DOLAR 32,2726 % 0.04
EURO 34,8411 % -0.01
STERLIN 40,5332 % 0.06
FRANG 35,6282 % 0
ALTIN 2.439,79 % 0,30
BITCOIN 62.934,17 2.306

DİNİ CEHALET VE ÇIKIŞ YOLU

Yayınlanma Tarihi :
DİNİ CEHALET VE ÇIKIŞ YOLU

DİNİ CEHALET VE ÇIKIŞ YOLU

Halim KAYA

Osman Oktay Ağabey’in daha önce Galip Erdem hakkında yazdığı “Galip Abi/ kendini Unutan Adam” kitabını okumuş, bu vesileyle sağladığım bilişiklik sayesinde birkaç kitabını daha okuma fırsatımız olmuştu. Tabi bu okumalar sosyal medya üzerinden tanışlığa ve nihayet tanışmaklığımız Türk Ocakları kongresinde vicahiye ya da başka bir tabir ile ruberu bir şekle dönerek yüz yüze de tanışmış olduk. 

Osman Oktay Ağabey’in “Dini Cehalet ve Çıkış Yolu” kitabı daha önce bazı günlük yayın kuruluşlarında yayınlanmış yazılarından oluşmaktadır. Bizi bu kitabı okumaya iten sebep Osman Oktay Ağabeyin kitabın isimi olan “Dini Cehalet ve Çıkış Yolu” mevzunda yetkin olduğunu düşünmemiz ve böyle bir çetrefilli konuya Milliyetçi bir Müslüman Türk’ün cesaretle yaklaşması ve isabetli yorumlar yapacağına ve isabetli tavsiyeler sunacağını, bunalımdaki millet doğru yolu göstereceğine olan kanaatimizdir.

Osman Oktay Ağabey’in “Dini Cehalet ve Çıkış Yolu” kitabı Mi Yayınları tarafından Mart 2024 tarihinde birinci baskı olarak Ankara’da basılmıştır. Kitapta 78 makale bulunmakta ve 504 sayfadan ibarettir. Her makale günlük karşılaşılan olaylar karşısında bir aydın olarak susmayıp gördüğü yanlışları eleştiri ve düzeltme mahiyetinde kaleme alınmıştır. 

Osman Oktay Ağabey Rum Suresi 32. Ayet ile En’am Suresi 159. Ayet meallerini verdikten sonra günümüz Müslümanlarının acınacak halini dile getirerek bugünkü durumun cahiliye dönemindeki durumdan daha kötü olduğunu ce şirkin yaygınlaştığını ancak bu şirkin din adına işlendiğinden yakınmaktadır. Ve nihayet meseleyi siyasilere verilen “Bir siyasetçi çıkıp liderinin ‘Cenab-ı Allah’ın bütün sıfatlarını taşıdığını’ söyleyebiliyor, bir başkası ‘O’na dokunmak ibadettir.’ Diyebiliyor ve ikaz dahi edilmedikleri gibi adeta ödüllendiriliyorlar.” (S:35) sıfatlarla günümüz Müslümanlarının acınacak durumunu ortaya koyuyor. Kaldı ki bu siyasi grup herkesi dinsiz olmakla ve Fatiha bilmezlikle suçlayacak kadar kendisini ruhban sınıfından gören bir sözüm ona dindar gruptur. Osman Oktay Ağabey liderlerini tanrı vasıfları vererek şirke bulaşmış siyasileri “liderlerine yağcılığı şirk boyutuna yükselten siyasetçiler” (S:37) olarak isimlendirmektedir. Aslında bütün cemaat ve tarikatlar Rum Suresi 32. Ayet ile En’am Suresi 159. Ayetlerinin emirlerinin kendi cemaatlerini kastettiğini ve cemaati bölmemeyi tavsiye ettiğini düşünüp anlatarak meseleyi dar bir manaya hapsederek ayetlerin uygulamasını aslından saptırırlar.  

Tarım alanında kendine yeten yedi ülkeden biri iken bugün saman ithal eden bir ülke durumuna gelmemizden yakınan Osman Oktay Ağabey gittiği bir Erzurum Kars ve Van gibi çevre iller gezisinde otlakların boş kaldığını ve bu otlaklarda otlaması gerek hayvanların olmadığından bahsederek tarım politikalarımızın üretime dönük olmadığından bahis açmaktadır (S:45). Nüfusun %80 köylerde yaşayan bir ülke iken yanlış şehirleşme ile durumu tam tersine döndürerek %80 şehirlerde, %20 köylerde yaşar hale getirdiğimiz milletin şehre adapte olmasının da üzerinden en az üç nesil geçmesi gerektiği ve köyden göçenlere sanayileşerek ve gerekli eğitimi vererek iş sağlamak hususunu da ihmal ettiğimiz gerçeğinden hareketle halkımız iki derede bi arada kalmış, iki cami arasında bi namaz hayatına devem etmektedir. Ne köye ne de şehre yakışır bir tavır sergilemektedir. Varoş ve gecekondu kültürü şehirleri çökertmiştir. Herkes kestirmeden kısa yoldan zengin olma derdinde, üretim çok zor gelmektedir. Japonya gibi ülkelerde fırsatçılıkla zengin olmanın önü kapatıldığı için herkes çalışmak durumunda iken Türkiye’de bir insan ömrüne sığmaya zenginliklere ulaşan ancak eğitim ve çalışma yönünden bakıldığında buna ulaşması mümkün olmayan nice türedi zenginler sokaklarda, sosyal medyalarda, tatil beldelerinde cirit atmakta ve lük yaşantıya ve bu yaşantıyı sağlayacak zenginliğe ulaşmak için her yol mubah anlayışıyla başkalarını da özendirmektedirler.

