Gözlerini güneye çevirmiş, kulakları Ankara’da, Anadolu topraklarında. Bizden can bir parça. Bizimle üzülüp bizimle mutlu oluyorlar. Ancak onlar 10 gündür sıkıntılı, ağızlarını bıçak açmıyor.
Günlerden 28 Şubat 2014, İstanbul’da Kırım Tatarları’nın bir toplantısı var. Dinleyici olarak gelenlerin arasında oturuyorum. Onlar sessiz, düşünceli ve de endişeliler.
Kürsüde Kırım Tatarları’nın, Atatürk’ü olarak anılan İsmail Gaspıralı’nın (1851-1914) geçmiş yıllara dayanan hemşehrisi E.Dz.Kur.Alb. Ataalp K. Pınarer var. Geçmişi ve günümüzü değerlendiriyor. Birikimli ve bilinçli. Kırım’dan gelmiş, bi şekilde ikinci vatanları Türkiye de yaşayan bu insanlar kürsüdeki hatibi dinliyorlar dinlemesine ama endişeleri de hat safhada. 1990’lardan sonra zor elde ettikleri haklarını kaybetme korkusu yaşıyorlar.
Orada görüyorum ki mesafeler önemli. Akmescit (Simperepol) ile Sinop arası havadan kuş uçuşu 350 km. Ancak orası Anadolu değil: her şey başka, her şeyde elem var.
İki havaalanının Rus ordu birliklerinin kontrolüne geçtiği, sonrada bir Kırım Tatar televizyon kanalının Rus birliklerince sarıldığı, yayının durduğu haberleri geliyor. Devamında THY’nin tarifeli uçağı Akmescit’e güvenlik nedeni ile inemeyip dönüşe geçiyor. Olayı Aziz George (Saint George) kurdeleleri takmış militanların kontrol ettiği söyleniyor.
Gazeteler, televizyonlar ve yorumcular hep aynı hatayı yapıyorlar. Eğer Türkçesi varsa, o kelimenin neden Rusça, Arapça veya İngilizcesini kullanıyorsunuz? Simperepol’unda, Sıvastopol’unda Türkçesi var. Akmescit, Akyar deseniz, inanın halka daha yakın olursunuz.
Biliyorum, siz ayakkabıların içindeki dolarları, avroları, Bilal Erdoğan’ın vakıf ilişkilerini, Başbakan’ın 18 Aralık 2013 telefon kayıtlarını anlatıp, okuyup, dinleyip endişeleniyorsunuz. Türkiye deki kokuşmuş, maddi çıkar ve din sömürüsüne dayanan, ABD ve ABD’deki Fethullah Gülen’in dünü ve bugününü anlatıyorsunuz. Tabii paraları götüren bakan çocuklarının tahliyesine gelince, sık söylediğim cümleyi tekrar ediyorum: ”Ben adalete inanmam!”
Burada, İstanbul’da yaşayan Kırım Tatarları, “Kırım Özerk Bölgesi” nin geleceğinden endişeliler. Hatip kürsüde ama sanki Kırım’dan ve Kırım’la ilgili haberler akıyor. Rusya destekçisi, kaçak, Kırım Tatarları’nın doğudaki düşmanı Ukrayna eski cumhurbaşkanı Viktor Fedoroviç Yanukoviç Azak Denizi’nin kuzeyinde Rostov’da mikrofonların önünde veryansın ediyor. ABD Başkanı B.H.Obama: “Rusya eğer Ukrayna da asker kullanırsa bunun bedeli ağır olur” diyor. Sözde, tamda adamına gözdağı veriyor. Lâf kalabalığı! İşte buyurun, 01 Mart 2014, V. Putin Moskova da parlamentodan yeterli yetkiyi aldı. Ve havadan indirdiği kuvvetlerle Kırım’ın işgaline başladı.
İnsan hakları savunucuları, Rus sempatizanları, eski orak – çekiç artıkları, lütfen sıkılmayın, utanmayın sizde konuşun!
SÜRGÜN YOK AMA ASİMİLASYON DEVAM EDİYOR
Rusya Türklüğünü Türkiye den ayırmak, Rusların ebedi emellerinin başında geliyor. Kırım Ruslara ne ifade ediyor? Onların nezdinde değeri ne, derseniz; Akyar’da (Sıvastopol) güçlü, gücü Akdeniz deki Rus Donanması’nı da destekleyen (besleyen) bir deniz üssü var. Her yıl Ukrayna ‘ya bu üs den dolayı kira ödüyor. Antlaşma uzun vadeli, 2042’ye kadar geçerli.
Suriye de bulunan, Lübnan hududunun 45 km. kuzeyindeki Taurus Rus Deniz Üssü her şekliyle buradan destekleniyor. Bu üs’te açıklarda, demirde, kalkışa hazır, alesta bekleyen bir Rus fırkateyni var. Eğer ola ki Hafız Esad zorda kalırda Suriye’yi havadan veya denizden terk edemezse buradan, denizden, bu fırkaten ile terk edecek. O fırkateynin emir ve komutası bile Kırım’da Akyar’da, evet Kırım’da.
Bu yarımada Ruslar için, Büyük Okyanus’ta Japonya’nın kuzeyindeki ve Baltık Denizi’ndeki kardeş Rus Donanmaları kadar ve hatta onlardan daha önemli.
