Diyarbakır sokaklarında şu soruyu sorun: “Türkiye üzerinde mevcut iki Kürt liderden hangisi daha etkilidir, bundan sonra kim hangi rolü oynarsa başarılı olur?” ve cevabını alın. Diyarbakır’da, Güney Doğu Anadolu’da Abdullah Öcalan’ın rakipsiz Kürt lider olduğunu göreceksiniz. 16 Kasım 2013 tarihi, Erdoğan – M.Barzani Diyarbakır buluşması ve konuşmasının ana ayağı kalabalık, canlı, düğün – derneklerle, evlendirme törenleri ile bezense de o gerçek değişmez.
Türkiye’de Abdullah Öcalan’ın paralelinde, ona yakın BDP, PKK ve KCK’lılar tantanalı Mesut Barzani ziyaretinden rahatsız oldular. Önce gizleme gayreti içine girdiler, “Kol kırılır yen içinde kalır.” demek istediler, ama olmadı; “Mızrak çuvala sığmadı.”
İmralı tecrübeli, çok uzun vade hesapları olan, Kandil’le uyum içinde, liderlerini Ada’dan alıp Ankara’ya veya Diyarbakır’a götürüp, Kürt Dünyası’nın lideri olana kadar da her ahval-i şartta yürüyüşüne devam edeceğe benziyor.
Ayartılmış, propaganda ile şartlandırılmış militan kadroların dışında Güney Doğu Anadolu da sessiz, az konuşan bir orta tabaka Kürt insanı var. Onlarında görünürde hissedilen liderleri Abdullah Öcalan’dır.
Kürt Demokrasi Platformu Başkanı ve yeni kurulan Mesut Barzani’nin partisi KDP’nin kuruluşunda rol alan ve o iki Kürt eşkıya lider kadar olmasa da etkili bir isim daha var; Sertaç Bucak. Bu zat Diyarbakır, Tunceli ve diğer şehirlerde Öcalan etkisini kırıp bölgede Mesut Barzani’nin düdüğünü öttürmek istiyor.
KARA, KAPKARA BİR GÜN!
İki – üç aydır, üç kelimeden oluşan bir cümleciği iktidar, iktidarın sözcüleri ve RTE, “takılmış bir plak” gibi tekrar ediyorlar. “Tarihi bir gün.” İşte onlara göre Erbil’den gelen binlerce Türk askerinin şehadetinde kanlı parmak izleri olan Mesut Barzani’nin önüne serilen kırmızı halıda “tarihi bir gün.” Hayır, 16 Kasım 2013 kara kapkara bir gündür.
Türban serbestti değildi, derken, serbest bırakıldı, “tarihi bir gün.” Marmaray Projesi tamamlandı, çokta tantanalı, şaşalı bir açılışla “tarihi bir gün” oluştu. Bana göre esas tarihi gün Anıtkabir’i 10 Kasım 2013’te ziyaret eden halkın bir milyonu geçmesi, 1 089 615’ e ulaşması.
Esas utanç verici “ tarihi bir gün” Mesut Barzani’nin Diyarbakır’a gelip Kürtçe T.C’nin Başbakanı ve bakanların gözlerinin önünde, onların yüzlerine bakarak konuşup “Kürdistan” dan bahsedebiliyorsa, Büyük Kürdistan’a ortam hazırlığı resmen başladı demektir. Bu hesap Türklerin, Arapların ve Farslıların yarınları için kâbustur, üzüntüdür, elem yüklü günlerin habercisidir.
Çünkü, büyük rüyasına umduğundan daha çabuk ulaşacağı gibi bir sevdaya kapılacaktır. Eline fırsat geçtiğinde, çevre zayıflayıp kendini güçlü hissettiğinde konjöktüre bakacak ve rüyasının o günkü kısmını gerçekleştirecektir. Tıbkı 16 Kasım 2013’te T.C’ nin kendisini iyi hissettiğini zannettiği, aslında aldandığını, bölünmeye, o bölgede çöküşe gittiğini görmediği gibi. Bunlar Amerikan kuklası, iğreti aşiret devletinin başarısıdır.
KÜRT İÇ ÇATIŞMASI BAŞLIYOR
T.C. dik durabilir, süreci iyi yönetebilirse yapılan hatalara rağmen, verilen tavizlere rağmen gene de zafiyete düşmeyebilir. Mesut Barzani Suriye Kürtleri lideri Salih Müslim’e önce güvenmiş, onu VIP olarak karşılayıp, uğurlamış ve pasaport vermiştir. Ancak görmüştür ki bu şahıs kendisine karşıdır; tutumu ve gelecekteki durumu davaya zarar verir. Çünkü Salih Müslim’in Suriye’deki Kürt partisi PYD Türkiye’deki Abdullah Öcalan’a, PKK’ya, KCK’ya yakındır ve de çok konuda ortak hareket etmektedir. PYD’nin Rojava bölgesinde “ Geçici Yönetim” ilan etmesi, kararında ısrarı, Mesut Barzani için aralarında köprülerin atma sebebi olmuştur. Halbuki“Erbil Mutabakatı”na göre bu hareket kendisine karşıdır. Hafız Esat yönetimine yeşil ışık yakmakta ve onun saflarında Kürt menfaatlerini savunmaktadır.