40-45 meali incelemiş biri olarak Kur’an meallerinde gördüğü eksikliklere değinen Osman Oktay Ağabey benim de 27 meal, 5 tefsir ve 1 Nüzul Sebepleri konusunu işleyen dört ciltlik kitapla yapmaya çalıştığım meal incelemelerine bir katkı olsun diye kendisinin önemli gördüğü bir meali göndererek söz konusu incelememe dahil ederek okumamı tavsiye etmişti. Onun gördüğü eksiklikler; imla hataları ve Arapça cümle yapısına dayalı bir Türkçeleştirme cümle kurma sonucu Kur’an meallerinin anlaşılmaz olduğu şeklindedir. (S:51) ayrıca “Motamot tercüme doğru değil. Maksat Allah kelamı olan Kur’an’ın doğru anlaşılması ise okuyanın tereddüde düşmeyeceği bir anlam verilmeli, mealcinin bildiği her Arapça kelimeyi okuyanın bilmeyeceği düşünülmelidir.” (S:51) diyerek iki hususa dikkat çekmiştir ki bunlardan birisinin Kur’an’ın doğru anlaşılması yani Kur’an’ı Hz. Peygamberin anladığı gibi anlamaya çalışmak ve bu minval üzere tercüme etmek diyebileceğimiz yol olarak, diğerinin de meallerde Arapça kelimelerin yine Arapça kelimelerle Türkçeleştirildiğinin zannedilmesidir ki bunun anlaşılmayı engellediğine de dikkat çekmektedir. Bu konuya en iyi örnek İlk satır arası kelime meallerini örnek gösterebiliriz ki o zaman din dili Türkçeleştirilmişti. Ancak üzerinden geçen zaman aynı Türk devletleri kurulurken hakanlar tarafından alınan isimlerin Türkçe olması ama yıkılış zamanlarında Arap isimlerine rağbet etmeleri gibi meal ve din dilinin Türkçeleşmesi de bu minval üzere yürümüş ilk önce Türkçeleştirilmiş din dili zamanla Arapça kavramlarla anlatılmaya çalışılmıştır. Sanki Arapça anlatanlar takva sahibi oluyormuşçasına din dilinde Türkçesinin kullanılmasını bu konuyu tabu ilan etmişlerdir.

Osman Oktay Ağabey’in naklettiği Rahman Suresi 33. Ayetinin “Ey Cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin ötelerine geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah’ın verdiği bir güç-ve ilim- olmadan geçemezsiniz.” (S:64) mealini okuyunca birkaç meale ben de baktım bakmış olduğum meallerde “geçemezsiniz” ve “geçmek isteyenlere ancak Allah tarafından şahsi bir güç verilirse geçebilecekleri” ifade edilmeye çalışılmış, dolayısıyla da “kimseye bir güç verilmediğine göre kimsenin geçmesi mümkün değildir” gibi algılanarak mealler yazılmış olduğunu gördüm. Her şeyin yaratıcısı Allah olduğuna göre insanın ilim yoluyla bulup- icada edip yapacağı alet-araç-gereçler de Allah’ın verdiği güçler babından sayılacağı için ilmi olarak icat edilecek bir uzay gemisi ile dünyanın ve kâinatın sınırlarının geçilebileceği şeklinde bir anlayış araştırmayı teşvik edecek ve “ilim mü’minin yitiğidir nerede bulursa alır” hadisini düstur edinenler sayesinde zorlar kolay kılınacaktır.

Osman Oktay Ağabey’in şu sözüne yüzde yüz -yüzde bin katılıyorum. “İddia ediyor ve diyorum ki İslamiyet’te kesin olarak cemaatçilik yoktur, Müslüman olmak vardır.” (S:81) İslam’ın tavsiye ettiği cemaat şeyh, efendi, baba vs. sıfatlarla vasıflanmış kişilerin kontrolünde o ne ders yapan toplulukların oluşturduğu fırka, tarikat, cemaat, grup adlı güruh değildir. İslam cemaati bir mahallenin, bir beldenin, bir ilçenin, bir ilin, bir devletin, bir milletin, bir ümmetin topluca yardımlaştığı kimsenin kimseye tahakküm etmediği, hastalığında ziyaret, cenazesinde dua ile aç mı açık mı halini hatırını sorup ihtiyacını karşıladığı, sınırlarını şeyh efendinin değil herkesin zaman ve imkân dahilinde serbestçe girip çıktığı İslam inancının belirlediği İslam toplumudur.

Osman Oktay Ağabey günlük hayat içinde camilerde hocaların yanlış ifade etiği hususlardan örnekler vererek “Din Görevlilerinin Genel Kültürle İmtihanı” (S:86) başlıklı bir yazı yazmış, eksiklikleri açık seçik ortaya koymuş. Ancak şu bir gerçek ki İmam hatiplilerden Kültür dersleri dediğimiz meslek dersler dışındaki Matematik, Türkçe, Edebiyat, Sosyal, Tarih, Biyoloji, Fizik vs. derslerden başarılı olan Üniversiteye gidiyor genellikle doktor, hukukçu, siyasalcı oluyorlar, imamlık mesleğine yönelmiyorlar. Meslek dersleri iyi olanlar da bir şeklide İlahiyat fakültelerine gidiyor. Geriye kalan Üniversite kazanamamış, mesleki dersler Kur’an, Arapça da dahil ite kaka liseyi zor bitirmiş kişiler özellikle 12 Eylül darbesinden sonra ki ilk yıllarda İmam ve müezzin yapıldılar ki bu bize “Yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder.” deyişinin layık görüldüğünü gösteriyor.

Osman Oktay Ağabey’in yazılarında bahsettiği ve düzeltmek için mücadele ettiği hususlar hakkındaki yazdıklarını bir Müslüman’ın bir Mü’min’in samimi feryatları olarak görmek gerekir. Bu feryatlardan bir demet sunan “Dini Cehalet ve Çıkış Yolu” kitabı Türkiye’de yaşayan Müslüman Türkler olarak fert fert Osman Oktay Ağabey’in göstermiş olduğu aynı duyarlılığı göstermek için çaba sarf etmek mecburiyetin de olduğumuzu anlamamıza vesile olur inşallah.

Mak Danışmanlık araştırma şirketi tarafından 53 il 54 ilçede 5400 kişi ile yapılan ankette “Türkiye’de insanların; %14’ü Allah’a, %25’i meleklere, %24’ü Kur’an’ı Kerim’in vahiyle geldiğine ve bir bakıma Kur’an’ı Kerim’e inanmıyor. İnsanlarımızın %74’ü evindeki Kur’an’ı Kerim’i okumuyor. %37’si Peygamberimize, %45’i kadere (hayır ve Şerrin Allah’tan geldiğine), %27’si öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceğine inanmıyor.” (S:145) çıktığını aktarıyor. Burada benim anlamadığım şey inanılması gereken şeylerin birine ikisine inanmadığı halde bu insanlar kendilerine hala Müslüman mümin mi diyor. Mesela %14 Allah’a inanmayan kişilere dahil olanlar İslam’ın geride kalan bütün iman edilecek işlerine iman etmiş olsalar bile Müslüman değildirler. Ya da Meleklere inanmadığını söyleyenler geride kalan İslam iman esaslarına noksansız inansalar, ibadetlerini hiç vaktini geçirmeden noksansız ifa etseler de Müslüman olamazlar. Türkiye’de Müslümanlar da bir garip ya cahillikten ya da sapıklıktan dinin bir kısmına inanıp bir kısmına inanmıyorlar.

