KAMER Genç, Emine Erdoğan Hanımefendi’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına konuşmasına karşı çıkarken kadınları ötelemedi, resmi sıfatı olmayan bir insana bu hakkın tanınmış olmasını eleştirdi.
Ama münafık çevreler konuyu, taa “Kadının ötelenmesi” ne kadar taşıdı…
Asıl utanmazlık bu!
………………………
Başlatılan karalama sürüp gidecek gibi…
Bu çıkış, CHP’de de değişik yorumlara yol açtı…
Demek ki olayın neden ve Kamer Bey’in hangi duygu ve düşüncesinden neşet ettiğini düşünmek ve görmek istemeyenler var…
Sözünü esirgemeyen ve deli dolu bir ruh haline sahip Kamer Genç‘in maksadı başka olsaydı ya da iddia edildiği gibi kadınları öteleme amacı taşısaydı, yaptığı çıkış daha ağır sonuç yaratacak boyutta olmaz mıydı…
Bir de bunu düşünün…
…………………………
Hanımefendinin devleti temsilen konuşmasını normal bulup savunanlar da var…
Demokrasilerde olaylar farklı pencerelerden seyredilebilir ve yorumlanabilir; o nedenle Egemen Bağış‘ın bu yöndeki çıkışını eleştirecek değilim. Ancak dediği kabul edilemez; çünkü bu konuşmanın mütekabiliyet esasına uygun olarak yapıldığı iddiası inandırıcı değil…
Egemen Bey’in iddiasına göre Japon Başbakanı’nın eşi, Tokyo’da Ertuğrul Fırkateyni ile ilgili serginin açılışında konuşmuş. Buna bir jestle karşılık verelim demişiz; Emine Erdoğan Hanımefendi de bu konuşmayı yapmış…
Nasıl bir “Mütekabiliyet” anlayışı bu…
Çünkü ortada bir açılış filan da yok; sadece Japonya’nın milli günü kutlanıyor. O nedenle devletimiz adına konuşma yapacak olanlar belli, aralarında hanımefendinin olmaması lâzım…
Kamer Genç, işte bu uygulamaya karşı çıktı…
Bazıları Enerji Bakanı dahil, Genç’in bu çıkışını yanlış diye değerlendirdi ve üzerine çullandı, hem de ağız dolusu söverek…
Asıl bu, ne Enerji Bakanı’na yakıştı, ne korumalarına, ne de etrafındaki yalakalara…
Enerji Bakanı Taner Yıldız, sinirlerine hakim olmalı ve bundan sonra enerjisini, kaba ifadeleri kullanırken ve teşatüm sürecinde değil, görev alanına giren işleri yaparken göstermeli!
* * *
DEĞERLİ okurlar, izninizle ibret olacak bir siyasal gelişmeyi nakletmek istiyorum…
Letonya, yakın zamana kadar Sovyet bloğunda yer alan bir ülkeydi. Komünizmin yıkılmasıyla bu ülke de bağımsızlığına kavuştu…
Nüfusunu Kuzey Asya Slavları oluşturuyor; demokrasiye yeni yeni alışıyorlar…
Yıllarca komünizmin ağır boyunduruğu altında yaşadıktan sonra özgürlüğe ve bağımsızlığa alışmak kolay değil. Ama Letonya’da siyasetçiler ve halk, özgürlüğü ve bağımsızlığı hızlı biçimde sahiplendi; artık demokrasinin gereklerini yerine getiriyorlar…
Riga ülkenin başkenti…
Adı Valdis Dombrovskis olan adam da Başbakan…
Dombrovskis görevinden istifa etti…
Nedeni de bize göre şaşırtıcı…
Bir alışveriş merkezinde meydana gelen çatı çökmesi sırasında 54 kişinin hayatını kaybetmesini ihmalkârlık saydı ve onu da üstlenerek kimseye bırakmadı…
İstifasını açıklarken de “Halkım beni affetsin” diyerek bir başka insanlık davranışını da sergilemiş oldu.
………………………
Olaya ilişkin tek bir sözcük bile yazmayacağım ve yorum yapmayacağım değerli ülküdaşlar…
Yalnız el nerelerde, biz neredeyiz demekle yetineceğim…
Söylediğimden herkes ne anlamak istiyorsa onu anlasın!
* * *
ŞİMDİ de şamar tartışması başladı…
Tayyip Erdoğan cemaatten şamar yediğini söylüyor, cemaat ise AKP’den…
Karışık durum…
Yalnız şu var; Fethullah Gülen Hocaefendi meseleye açıklık getirdi, dedi ki:
–Şimdiye kadar kimseye yapmadığımız şeyleri yaptık. Şamarı başkası değil biz yiyoruz…
Çok ama çoook anlamlı bir cümle…
AKP’nin bugüne cemaat sayesinde geldiğini ve onun da karşılık olarak cemaate istediklerini verdiğini çağrıştıran bir ifade…
Cümleden o anlam çıkıyor…
…………………………
Siyasal anlayışın dinsel anlayışla ne kadar iç içe sokulduğunu başka cümlelerle ifade etmek bu kadar kolay ve inandırıcı olmayacaktı.