Durum böyle olunca yarımadadaki Kırım Tatarları söylenmese de, yazılmasa da: “Çıbanbaşı” gibi görülüyor. “2010’da Kırım Otonom Yönetimi’nde devlet idaresinde etnik temizlikler başladı, İşten çıkarmalar devam etti. Yerlerine Donetsk Bölgesi’nden getirilen Ruslar yerleştirildi, yerleştiriliyor…” diyor Kırım Tatar Milli Meslisi Başkanı Ukrayna milletvekiliMustafa A. Kırımoğlu. Bu konuşmayı 18 Mayıs 2013’te, Akmescit’te Kırım Tatar halkının yarısının zulümlerde öldüğü 69 yılını yâd ederken yapıyor. O gün, kanlı ellerinin izleri hâlâ Kırım yarımadasında hissedilen J.Stalin lanetleniyor. Ve bugün durum gene kötü.
Şimdi sürgün yok ama asimilasyon devam ediyor. “Tüm Kırım halkının % 13’ü, ve Türkiye halkının gene % 13’ünü Kırım Tatarları oluşturur. Ama yönetimde etkileri % 3 gibi, yok sayabilirsiniz. Buna engel ‘Rus Birliği Partisi,’ önlerinde her şeylerine set oluşturuyor. Onlar sokaklarda Ruslarla vuruşmamalı, savaşmamalı, mecbur olmadan çatışmaların içinde yer almamalılar.” diyor, meseleyi iyi bilen Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul şube başkanı Celal İçten.
KIRIM TATARLARI KAZANILMIŞ HAKLARINI KAYBETMEMELİ
İktidarın dış politikasını yürüten bakan Ahmet Davutoğlu’nun Kırım’a gideceği haberleri gelince, herhalde olur ya belki de fayda sağlar, diye düşündüm. Ama bakan Kiev’e gitti. Kiev’deki meclis şimdi Rus işgalindeki Kırım Otonom Yönetimi üzerinde etkili değil;onlarla konuşup, Akmecsit’teki Tatar televizyon ve gazetelerinin kapanmasını, sansürlenmesini ve mevcut haklarının korunmasını sağlayabilir mi? Zira: “Hidayet” isimli Kırım Tatarcası ile 4 000, “Pol Ostrov” adı ile Rusça 9 000, “Yeni Dünya” adıyla Kırım Tatarcası ile 2 300, ve gene “Kırım” adı ile Kırım Tatarcası ve Rusça 3 400 tirajlı, seslerini duyurmaya çalışan gazeteler var. Fas’ da, Kazablanka’dan telefon ederek TV alt yazını sildirmeye benzemeyecek kadar önemli, çözümünde dirayet ve tutarlılık isteyen işler. T.C. Başbakanı ise seçim meydanlarında oğlu Bilâl’in savunması ile meşgul.
Yarımadada halkın % 62’sini Ruslar oluşturuyor. Kırım Parlamentosu Rus Birliği Partisi başkanı Sergey Aksenov’u Moskova’nın telkin ve baskısı ile Kırım’a başbakan seçti. Yeni başkan aldığı talimatla 25 Mayısta yapılması planlanan Kırım’ın geleceğini oluşturacak referandumu 30 Mart 2014’e çektiğini ilan etti.
Türkçede bir deyim var. “Körler, sağırlar, birbirini ağırlar!” diye. Sergey Aksenov Başbakan seçilir seçilmez ilk işi Kızıl Ordu kalıntılarını Kırım’a yardıma çağırdı. İşgal başladı. Çünkü ırktaşı yardım istiyordu.
Akmescit’te parlamento, havaalanları, limanlar ve sokaklar; Akyar’daki deniz üssü komutanlığı ve Moskova’dan gelen yeni işgalcilerin direk veya dolaylı kontrolünde. Hani “Karadeniz bir Rus iç denizidir” diyen Rus amirallerin öyle veya böyle denetiminde. Emekli, “kalın sırmalı Numan” sen de sor, öğren, bu bilgiler doğru mu?
Eski Cumhurbaşkanı Viktor F. Yanikoviç’in Kiev’i 22 Şubatta terk etmesinden sonra 140 binin üzerinde Rus, Ukrayna topraklarını terk etti. Bu gelişmeler V.Putin’i üzse de parlamentoda işini kolaylaştırdı. Ukrayna’nın doğu vilayetlerinde çoğunluğu oluşturan Rus halkı isyan halinde. Mesela büyük bir şehir olan Harkov’da Ukrayna yanlıları dövülüyor, itilip kakılıyor, resmi dairelerde Ukrayna bayrakları indirilip yerine Rus bayrakları çekildi.
Bu kötü gelişmeler olmadan önce 6’ıncı dönem Kırım Tatar Milli Meclisi’nde (KTMM) 27 Ekim 2013’te görevi devralan yeni başkan Refat Çubarov ne kadar başarılı olur belli değil. Ancak Temmuz 2011’de rahmetli olan değerli insan Necdet Sevinç’in İst-Fatih’te ki cenazesine katılmak için Kırım’dan gelen ve o zaman tanıdığım, lider, mücadele timsali Mustafa A.Kırımoğlu var.
Ne yapmalı, nasıl yapmalı ki Kırım Tatarları kazanılmış haklarını kaybetmesinler? Akyar’da, Akmescit’te, Bahçesaray’da Rus işgaline “hayır.” Genişleme istidadı gösteren Rus işgal operasyonu Türk menfaatlerine bir darbedir.Herhalde Kırımoğlu ve Çubarov’lar doğru kararlar vereceklerdir. Dilerim tarihte, talihte yanlarında olur.