Kur’an-ı Kerim ancak ve ancak yine Kur’an bilgisi ve ilmin ışığında incelenmelidir.” (S:165) diyen Osman Oktay Ağabeyin -Onu yanlış anlaşılmalardan korumak bizim haddimize değil ancak biz anladığımız yazalım- Kur’an bilgisi ile kastettiği mananın sadece “Kur’an’ın içinde yazılanların tamamına kendi aklı ve anlayışı yani bakış açısı çerçevesinde vakıf olmak, bilmek” olarak tek bir yola hapsedip daralttığını düşünmüyorum. Kur’an’da anlatılmak istenileni, akıl ve anlayışı çerçevesinde vakıf olmanın yanında bunu besleyen Kur’an İlmi de denilen Nüzul sebeplerini, kıraat şekillerini ve peygamber efendimizin verdiği manaları da dikkate alarak günün doğrulanmış bilimiyle birlikte oluşacak manayı kastetmiştir. Aksi takdirde Kur’an-ı kendi arzu ve isteklerine göre anlamış olurlar ki bu da Allah’ın kastettiği mana ve peygamber efendimizin tebliği ettiği anlamdan uzaklaşmak olur.   

Kur’an’a abdestsiz dokunulmayacağı hususundaki uygulama ve bilginin yanlış olduğunu ve bu konuda Prof. Dr. İsmail Yakıt Hocanın Vakıa Suresinin 77,78,79,80. Ayetlerine “Muhakkak ki O, Yüce bir Kur’an’dır. Saklı (meknun) bir Kitap’ta iken ancak temizlendirilmiş (mutahherun) olanların dokunabileceği, Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş.” (S:172) Osman Oktay Ağabey ayetin anlaşılmasına katkı sunacak bu ayetlerin nüzul sebepleriyle ilgili bir bilgiyi yine Prof. Dr. İsmail Yakıt Hocadan aktarıyor. “Bu ayetten elimizdeki Kur’an’ın abdestsiz dokunulamayacağı anlamı çıkaranlar da olmuştur ama ayetten bu anlam çıkmaz. Bu ayet nazil olduğunda abdest ayeti olan maide 6 henüz nazil olmamıştı ve Kur’an da henüz bir kitap halinde değildi.” (S:172)

Osman Oktay Ağabey’in “Dini Cehalet ve Çıkış Yolu” adlı bu kitabı okumaya başlamadan hemen önce Vahit Türk Hocanın “Türk Kimliğinin Kaynakları” adlı kitabını okumuş bitirmiştim. Orada Osmanlı İmparatorluğu hakkında verdiği biler için de Osmanlının Yükseliş döneminde mütevazi Topkapı sarayından hizmet verdiği ancak yıkılırken hem de borç para bulunarak Yıldız, Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi, Çifte saraylar, Adile sultan sarayı, Mabeyn Köşkü ya da sarayı gibi şatafatlı binaları tabiri caizse “İtibardan tasarruf olmaz” düşüncesiyle yaptığını anlatmıştı. Osman Oktay Ağabey de aynı durumun günümüzde devam ettiğini “Türkiye’de biz, Cumhuriyetimizin sembolü Çankaya Köşkü dururken bin bilmem kaç odalı Saray yapılıp oraya taşınılmasına, o da yetmez gibi milyonlarca ağaç katledilerek Marmaris’e yazlık saray yapılmasına, İstanbul’da bulunan bilmem kaç sarayın daha Cumhurbaşkanlığı hizmetine verilmesin, onlarla da yetinmeyip Ahlat’a Saray yapılması… Cumhurbaşkanlığının emrinde 12 uçak olduğu söyleniyor.” (S:192) ifadeleriyle anlatmaya çalışmış ve yakınmıştır. Zenginliklerinin ülkemizin zenginliğini katladığından bahis açarak Merkel’in Japonya’ya G20 zirvesine İspanya’dan kalkan tarifeli uçakla gittiğini ve Japon Kralının devlet başkanlarını kabul ettiği salonun mütevaziliğini anlatarak örneklendirmiştir. 

Osman Oktay Ağabey Ali Rıza Demircan’ın hani şu “İslam’da Cinsel Hayat” kitabını yazan hocanın Atatürk düşmanlığı ve Atatürk’e ateist-deist demesini, Halil Konakçı adlı hocanın da “Hatay Arap ve Kürt kardeşlerimizindir. İşgalci Fransızlar ezanı yasaklamadı ancak 1938’de Türkiye’ye katılınca Ezan yasaklandı” diyerek aslında Hatay’ın Türklerin olmadığını söylemek için ezanı kullanan hoca kılıklı Türk düşmanını eleştirdikten sonra meseleyi ezanın Türkçe okunmasına getirip Erozyon Dede Merhum Hayrettin Karaca’nın Filipinler’de yaşadığı bir hatırasını aktarır. “Filipinler’de idim, dedi. Sabaha karşı bir ezan sesi ile irkildim. Bir anda Türkiye’de, İstanbul’da olduğumu sanmıştım. Sonra anladım ki çok uzaklardayım. Düşünebiliyor musunuz, binlerce kilometre uzaktasınız ve bir dost, bir tanıdık ses sizi çağırıyor, kucaklıyor; işte öyle bir duyguya kapıldım.” (S:213) Ezan bir paroladır. Parolalar da herkes tarafından aynı şekilde kullanılır. Parolayı değiştiren ya da paroladan haberdar olmayanlar parolayla girilen yere giremez, herhangi bir parolayı kullananlardan ayrılmış, ya da ayırılmıştır. Kısaca o parola grubuna dahil değildir dışlanmıştır. Bu konuda benim de tanıdığım birisinin ezan hatırasını naklederek mevzuyu daha anlaşılır kılalım. Sol görüşlü ancak Anadolu’daki komünist olmayan halk tipinde solcu, ideolojik bir takıntısı olmayan manada solcu bir arkadaş, Rusya’ya otobüsüyle birlikte servis hizmeti vermeye gider. Türkiye’de iken de sık sayılabilecek bir zaman aralığında alkol alan birisidir. Rusya’da ne kadar çalıştı bilmiyorum Ramazan ayı gelir ve bu arkadaş sırf bulunduğu bölgede ezan okunmuyor diyerek Kazakistan’a geçip oruç tutuğunu, ezana hasretini giderdiğini anlatmıştı. Aslında Türkiye’deki siyasi uygulamaların yanlışlığını anlatan ancak bu uygulamalara yapılan eleştirileri de maksatlı bulunan Osman Oktay Ağabeye katılmamak mümkün değildir. “Zamanın şartları, siyasi tavırlar yüzünden hatalar yapılmış ve daha sonra bu hatalardan dönülmüş olabilir. Ancak aradan 90 yıl, 100 yıl geçtikten sonra jetonu yeni düşen misali yeni olmuş ya da oluyormuş gibi pişirip pişirip ortaya sürmek doğru ve ahlaki değildir. Bu tür davranışlarda bulunanlarda iyi niyet aranmaz.” (S:213) Maksat üzüm yemekse hatadan dönülmüş bir durumda yarayı kazımamak, deşmemek tekrar kanatmamak lazım.  

