Ergun KAFTANCI
MENSUPLARININ yakasına yapışılmamış kurum bırakmadılar…
Yargı ve polis, kıyımdan nasibini ilk alan kurumlar…
Onları TRT ve TİB izledi…
BDDK ile RTÜK‘te de kıyım yapıldı…
Ağlanacak halimize güleceksiniz belki ama gülmeyin; itfaiye teşkilâtı bünyesinde bile cemaatçi avına çıktılar…
Geçen 23 Nisan’ı hatırlayın; başbakanlık koltuğuna oturtulan kız öğrenciye herkesin duyacağı tonda bir sesle görevlerini hatırlatırken ne demişti:
-Artık başbakansın, astığın astık, kestiğin kestik…
O kız öğrenciye söylediğini bugün yapıyor…
Asıp kesmiyor ama cemaate beslediği öfkesini yenemiyor ve ülkeyi kendi kriterlerine göre yani demokratik mekanizmaları çalıştırma gereksinimi duymadan bir başına yönetiyor…
Bu arada kurunun yanında yaş da yanıyor!
Savcılar, yargıçlar, polisler, hatta itfaiyeciler, TRT çalışanları, TİB’deki telekulak uzmanları cemaatçi sayılıp beyefendinin hışmına uğramış durumda. Bu kurumları “İyi hâl döneminde” cemaate ardına kadar açan babam mı!
Bir eli yargıda, bir eli poliste…
Demokraside olmayacak ve yapılmayacak işleri yapıyor…
Yapıyor çünkü, demokrasiye inancı ve tahammülü yok; devletle milleti birlikte ayakta tutan kurumları demokrasinin vazgeçilmezleri saymıyor. Bu yanlış anlayışından dolayı başımıza ne geleceğini hesaplamak zahmetine bile katlanmıyıor.
Paramparça bir toplum görüntüsü veriyorsak ki veriyoruz, nedeni bu iktidardır değerli okurlar.
BİR YAPRAK DAHA DÜŞMEK ÜZERE
——————————
EVHAMDAN kurtulamadılar…
Sağa bakıyorlar cemaatçi görüyorlar, sola bakıyorlar cemaatçi görüyorlar, içlerine bakıyorlar cemaatçi görüyorlar…
Muhammed Çetin de onlardan biri, AKP İstanbul Milletvekili…
Disiplin Kurulu’na sevk ettiler…
İstifası söz konusu…
Çetin, hükûmeti eleştiren bir AKP’li olarak dikkat çekmişti..
O tavrı yüzünden yakında ya “Aktif siyasete son” demeye mecbur kalacaktır, ya da başka bir partiye varlığını kabul ettirebilirse “Siyasete devam” diyecektir.
Kısacası vekilimiz Çetin -Cemaatçi mi, değil mi bilemiyorum-, beyefendinin “Haşhaşi” diye yaptığı ağır nitelemenin kapsamına sokulan bir topluluğun mensuplarıyla aynı çizgide buluşturulmuştur.
DERKENAR– Kıyımın yanı sıra bunların bir görevi de bu mu yoksa…Rahmetli Necdet Sevinç‘in dediği gibi, lağım suyuyla memba suyunu birbirine karıştırmak mı!
NEYİN ÜZERİNE KURULUYOR
——————————
İLERİ demokrasiyi nelerin üzerine kuruyorlar görün…
Malzeme çok çeşitli…
Ayakkabı kutuları…
Para sayma makineleri…
Kasalar…
700 bin dolarlık kol saati…
Umre seyahatleri…
Aileden herkese beşer milyon lira değerinde birer villa…
Gemicikler…
Allah rızası için kurulmuş aile vakfı…
İmam hatip mezunu banka genel müdürü…
Bu müdürün vezneye döndürülmüş evi…
Falan filan…
Ne o, bu malzemenin üzerine ileri demokrasinin kurulmak istenmesini yadırgadınız mı!?
Hadi canım siz de; malzemenin hangisi yadırganacak nitelikte…
Müteahhit, yıllardır aynı malzemeyi kullanmıyor mu!
YARGI UYKU KAÇIRIYOR
——————————
NİSYANLA malûl olmayan hafıza-i beşer hatırlayacaktır.
On yıl kadar önce bir profesör, sevmeyenlerden birinin ihbarı sonucu eski eser kaçakçısı olarak sorgulandı ve hakkında dava açıldı…
O profesör, Yücel Aşkın idi ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörüydü…
Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi yargılamaya başladı. Prof. Dr. Yücel Aşkın’un suç ortaklarından (!) biri de iddiaya göre müze müdür vekiliydi, birlikte yargıç önüne çıktılar…
Yargılama dokuz yıl önce başladı…
Birkaç gün önce yani dokuz yıl sonra bitti…
Hocanın evinde bulunan ve müzeden çıkarıldığı iddia edilen eski eserlerin müze envanterinde olmadığı, dolayısıyla ortada bir suç bulunmadığı saptandı ve rektörle müze müdürünün beraatine karar verildi.
Bu, yargının ağır aksak işlediğine dair bir örnektir, dikkatle zaptedin…
Ülkede geç gelen ve insanların uykusunu kaçırıp sağlığını bozan kim bilir kaç dava yaşanmıştır ve yaşanacaktır…
Geçenlerde, bilmem kaç aydır -yıl da olabilir- içeride unutulan ve tutukluluk hali süren bir astsubayımızın haykırması yayınlandı. Adam “Kardeşim beni yargılayın ki isnat edilen suçu öğreneyim” diyor ama tınlayan yok…
Adaletin olmadığı yerde demokrasi de olmaz, özgürlük de, özel hayatın dokunulmazlığı da…
Sadece AKP olur!