendi kimliğiyle söz sahibi değiller. Kürt halkı dediğimiz Suriye’deki gibi, Iraktaki gibi halk olarak kendi yönetimini oluşturma hakları yoktur. O statünün sağlanması lazım. O nasıl olur, önümüzdeki dönem göreceğiz. Bu çekilmenin koşulu değil, bizim mücadelemizin gerekçesidir. On yılda mı olur beş yılda mı olur bilemeyiz ama bunun için mücadele edeceğiz.” Diye devam ediyor.
Türk Milletinin tüm fertleri de haykırıyor.
Sen ve senin gibiler kim ve kimler adına konuşuyorsunuz.?
Türk Milleti bölünme kabul etmez bir bütündür.
Üniter Devlet yapımızdan ne pahasına olursa olsun taviz vermez.
BİR KUM TANESİNİ DAHİ KOPARAMAZLAR
Kanımızla, canımızla Vatanlaştırdığımız. Emeğimizle, alın terimizle kazanıp verdiğimiz vergilerimizle kalkınmasına katkı sağladığımız Türk Vatanından kum tanesinin koparılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Sizler kimler adına konuşuyorsanız, onlar her kimse Türk Vatanının neresinde yaşıyorsa ve nerede özerklik, ayrı bir statü istiyorsa söylesin de bilelim. Bilelim ki kimin bedel ödeyip Vatanlaştırdığı coğrafyamızda yaşarken boğazlarına duran lokmaları çıkarmalarına Türk Milleti olarak katkı sağlayalım.
KİMSE KARNINDAN KONUŞMASIN
Doğumundan, ölümüne, eğitiminden, ulaşımına, imarından, sanayisine, barajından, üretim yapan sanayisine Türk Milleti Vergileriyle var edecek.
Bedel ödeyecek, üç-beş oy hesabıyla ABD-AB taşeronlarının gazıyla nutuk atacak. Türk Milleti de Demokratik hakkını kullandı diye alkışlayacak.
Kimse karnından konuşmasın. Kim neyi istiyor söylesin. Bedelini ödemeyi göze aldıysa ötsün.
Hükümetin en büyük hatalarından biride; PKK’yı kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi konumuna getirmiş olmasıdır.
İkili sohbetlerde; anam kürt, babam kürt, gelinim kürt. Damadım kürt. “Ben Şerefli Türk Milletinin mensubuyum. Bununla da gurur duyuyorum” diyenlerde ses versin.
Bölücülerin istismar aracı olmayacaklarını haykırsınlar da Türk Milleti duysun.
Suyu bulandıranların oltalarına yem olmasınlar.
Ama; Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğü üzerine Anayasal yemin etmiş siyasilerin vurdumduymazlığından.
Bölücüler.
Türk Devletinin yasama, yürütme ve yargı organlarının sessizliğinde cesaret alarak ötüyorlarsa yanıldıklarını anlayacaklar.
Türk Milleti birliğinin ve dirliğinin bozulmasına müsaade etmeyecektir. Unla, şekerle, makarnayla, avutmayla, üretmeden tüketme sarhoşluğuyla oyalama oyunlarının artık geçerliliği yoktur.
SEÇİM SANDIĞINDA GÖRECEKLER
“Türk Milleti; Milli birlik ve dayanışmamızı, zinde ve canlı olarak oylarımızla, seçim sandığında göstereceğiz” diyor.
Bu ses; Milliyetçi-Ülkücü hareketin önderliğinde, bölücülere, emperyalist güçlerin taşeronlarına seçim sandığında şamar olarak vurulacaktır.
Milliyetçi-Ülkücü hareket; Türk Milletinin Milli refleksidir.
Her Ülkücü davasına layık bir duruş sergilemeli ve yürek birliği ederek bu zor dönemde Milletimiz yalnız bırakılmamalıdır.
İktidarın ve ilgililerin çaresizliğini gören Türk Milleti MHP’de bütünleşmeye devam ediyor.