Adam üniversite bitirince Türkçeyi kullanma becerisi var demek değildir. Osman Oktay Ağabey de Ankara Müftüsünün “Kütüb-i Sitte’de bulunan hadislerin tamına iman etmişizdir. Hatta zayıf hadislere bile iman etmişiz Allah’ın izniyle!” (S:214) sözlerinden hareketle İslam’ın iman esasları arasında hadislere iman hususunun olup olmadığını irdelemiş ve müftüyü haklı olarak tenkit etmiştir. Müftü iman kelimesini kabul etmek, güvenmek manalarında kulanmış ve göstermiştir ki Türkçeyi kullanma becerisi eksiktir. Herkes Osman Oktay değil ki konuştuğu zaman ne dediği anlaşılsın, yazdığı zaman cümlede yanlış anlaşılacak bir eksiklik olmasın, garip müftü efendi kuvvetli bir söz söyleyeyim de hadisler etrafındaki tartışmalara son vereyim diye düşünmüş. Ne diyelim garibe! İlmi olarak ortay koyamadığı hadis savunusunu iman dayandırıp kurtarmış.

Türkiye’de şahısların ve cılız bazı sivil toplum kuruluşları dışında özellikle resmî kurumların ilgisini çekmeyen Doğu Türkistan zulmüne dikkat çemiş Osman Oktay Ağabey “Camilerde ve özellikle Cuma ile Bayram namazlarında okunan hutbelerde, verilen vaazlarda Filistin, Myanmar, Arakan, Yemen, Somali ve benzeri yerlerin adı zikredilerek dualar ediliyor, yardımlar toplanıyor da Doğu Türkistan ya da Uygur Türklerinin adı geçmiyor.” (S:265) diyerek kendisini Türk ve Müslüman olduğunu söyleyen yetkililerin çifte standardına, ikiyüzlülüğüne dikkat çekiyor. Ya Doğu Türkistan’da uygulanan şu zulme ne demeli “Kocaları, babaları işkence kamplarına götürülen kadınların, kızların evlerine Çinli polislerin askerlerin yatıya kalmasının hangi dinde yeri var?” (S:266) Bu mevzuyu Samsun Türk Ocağına konferansa gelen bir Doğu Türkistanlı Türk kızına sordum. “Sizin evlere evin erkeklerini kamplara aldıktan sonra Çinli bir erkek mi yerleştiriyorlar?” diye, o masun kızımız utancından olacak olayı doğrularken asıl arkasındaki gizli Çin devletinin gayesi olan kötü ve art niyetinden utanmış olacak ki “iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, iyi komşuluğu geliştirmek için” demek zorunda kaldı. Hangi ahlak bu uygulamayı kabul edebilir. Türklükle problemli Müslüman ve Türk olanlar bu mevzuya duyarsız kalırsa dünyanın hiç umurunda olmaz. Ama bizim ülkemizin ideolojik siyasal İslam mensuplarının ümmetçilik anlayışı Türkleri Araplaşmadıkça Müslüman kabul etmiyor. Tıpkı Emevilerin ve Abbasîlerin “mevali” demesi gibi. Aynı kızımıza “Çin asıllı Müslümanların Türklere yaklaşımı ne hiç destek olmuyorlar mı? Devlet Çin asıllı Müslümanlara da size -Doğu Türkistanlı Türklere- uyguladığı zulmü uyguluyor mu?” dedim. Kızımızın cevabı Çin asıllı Müslümanlardan da destek göremedikleri, onlara -Çinli Müslümanlara- kendileri gibi kamplara toplamak, evlere yabancı erkek yerleştirmek, camiye girmelerini engellemek gibi zulümler yapılmadığı yönündeydi. Bu demek ki Doğu Türkistan’a yapılanlar sadece Türk oldukları için yapılıyordu.  

İstanbul Büyük Şehir belediye başkanlığına aday olan Binali Yıldırım’a sorulan bir doğu Türkistan sorusuna kızarak verdiği cevabı konu eden Osman Oktay Ağabey onun verdiği cevabın “Bakın biz Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız. Orada bulunanlar teröre bulaşmışsa…” (S:272) diye olduğunu aktarmaktadır. Bu cevap kendi soydaşlarını teröre bulaşmış görme basitliği işi topu taca atarak kurtarma kurnazlığıdır. Doğu Türkistan Türklerine teröre bulaşmışlar mantığıyla bakanlar yine bir çifte standartla Filistin Gazze’de yapılan İsrail zulmü karşısındaki Hamas mensuplarını Türkiye’nin Kurtuluş Savaşını kazanan Kuvayı Milliye birliklerine benzeterek onlara karşı yürütülen terör örgütü oldukları algısını en azından Türk kamuoyu önünde kırmaya çalışmakta ve kurtuluş mücadelesi veren bir mücahit oldukları algısını yerleştirmeye çalışmaktadır. Tabi bu Kuvayı milliye adlandırması da Türk kamuoyunda eleştirilere sebep oldu. 

Osman Oktay Ağabey fikir adamıyım diye istihbarat örgütlerinin oyuncağı olan Doğu Perinçek’in PKK kamlarında Apo ile yaptığı röportajda “siz bu şekilde başarılı olamazsınız bize katılın” (S:284) dediğini, ayrıca 2000’e Doğru Dergisinde 15 Eylül 1991 tarihinde yazdığı yazıda Kürtler için düşündüğü çözümün Türkiye’nin bölünmesi demek olduğunu “Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilirler. (…) Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanla da özgürce propaganda yapabilmelidir.” (S:284-285) şeklinde kullanmış olduğu ifadeleriyle ortaya koymuş ve Perinçek’in ülkenin huzur ve dirliğini satarak kendini finanse eden bir maşa olduğunu göstermiştir. Doğu Perinçek’in Çin Komünist partisince güve4nlik ve ekonomik görüşmeler yapmak için çağrılmasını eleştiren Osman Oktay Ağabey’in bu eleştirisi sırasında aklıma dış istihbarat örgütlerinin kullandığı gibi acaba Türkiye’de mi Perincek’i istihbarat amaçlı çaşıt olarak kullanıyor diye muzipçe bir soru takıldı. Her ne kadar devletin güvenliği için gerekli olsa da halk arasında da istihbarata çalışanlara pek iyi bakılmaz da.  Diyaneti Doğu Türkistan hakkında vaaz ve hutbe okutup zulmü duyurmadığı için uzun zamanlar eleştiren Osman Oktay Ağabey 22 Aralık 2020 tarihinde Cuma Hutbesinde Doğu Türkistan’da zulüm gören Türk kardeşlerimize dua edilmesi üzerine araştırınca bunu bir talimatla yapıldığını ve talimatta “bir sonraki talimata kadar” (S:294) diyerek bir komutla yapılıp bir komutla kesilmesini yadırgıyor. “Dua gönülden gelir, inanarak ve içten yapılır. Olması gereken insanlara, imamlara, vaizlere talimat vermeden gönül rahatlığı ile ve yeri geldikçe dua edebilecekleri hissini, rahatlığını vermektir.” (S:295) diyerek de duanın Anlık spontane gelişen bir şey olduğunu talimatla yapılan duaların da izzeti dergâhta kabul görü görmeyeceğinin meşkuk olduğunu hissettiriyor. Demek ki ülkemizde de camilerde duayı topluca içimizden geldiği an değil Çin gibi ancak talimatla yapabiliyoruz.