***
Kırmızı halıların serildiği karşılamanın sonunda, kapalı kapılar ardında bazı pazarlıklar yapıldı. 2014’ün ilk aylarından itibaren Kerkük – Yumurtalık Petrol Boru Hattı faaliyete geçecek ve Yumurtalık’a Türkmen – pardon Kürt petrolü akacak. Daha önce imzalanan anlaşmalar da yer alan doğal gaz boru hattı da hızlandırılarak hayata geçirilecek.
Kürdistan’da otoyol yapımı, inşaat sektörü, havaalanları inşaatı ve diğer konularda ortak çalışmalarda pürüzlerin giderilmesi yoluna gidilecek. Yeni hudut kapıları açılacak.
SUS PAYI BİR TÜRKMEN BAKAN
Daha dün o kirli kanlı elleri ile binlerce Türk askerini şehit etmiş Mesut Barzani, bugün T.C’nin Başbakanı ve bakanların ile eşit şartlarda aynı masada. Amerikan kuklası iğreti aşiret devleti sanki her konuda tam yetkili, Irak hükümetini yok sayarak Diyarbakır’da vaatlerde bulunuyor. Seçimlerden sonra kurulacak Erbil Kürt yönetiminde Kerkük – Musul çıkışlı bir Türkmen bakana yer vereceğini söylüyor, lütfediyor. Böyle bir teklifi yapma cesaretini gösteriyor. Ufaktan bir sus payını, pey olarak oyun masasında ortaya sürüyor.
Vay benim T.C ‘yi yöneten yöneticilerime, Başbakan’a ve bakanlara ki ne vay!
Tayyip Erdoğan, “ Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyona kucakladığını göreceğiz.” diyor. 76 milyona rağmen Diyarbakır’da sanki “rüşvet” veriyor, “af” ediyor.
DİZLERİNİ DÖVEN ANA
70 yaşın üzerinde bir büyükanneyi dinledim, dizlerini dövüyordu; “Benim torunum Güney Doğu Anadolu’da bir hudut karakolunda Kürt eşkıya baskınında şehit oldu. Onu şehit edenleri şimdi benim devletim affedecekmiş. Rey verdiğim bu iktidara hakkımı helâl etmiyorum. Bize yazık değil mi? Bizim hakkımızı kim koruyacak?” diyor. Ha, sayın iktidarı oluşturan zevat, ülkeyi yönetenler, bu 30 000 şehidin hakları sizi ilgilendirmiyor mu?
Ekranın önünde Erdoğan, Barzani, İbrahim Tatlıses, Şivan Perver ve 400 Kürt çiftin evlenme töreni vardı. Bütün kanallar nerede ise tam gün, bu konuyu ekranlarında canlı tuttular. Oturma sırası sağdan sola Mesut Barzani, Tayyip Erdoğan, Emine Erdoğan ve Leyla Zana protokolun ön safını oluşturmuşlar. Erdoğan, arada Emine Hanım ve Leyla Zana bi muhabbet, bi muhabbet deme gitsin. Ekranlardan dışarı taşan mutluluk kareleri.
Sahnede iki ünlü Kürt şarkıcı, Türk anasını – atasını üzen, durumu bu hale getirenleri kınayan meşhur şarkılarını söylüyorlar; “Megiri – Ağlama.” Ben nasıl ağlamayayım, kendi vatanımda şehitlerim orada yatıyor, nasıl üzülmeyeyim!
Ama Allah’ın tokadı yok, daha Diyarbakır belediye başkanı adayları bile belli değil. Erdoğan – Barzani Diyarbakır buluşmasının sarhoşluğu sürüyor. Öcalan, “Neden Diyarbakır Ticaret Odası devreye girip Erbil’de ki ihalelere girmiyor, giremiyor, Kürtleri sokmuyor, neden Ankara’nın ayağını kesemiyorsunuz. Petrolden biz, ben nasıl faydalanacağız?”diyor. Aralarında egemenlik yarışı, vurdulu kırdılı, cahiliyane vuruşmalar da başlayacak.Abdullah Öcalan siyasi mücadeleden sonra tahliye edilirse filo komutanı gene Barzani mi olacak, yoksa Öcalan görevi devir mi alacak? Grandi ana direğine kimin sancağı toka edilecek? Şimdiden onun hesapları yapılıyor.
Erdoğan’a rağmen, Barzani’ye rağmen, zayıf Serdar Bucak’a rağmen başlayacak mücadelede kim kimin belini kıracak; ABD’nin de içinde olduğu Kürt petrolünden kim ne pay alacak. Kürt siyasetinin önünde hayli zorlu bir yol ayrımı var.
NOT -1-) Eski Donanma komutanı E. Ora. Nusret Güner; “Türkiye dönüştürülürken Deniz Kuvvetleri üzerinden TSK korkutularak yapıldı” dedi. Diğer çıkışları gibi buda doğruydu. Ama “sakalı ve şapkası, Hayfa’da, Paris’te ve New York banliyölarında yaşayan fakir, dindar, fanatik Musevileri çağrıştırıyor. Ve de savunduğu düşünceye zarar veriyor.” diyor,size inanıp seven halk. Bilginize, dost hatırlatması amiral.
2- ) Kırım Tatar Milli Meclisi eski başkanı Mustafa A.Kırımoğlu’nun yerine 27 Ekim 2013’de (Kırım’da) Akmescit’te Refat Çubarov Başkan seçildi. Dilerim başarılı olur. Tabii Rus baskısından kurtulup davasını ne kadar savunabilirse!