Kırım şu günlerde Rusya’nın işgali altında. Böyle bir ortamda parlamento Rusya’ya bağlanma kararı aldı; lâkin yeterli bulunmayarak referanduma gidileceği bilinmektedir. Sanmıyoruz ki Tatarlardan Rusya taraftarı olan çıksın. Çünkü onlar, 8 asırdan beri sadece Kırım’da değil Kıpçak ve İdil-Ural’da onlar ile iç içe yaşıyorlar. Rus’un demek olduğunu en iyi bilen Tatarlar ve Anadolu Türkleridir. Çünkü bunların tarihlerinin çoğu Rus-Slav şovenizmi ile mücadeleleri tarihidir. Tabii olarak en az 200 yıldan beri Türkistan Türklerinin mücadelesini de aynı şekilde değerlendirmemiz lâzımdır. Dolayısıyla en az son 700 yıllık Türk tarihi, Ruslara endekslidir dersek katiyen hata yapmış olmayız. Ruslar, daha baştan itibaren Kıpçak halklarına ihanet ettikleri gibi Bolşevik İhtilâli gibi Rus tarihinde büyük değişiklikte bile olağanüstü derecede Tatar-Rus işbirliğinden Tatarların ne kadar zararlı çıktıklarını bugünkü Kırım’da bulunan 300 bine inmiş nüfusları ile daha rahat anlarız.
Ali BADEMCİ
Esasında Ukrayna ahalisi ile Ruslar arasında etnolojik farklılık yoktur. Aynı dilin değişik lehçelerini konuşuyorlar. Her ikisi de Hristiyan olmasına karşılık Ruslar Ortodoks, Ukraynalılar Katolik’tir. Bu sebeple Ukraynalılar daha baştan beri batı yanlısı olmuşlar ve her iki dünya savaşında da, Almanları ülkelerine gönüllü olarak Ruslara karşı davet etmişlerdir. Aradaki en büyük fark budur Ukraynalıların yüzü hep batıya dönük ve mülâyim halklar olmalarına karşılık Ruslar saldırgan ve ırkçıdır. Bu sebeple Çarların kendi elleri ile katledilip de, yerine gelen komünist Bolşeviklere Türk literatüründe “Yeni Çarlar” denilmiştir. Gerçekten 70 yıl süren bu dönem katiyen Çarları aratmamış ve daha zalim, daha yok edici, daha jenosist olmuşlardır. Bunları görmemezlikten gelmek mümkün değildir. Birer komünist olarak Bolşevik İhtilâline büyük bir heyecanla katılan Sultan Galiyev benzeri Tatar liderleri, Stalin tarafından daha 1930’lu yıllarda hunharca katledilmiş, Kırım Tatarları sırf Ukraynalılar gibi batı ve Osmanlı taraflısı olduğu için Sibirya ve Orta Asya’nın karanlık köşelerinde soykırıma tabi tutulmuşlardır.
Yani şimdi bunları hep unutup da geçelim mi? Son yıllarda çıkarılan “Marksist-Türkçülük, Galiyev Turancılığı, Rıskılov Milliyetçiliği”; kısaca “Avrasyacılk” gibi avanturist, temelsiz, ucu ve sonu ile Rus Milliyetçiliğini ifade eden deyimlere sığınmak ne derece tutarlıdır? Bugünkü tecrübeleri yaşamış olan geçmişteki “Velikhan”ın görüşleri neyi ifade eder? Bu görüşlere göre hiçbir şekilde “Türk Tarihi Ruslar ile tecelli” etmez. Galiyev hayatta iken kaç Tatar’ın ortadan kaldırılmasına engel olmuştur? Turar Rıskulov Türkistan’ın en ateşli döneminde önemli bir makam olan “Genel Valilik” yaptı. ”Basmacı” kırım ve kıyımını Bolşeviklere o değil de kim öğretmiştir? Bugün Türkistan’da Basmacıların yedi bin sülalesi ortadan kaldırılmıştır. İnsanlar daha 100 yılı doldurmayan bu hareketlerden habersizdir. Hemen hemen bütün Bolşevik liderleri hatıralarını yazdı; hangisi Rusya’da Türk varlığını kabul etmiştir? Yeni Çarlar döneminde “Türk” deyimi bile Türkiye ve Türklüğü ifade ediyor diye yasaklanarak yerine “Müslüman” ve bir sürü boy esaslı millet uydurulmamış mıdır? İşte şimdi Ukrayna’da 2 milyona yakın Müslüman var.
Neden çoğu Kırım heyecanı karşısında sessiz kalıyor? Bırakın Ukrayna Müslümanlarını Rusya’dan ayrılmış olan ve güya bağımsızlığını ilân etmiş bulunan Türk Cumhuriyetlerin de bile korkudan ses çıkıyor mu?
Görüyoruz ki, Türkiye’de bir avuç insandan başka bu işe kulak veren yok! Türkiye’nin bile sesi yetersiz ve kısık çıkıyor. Batı da Rusya’dan geri kalmıyor olabilir; lâkin bu durum Tatarları Rusya’nın kucağına atmaya yeter mi? Kırım’da bir tek Tatar kalmamıştı. Hiç olmasa şu değersiz batı sayesinde 300 bin insan yurtlarına dönebilmiştir. Bu bile yetmez mi? Elbette batı adam gibi sahiplense Rusya böyle kolay at oynatamaz; ama kimsenin elinde sihirli değnek yoktur. En azından batı kendi menfaatleri için Kırım Davası’na gerektiği kadar olmasa bile bir miktar ilgi gösterecektir. Maalesef bu ilginin odağı Türkiye olması gerekirken bizim insanlarımızın ham hayallere kapılması ne derece doğrudur. Galiyev’in ve Avrasyacılar’ın ekonomik görüşlerini onaylasak bile, bunun Türklük için sağlam bir sonuç ortaya koyacağını kimse söyleyemez!
Silâhların gölgesinde çoğunluk halkı Rus olan Kırım’da elbette referandum da parlamento kararı gibi sonuçlanacaktır. Bunu görmemek ve beklememek cidden büyük hatadır. Lakin Ukrayna anayasasında Özerk Cumhuriyet’in ayrılması için parlamento kararı ve referandum gibi müesseseler yoktur. Ortaya referandumu atıp da işe demokrasi süsü vermek her şeyden evvel hukuk ihlâlidir. İnsanları kendi kaderleri ile baş başa bırakmak demokrasinin esas sebebidir. Şimdi bütün bunları görmemezlikten gelerek bu yola başvurmak evvelden verilmiş bir kararı onaylatmaktan başka anlama gelmemektedir.
Türkiye’de Kırım’ı Rusya’ya bağlamak isteyen görüşlerin savunucuları var mıdır? Herhalde yukarıda verdiğimiz izahat çerçevesinde mutlaka vardır. Lâkin bu yol yanlıştır ve bizim görevimiz Cemiloğlu’nun kararlarını itirazsız kabul edip onun arkasından gitmektir. Çünkü doğru kararları engin hayat tecrübesi olanlar ancak verebilir.
Sağlıcakla kalın.