Yıllardır ülkemizde ezanın Türkçe okutulmasına karşı çıkılır. Bende karşıyım ezanın Türkçe okutulmasına ancak Osman Oktay Ağabeyin aktardığı “Kuveyt derseniz ezandaki klasikleşen “hayyaalessalah/ haydin namaza” ibaresini “essalatü buyutikum/ namazı evinizde kılın” diyerek değiştirmiş” (S:299) bilgide ezanın mana ve asıl olarak değiştirilmesine kimse itiraz etmemiş. Halbuki Türkiye’de ezanın Türkçe okutulmasında mana bozulmamıştı. Sadece bir parola olarak Türkçe bilmeyenlerin ezan okunduğunu anlamaları zorlaşmıştı. Kuveyt’te yapılan bu dejenerasyon sünnete tamamen muhaldi ancak Arapça olduğu için olsa gerek kimse ses çıkarmamış.

50 Kur’an mealini incelemiş aralarındaki farklılıkları, çelişkileri, kopyala yapıştır babından ortaklıkları tespit etmiş Osman Oktay Ağabeyin bu kitaptaki eleştirileri yapmaya samimi bir mümin ve abid bir Müslüman olarak salahiyettar olduğuna daha önce bir nebze olsun değinmiştik.  Farz-ı Ayn, Farz-ı Kifaye, Vacib-i Ayn, Vacib-i Kifaye, Sünnet-i Ayn, Sünnet-i Kifaye, Sünnet-i Müekkede, Sünnet-i Gayrı Müekkede, Bidat-ı Hasene, Bid’at-ı Seyyie (S:305) gibi fıkhı terimlerin Osman Oktay Ağabey tarafından kullanılması ve münderecatına vakıf olması ki bazı ilahiyatçılar tarafından bile bu kadar teferruatlı bilinmez- da gösteriyor ki o duyarlı ve yapıcı bir mümin ve Müslümandır. Eleştirileri tamamen doğruyu ve güzeli bulmak göstermek adınadır. Kesinlikle ele verir talkını kendi yutar salkım babından imanla ibadetle işi olmadığı halde eleştirileri sıralayanlar gibi olumsuz bir kasıt gütmemektedir. 

Osman Oktay Ağabeyden özür dileyerek korona Virüs salgını sırasında cemaatle namaz kılmak hususunda Diyanet İşleri Başkanının televizyondan da yayınlanan uygulamasının “Yalnız “Seçilerek” ve üstelik öğrendiğime göre içlerinde evden dışarı çıkmaları “yasak” olan kişilerin de bulunmasıyla bir araya gelen oyuz-kırk kişiye hutbe okuyup namaz kıldırmak” (S:307) kısmına yapmış olduğu eleştiriye katılıyorum. Eğer hiçbir tedbir kâfi gelmeyecek bir olaya ülke genelinde karantina düşüncesiyle tamamen yasaklanmışsa hiç kimse kılmamalıdır, eğer kılınabilecek bir imkân varsa kılmak gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki mümin ibadet için vesile arar, Allah’tan hiçbir zaman gafil olmaz. Devletin aldığı tedbirler olması gerekendir, ancak alınmış en katı ve şiddetli tedbirler bahane edilerek birey olarak ibadetler terk edilemez. Toplum olarak da daha hafif tedbirlerle kılınabilecek bir durum varsa namaz kılınmalıdır.  Eğer Osman Oktay Ağabey seçkin olmayan, herkese açık bir durumda da tedbirler alınarak (mesafe ve maske, açık havada namazgahlarda namaz kılmak gibi) namaz kılınmasına da eleştiri yapıyorsa yaptığı eleştirinin bu kısmına katılmıyorum. Nitekim bütün Türkiye’de maskeli ve mesafeli namaz kılmak uygulanmıştır. Katılmıyorum çünkü Müslüman ölüm anına kadar Allah’a ibadet etmekten ve anmaktan bir an olsun geri kalamaz, kalmamalıdır. Takvanın icabı da budur. Müslüman zorluk ve kolaylık anlarında hiç bıkmadan usanmadan kulluk vazifesini ifaya çalışmalıdır ki buna en iyi örnek Hz. Eyüp’ün (as.) hastalık halidir. Yoksa insan oğlu öyle kolaycıdır ki nerdeyse ben ölümlüyüm neticede öleceğim der normal zamanda bile ibadetten uzak duracak bahaneler arar. Hz. Eyüp (as.), ta ki dilini kurtlar sarana kadar Allah’a ibadete devam etmiştir. Eleştirinin doğru olan kısmı ise İslam’da seçkinlik, ekâbir eşraf üstünlüğü, önceliği yoktur. Herkes Allah huzurunda birdir. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye’de görülen yanlış uygulamalarından birini yapmıştır. Tıpkı zamanında Cuma namazını kılmak için cemaate katılmamış Cumhurbaşkanını bekleyen imamın yaptığı gibi bidat bir iş yapmıştır ki bu bidat hem de Bidat-ı Seyyie’dir.

Osman Oktay Ağabey Black Friday- Kara Cuma üzerinden eleştirisini, Cuma ve Kadir gecesi gibi gecelerde telefon ile mesaj kutlamalarından, alış veriş çılgınlığına varan Süper Cuma, Efsane Cuma, Şahane Cuma, Kara Cuma gibi güne özel alışveriş çılgınlıklarının da Hristiyan inancına dayanmadığını daha 600’lü yılların Arabistan’ında da henüz Peygamber efendimiz sağken yaşanmış olan Cuma Suresinin 10 ve 11. ayetlerinde işaret edildiği gibi Cuma Namazında hutbe okuyan Peygamber efendimizi bırakıp Medine’ye gelen ve tellala kervanın geldiği bağırtılınca duyanların hutbeyi terk edip alışverişe koşmasını dolayısıyla Müslümanların ilk Kara Cumayı yaşattıklarını, Hristiyanların kara Cumasının ancak 1800’lü yıllarda ortaya çıktığını ortaya koymuştur. Mesele Cuma’dan açılmışken de Cuma gününün Müslümanların bayramı olduğu hasebiyle Cuma’nın tatil ilan edilmesi isteğine Cuma Suresi 10. ayeti kerimesinin “Namaz kılındı mı/yardımlaşma ve destekleşme toplantısı bittimi artık yeryüzüne dağılın” şeklinde buyurduğu için sadece namaz veya yardımlaşma esnasında toplanılacağını diğer zamanlarda “Allah’ın lütfundan nasip arama”ya devam edilmesi gerektiği çalışmaya devam edilmesi gerektiğini ifade ettikten sonra eğer tatil olursa karşılaşacağımız tehlikeye de “tatil olmasını sağlarsanız ibadete değil tatil beldelerinin dolup taşmasına, camilerin boşalmasına sebep olursunuz” (S:344) diyerek dikkat çekmektedir. Yani bazı aklı evvellerin Cumartesi Yahudilerin, Pazar Hristiyanların, Cuma da Müslümanların bayramı, Cumartesi ve Pazar tatil oluyorsa yaşadığımız İslam ülkesinde Cuma’nın da tatil yapılması gerekir düşüncesi pek de İslami bir düşünce değildir. İslami olan Cuma Suresi 10. Ayete istinaden Cuma saatinden evvel ve sonra rızkını aramak için çalışmaktır.

Diyaneti, Din görevlilerini görevlerini yapmamakla, İmam Hatipler ve İlahiyatları doğru din anlayışını öğretmedikleri için eleştiren Osman Oktay Müslüman ve mümine bir şey demeden geçmesi düşünülemezdi. Nitekim kader ve kadercilik anlayışı üzerinden insanoğlunu da birey olarak üzerine düşen görevleri yerine getirmedi için eleştirmektedir. “Kadere inanmakta azim, gayret, çalışma, samimiyet, ihlas, ahlak, namus, dürüstlük gibi erdemler, kadercilikte ise saldım çayıra Mevlam kayıra; iyi olursa benden, kötü olursa –haşa- Allah’tan anlayışı vardır. Kısacası kadercilikte tam bir sallapatilik ve inançsızlık, hatta Allah’a isyan söz konusudur.” (S:401) Mütevekkil tedbiri alıp sonucu Allah’tan bekleyen ile Müteekkil, hazır yiyicilik arasındaki farkın kader anlayışı olması gerekirken ülkemizde hazır yiyiciliğin kader anlayışı olarak kaderciliğe dönüştüğünü ve hiçbir tedbir almadan neticeyi Allah’a havale ederek suçlamayı tercih ettiğimizi ortay koymuştur. İmam Maturidi aslında bu konuda en iyi hükmü vermiştir Allah alın yazısı olarak bilinen kaderi levhimahfuzda olacak olan her şeyi insanların yaptıklarını ve yapacak olduklarını ilmi ezelisinde bildiği için insanın yapacakları üzerinden kaderini yazmıştır. Yoksa Allah yazdığı için insan o kaderi mecburen yaşamaz diyerek kader işini tamamen insanın fiillerine yüklemiştir ki kaderin insanın fiillerine yüklendiği de ayeti kerime ile sabittir. “Kadere inanlar Allah’a kaderciliğe inanlar ise efendilerine kul olurlar!” (S:410) diyerek de aslında kaderciliği şeyhler ve efendilerin kendilerine itaat eden bir topluluk oluşturmak için empoze ettiğini söylemektedir. Aslında kader anlayışı işi düzgün yapma, planlama, teknolojiden yararlanma, çalışma, sorumluluk, disiplin, çabalama ön görürken kadercilik anlayışı ihmaller, kusurlar, sorumsuzluklar zincirinin eseridir.

Galip Erdem uzmanı olan Osman Oktay Ağabey ibadetlerin insanı Allah’a yaklaştıracağını ancak ibadet etmeden de Allah’a yaklaşmış olan kulların olduğunu anlatan Yaşanmış bir Galip Erden hikâyesiyle örneklendirerek anlatıyor. Galip Erden Sultan Veled Çelebi’nin yazmış olduğu Maarif adlı eserden “Namaz, oruç, hac ve zekât insanları iman kalesine götüren köprüler gibidir. Ama öyle yiğitler vardır ki; köprüden geçmeksizin o kaleye ulaşırlar!” (S:428) cümlesini okuyunca doğru olup olmadığını çevresinden soruşturur. Ve sorduklarından bu sözün “Küfürdür” olduğu cevabını alır. Yani Namaz kılmadan, oruç tutmadan, zekât vermede, hacca gitmeden kimse iman kalesine ulaşamaz. İlla bir köprü olan bu ibadetleri köprü üzerinden yürüyerek geçtiği gibi zamana yaygın olarak yapması gerekir. Çünkü hiçbir şey yapmamayı teşvik küfürdür. Zira bu söz namaza kılma, oruç tutma vs demektir. Ancak Galip Erdem bununla yetinmez ve Ruslara karşı da savaşmış olan din büyüklerinden Erzurum’da yaşayan Alvarlı Muhammet Lütfi Efendiye aynı soruyu sorar. Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi de “küfürdür” hükmünü verir. O zaman Galip Erdem bu sözü Sultan Veled Çelebi’nin Maarif’inde yazdığını söyleyince de “küfürdür” der. Ancak Galip Erdem’e “Bak oğlum sen akıllı bir çocuğa benziyorsun. Şimdi bana doğruyu söyle bakalım; Maarif’te o cümleleri okuduğun zaman, ‘Köprüden geçmeksizin kaleye ulaşacak yiğitlerden biri de ben olabilirim’ diye aklından geçirdin mi?” (S:429) Galip Erdem “Geçirdim Efendi hazretleri!” deyince de “İşte o söylediğin cümleler onun için küfürdür. Şimdi anladın mı?” karşılığını verir. “Anladım efendim hem de çok iyi anladım” diyen Galip Erdem’e “Anlayacağını biliyordum… Sultan Veled ve kemal sahipleri o yiğitliğin kendilerinden çok uzak olduğunu düşünmüş; ‘Acaba Allah’ın bu sevgili dostları kimlerdir?’ diye sormuşlardır. Ya sen ne yaptın? Yiğitliği önce kendi nefsine yakıştırdın!” (S:430) cevabını vererek bu söze istinaden sözü söyleyenin bile kendisini ibadetlerden muaf görmediğini ancak Allah dost böyle bir zümrenin kimler olabileceğini merak ettiğini ifade etmiştir. Yani çalışmadan Allah verebilir ancak asıl olan çalışmak ve sebeplere sarılmaktır. Allah çalışmadan verirse ne ala, vermezse biz gayretimizle ona yakın olmaya gayret göstermeliyiz. Takdir yine O’nundur. 

Doğrudan İslam’ın ibadet ile ilgili hükümlerinin ihlalleriyle ilgili bir eleştiri olmasa da Doğu Türkistan ve Filistin Gazze hakkında yapılan eleştiriler siyasi yönüyle İslam Ülkelerini ilgilendirmesi dolayısıyla çeşitli vesilelerle kitapta defalarca dile getirilmiştir. Müslümanların ilim ve teknolojideki geri kalmışlıkları yüzünden de bu Doğu Türkistan ve Filistin Gazze zulümlerine engel olunamadığı anlatılmaya çalışılmıştır. Tam buraya denk gelen bir ifade ki internette dolaşıyor. Bir Müslüman devlet yetkilisi İsrail’in yöneticilerinden birisine sözde diyesiymiş ki “Kur’an’da İsraillilerin devlet olmayacakları yazmaktadır. Bu yüzden İsrail devleti kalıcı olamaz, mutlaka yıkılacaktır.” Bu söze o İsrailli devlet adamının verdiği cevap Osman Oktay Ağabeyin eleştirilerinde Müslümanlara karşı yapmış olduğu serzenişleri ifade edecek mahiyettedir. “Müslümanlar Kur’an’da anlatılan o Müslümanlar olsunlar da o zaman bakarız.” İşte bütün mesele o ki biz ne Kur’an’da anlatılan Müslümanlarız. Ne de Kur’an’a uyan ecdadımızın temsil ettiği Türklük gurur ve şuurundayız. O yüzden de İslam dünyası böyle permeperişan bir halde.

Osman Oktay Ağabey bir silkinip kendimize gelmemiz için çabalayıp duruyor. Osman Oktay Ağabeyin işlediği konuların başında ibadet ve muamelat babından İslam’ın uygulama yanlışları ve doğrudan din ile ilgili olmasa da İslam Dünyasının siyasi yönüne – daha önce İslam’ı kabul etmeden de Türkler uluslararası siyasi arenada güçlü devletler olarak yer almıştı- Doğu Türkistan, Filistin Gazze, Myanmar gibi işgal ve zulüm altındaki topraklarına ve insanlarına dikkat çekmek için yıllardır yazdıkları yazılarını bu kitapta toplamıştır. Bize düşen bu kitabı okumak fert ve millet olarak daha sonra da ümmet olarak kendimize bir çeki düzen vermektir. Ancak sadece Türkiye’deki ülkücülerin bu konularda şuurlanması da yememektedir. Kendisinin de dikkat çektiği gibi önce ülkemizdeki çifte standartlı bakış açısı değişmeli, bütün siyasi ve dini gruplar bütün mazlum Müslümanlara aynı gözle bakmalı, bu bakışı da bütün dünya Müslümanlarına kabul ettirip ortak tavır almayı sağlamaları gerekmektedir. Allah Osman Oktay Ağabeyin bu çabalarını İslam âleminin uyanmasına, uyanışına vesile kılsın. Amin

YORUM YAP

Bağdar Caddesi Escorthamile pornobahis siteleri yenigaziantep escortgaziantep escortmaltepe escortbostancı escortanadolu yakası escortizmir escortdeneme bonusu veren sitelerhttps://www.tedxpenn.com/escort ankaraankara escorthttps://greenhousecraftfood.com/ataşehir escortBetofficeMebbistrendyol indirim koduPusulabetslot siteleri https://en-iyi-10-slot-siteleri.comstarzbet adamsah.netdeneme bonusucasibomstarzbetpiabetstarzbet girişstarzbet girişbahsegelbahsegelklasbahisankara kombi servisimersin günlük kiralık evbetturkeyBelge istemeyen bahis siteleritipobetbahiscombahiscombelugabahisbelugabahisbetistbetistceltabetceltabetklasbahisklasbahismariobetmariobetrestbetrestbettarafbettarafbettipobettipobetcasibomcasibomcasibomcasibomstarzbetsahnebetlimanbetredwinmatadorbetmatadorbetbetkombetkomcasibomsancaktepe çilingircasibomcasibomcasibomcasibombahis siteleriblackjack siteleriCasinoBonanzacasino bonanzadeneme bonusurulet sitelerisweet bonanzacasino sitelericasino sitelericasino siteleribonusgaziemir çilingirtarafbetparibahisvdcasino girişmarsbahisbetturkeyBeylikdüzü Escortistanbul escort bayancasibomSahabetportobetSahabet GirişSahabetmatadorbetmatadorbetmatadorbet girişmatadorbet pinterestmarsbahismarsbahis girişmarsbahis pinterestbetmatikrestbetrestbet girişrestbet twitterklasbahisklasbahis girişklasbahis twitterbetebetbetebet girişbetebet twitterbelugabahisbelugabahis girişbelugabahis twittertarafbettarafbet giriştarafbet twitterbetistbetist girişbetist twittermarkajbetmarkajbet girişmarkajbet twittergobahisgobahis girişgobahis twitterbetnisbetnis girişbetnis twitterbetsatbetpas girişbetsat twitterbetorspinbetorspin girişbetorspin twitterligobetligobet girişligobet twitterbetkanyonbetkanyon girişbetkanyon twitterbaywinbaywin girişbaywin twitterrokubetrokubet girişrokubet twitterikimisliikimisli girişikimisli twittercratosslotcratosslot girişcratosslot twitterwinxbetwinxbet girişwinxbet twitterbahisalbahisal girişbahisal twittergorabetgorabet girişgorabet twitterelexbetelexbet girişelexbet twitterfunbahisfunbahis girişfunbahis twitterartemisbetartemisbet girişartemisbet twitterbetparkbetpark girişbetpark twitterbetlikebetlike girişbetlike twitterperabetperabet girişperabet twittersavoybettingsavoybetting girişsavoybetting twitterdiscount casinodiscount casino girişdiscount casino twitterpiabetpiabet girişpiabet twitterjasminbetjasminbet girişjasminbet twitterhilbethilbet girişhilbet twittervenüsbetvenüsbet girişvenüsbet twitterasyabahisasyabahis girişasyabahis twitterredwinredwin girişredwin twitterbetkolikbetkolik twitterbetkolik girişdinamobetdinamobet girişdinamobet twittermilanobetmilanobet girişmilanobet twitterelitbahiselitbahis girişelitbahis twitterbetpasrestbetklasbahisbetebetbelugabahistarafbetbetkombetistmarkajbetparibahisbetinegobahisbettiltbetpasbahis sitelericasino siteleriseobetnisbetsatbetorspinligobetbetkanyonbaywinrokubetikimislicratos slotwinxbetbahisalgorabetelexbetfunbahisartemisbetbetparkbetmatikoleybetbetlikekralbetperabetlimanbetsavoy bettingintobetdiscount casinobahsegelmostbetbetroadpiabetjasminbethilbetvenüsbetasyabahisredwinbetkolikdinamobetmilanobetelitbahisorisbetpusulabetaresbetfavoribahispolobetdumanbetmatbetpalacebetmrbahistulipbetnorabahismilosbetbetvoleonbahisbetexperbahigobetperpoker betalordbahiscasino valebetonredbahis1000baymaviakcebetnoktabetneyinefavorisenbetgitbetcupstarzbethiltonbetsetrabetmelbetbetnanokazandrapoker klasmalt casinocasibom
escort Bağcılar escort Bahçelievler escort Bakırköy escort Bayrampaşa escort Beylikdüzü escort Güngören escort İstiklal escort Kadıköy escort Sultanbeyli escort Üsküdar escort Avsallar escort Mahmutlar escort Oba escort Mecidiyeköy escort Ölüdeniz escort Güllük escort Kültür escort Ataşehir escort Avcılar escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Adapazarı escort Yalıkavak escort güvenilir casino siteleri Yalova escort Muğla escort Aydın escort Çanakkale escort Balıkesir escort Tekirdağ escort Manisa escort Trabzon escort Kahramanmaraşescort Kütahya escort Osmaniye escort Sivas escort Tokat escort Çorum escort Yozgat escort Isparta escort Elazığ escort Ordu escort Edirne escort Erzincan escort Zonguldak escort Rize escort Uşak escort Kırşehir escort Erzurum escort Giresun escort Amasya escort Sinop escort Niğde escort Bolu escort Karaman escort Kırıkkale escort Bayburt escort Ardahan escort Gümüşhane escort Artvin escort Çankırı escort Bartın escort Sinop escort Bilecik escort Karabük escort Burdur escort Nevşehir escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kastamonu escort Düzce escort Aksaray escort Adıyaman escort Afyon escort Arnavutköy escort Bebek escort Beşiktaş escort Beykoz escort Beyoğlu escort Büyükçekmece escort Çatalca escort Çekmeköy escort Eyüpsultan escort Kağıthane escort Sancaktepe escort Sarıyer escort Şile escort Silivri escort Şişli escort Taksim escort Zeytinburnu escort Aliağa escort Balçova escort Bayındır escort Bayraklı escort Bergama escort Beydağ escort Bornova escort Buca escort Çeşme escort Çiğli escort Karşıyaka escort Fehiye escort Marmaris escort Gaziemir escort Dikili escort Menderes escort Menemen escort Torbalı escort Atakum escort Çerkezköy escort Yenişehir escort Bodrum escort Toroslar escort Tarsus escort Silifke escort Mezitli escort Erdemli escort Anamur escort Akdeniz escort Melikgazi escort Elbistan escort Lüleburgaz escort İzmit escort İlkadım escort Çorlu escort Battalgazi escort Yeşilyurt escort Milas escort Ceyhan escort Çukurova escort Kozan escort Sarıçam escort Seyhan escort Emirdağ escort Sandıklı escort Merzifon escort Suluova escort Taşova escort Altındağ escort Batıkent escort Çankaya escort Çubuk escort Etimesgut escort Haymana escort Kahramankazan escort Keçiören escort Kızılcahamam escort Mamak escort Polatlı escort Pursaklar escort Sincan escort Ulus escort Yenimahalle escort Aksu escort Alanya escort Belek escort Demre escort Döşemealtı escort Elmalı escort Finike escort Gazipaşa escort Kaş escort Kemer escort Kepez escort Konyaaltı escort Korkuteli escort Kumluca escort Lara escort Manavgat escort Muratpaşa escort Serik escort Side escort Didim escort Efeler escort Nazilli escort Söke escort Altıeylül escort Ayvalık escort Bandırma escort Bigadiç escort Burhaniye escort Dursunbey escort Edremit escort Erdek escort Gömeç escort Gönen escort Havran escort İvrindi escort Karesi escort Kepsut escort Susurluk escort Büyükorhan escort Gemlik escort Görükle escort Gürsu escort Harmancık escort İnegöl escort İznik escort Karacabeyescort Kestel escort Mudanya escort Mustafakemalpaşa escort Nilüfer escort Orhangazi escort Osmangazi escort Yıldırım escort Biga escort Çan escort Gelibolu escort Karahayıt escort Merkezefendi escort Pamukkale escort Keşan escort Aziziye escort Palandöken escort Yakutiye escort Odunpazarı escort Tepebaşı escort Araban escort İslahiye escort Karkamış escort Nizip escort Nurdağı escort Oğuzeli escort Şahinbeyescort Şehitkamil escort Yavuzeli escort Bulancak escort Espiye escort Görele escort Altınözü escort Arsuz escort Antakya escort Defne escort Dörtyol escort Erzin escort Hassa escort İskenderun escort Kırıkhan escort Kumlu escort Payas escort Reyhanlı escort Samandağ escort Eğirdir escort Yalvaç escort Foça escort Karabağlar escort Kemalpaşa escort Kiraz escort Kınık escort Konak escort Narlıdere escort Ödemiş escort Tire escort Urla escort Safranbolu escort Akhisar escort Alaşehir escort Kırkağaç escort Salihli escort Sarıgöl escort Şehzadeler escort Soma escort Turgutlu escort Yunusemre escort Akkışla escort Bünyan escort Develi escort Kocasinan escort Talas escort Yahyalı escort Gazimusağa escort Girne escort İskele escort Lefke escort Lefkoşa escort Başiskele escort Çayırova escort Darıca escort Afşin escort Dulkadiroğlu escort Göksun escort Onikişubat escort Türkoğlu escort Kızıltepe escort Mut escort Dalaman escort Gümbet escort Datça escort Kavaklıdere escort Köyceğiz escort Menteşe escort Turgutreis escort Ula escort Yatağan escort Fatsa escort Altınordu escort Ünye escort Düziçi escort Kadirli escort Ardeşen escort Akyazı escort Arifiye escort Erenler escort Geyve escort Hendek escort Karasu escort Kaynarca escort Sapanca escort Derince escort Dilovası escort Gebze escort Gölcük escort Kandıra escort Karamürsel escort Kartepe escort Körfez escort Akşehir escort Beyşehir escort Bosna escort Ereğli escort Karapınar escort Meram escort Selçuklu escort Gediz escort Simav escort Tavşanlı escort Doğanşehir escort Bafra escort Çarşamba escort Boyabat escort Kapaklı escort Süleymanpaşa escort Erbaa escort Niksar escort Turhal escort Akçaabat escort Of escort Ortahisar escort Yomra escort Armutlu escort Çiftlikköy escort Çınarcık escort Akdağmadeni escort Boğazlıyan escort Sarıyaka escort Sorgun escort Alaplı escort Çaycuma escort Devrek escort Ereğli escort Kilimli escort Kozlu escort