BİR, cemaat kurmadıkları kaldı. Onu da seçim arefesinde “Cemaat kurmaya karşı değiliz” diyerek yapabileceklerini ima etti. Kim diye sorarsanız Kemal Kılıçdaroğlu diye cevap veririm.
Siyasete bulaşmamak kaydıyla her düşüncenin ve inancın cemaatleşmesini demokratik bir girişim saydığı anlaşılanKılıçdaroğlu, CNN televizyon kanalında kendisiyle yapılan röportaj sırasında bunu söylerken aklına hiç ama hiç Gülen Cemaati‘ni getirmedi mi!
Bir soru daha…
O cemaatle iç içe girerek ülkeyi yönetmeye kalkan ama asıl amacının kaymağı yemek olduğu anlaşılan Ayakkabı Kutusu Partisi’nin, taraflar arasında yaşanan çıkar çatışması sonucu başına geldiklerini de mi göremedi!?
Demokratik ülkelerde düşüncelerin kümeleşeceği mekanizma, dine dayalı cemaat kurgusu değildir. Oralarda aynı düşünce sahibi insanlar, ya siyasal topluluklarda, ya da sivil toplum örgütleşmesinde buluşurlar. Dinsel ağırlıklı toplanmalara, yani cemaatleşmeye kilise izin vermez ve o cemaati dışlar.
Mesela Amerika’da, cemaatleşme ve tarikat kurma yasaktır. Bu tür oluşumlar takibata uğrar, emniyet ve yargı işbirliğiyle engellenirler. Hemen bütün eyaletlerde bu yapılır…
Kılıçdaroğlu‘nun, AKP’den kopan cemaatin oylarına sığınmak amacıyla böyle söylemesi ona ve partisine oy vermeye hazırlanan seçmenlerin herhalde zihinlerini bulandırmış olmalıdır!
HUKUK CİNAYETİ İŞLEYENLER NE OLACAK?
——————————
VAKUR bir hanımefendi Ayla Tolon. Salıverilmeyen ve tek kişilik hücrede hastalıklarıyla baş başa bırakılan onurlu komutanlarımızdan Hurşit Tolon Paşa’nın cefakâr ve vefakâr eşi…
Büyük Türk Milleti adına hanımefendiyi saygıyla selâmlıyoruz…
Tolon Paşa, Zirve Yayınevi cinayetini azmettirdiği iddiasıyla içeride…
Yargının elinde buna dair ciddi delil yok. Tek delil, TSK’dan disiplinsizlik, yalancılık ve sahtecilik nedeniyle atılmış bir uzman çavuşun ifadesi ve iftiraya dayalı tanıklığı…
Savunma avukatının tahliye talebi, bire karşı iki oyla reddedilmiş. Talebin lehine oy kullanan yargıç yani o bir oyu veren, mahkemenin başkanı. İki yargıç ise “Tutukluluk sürsün” demiş…
Dava, savunma tarafından bir hukuk cinayeti olarak niteleniyor.
Adı geçen cinayeti işledikleri kabul edilen sanıklar tutukluluk süresindeki indirimden yararlandırılarak serbest bırakılmışken, hakkındaki iddiaların asılsızlığı, gerek Genelkurmay, gerek SGK tarafından gönderilen raporlara sabit olmasına rağmen Tolon Paşa içeride tutuluyor.
Yasalara rağmen sürdürülen bu durum, insanlık suçu değil mi?
Pekiii, suç değilse vicdansızlık da mı değil!
* * *
Katilleri sokaklardan topluyoruz iyi de, hukuk cinayeti işleyenleri ne yapacağız; ömrümüz onlarla mı geçecek!
Tolon Paşa’ya ve Ayla Hanımefendi’ye sabır diliyoruz.
EMEKLİ ASTSUBAYLARA KULAK VERELİM
——————————
ANITKABİR yapıldığından bu yana, çok muazzam kalabalıklar gördü. Bu defa da binlerce emekli astsubay ve aileleriUlu Önder Atatürk‘ün huzuruna çıktı, saygı duruşunda bulundu…
Bu ziyaretin amacı, seslerini Ata‘nın huzurundan ülkeyi yönetenlere bir kez daha duyurmaktı…
Emekli astsubaylar da diğer emekliler gibi aldıkları maaşla geçinemediklerini, yaşları ilerlediği için de iş bulamadıklarını, durumun düzeltilmesi gerektiğini söylüyor. Ancak seslerini duyuramadıkları için de bu tür eylemlere başvuruyorlar…
Hani duyan olursa…
Erdoğan ve AKP’liler ise oy derdine düştüğü için astsubayları ne görüyor, ne duyuyor…
TSK’da toplam astsubay sayısı 97 bin. Ordumuzun yükünü astsubaylarımız çekiyor. Barışta da, savaşta da onlar ön planda. Buna rağmen subaylardan ayrı bir statüde istihdam ediliyorlar.
Dolayısıyla orduevleri, kamplar, sosyal tesisler ve askeri hastanelerdeki ayrımın kalkmasını, lojman paylaşımının adil yapılmasını, subaylarla aralarındaki yüksek tazminat ve maaş farkının kapatılmasını talep ediyorlar.
Bütün bunlar, subaylarımızın hakkı olduğu kadar astsubaylarımızın da hakkı değil mi!
Astsubaylarımızın bu yaralarına merhem olmak lâzım. Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Genelkurmay’ı, Partileri ve Hükûmeti bu sorunu ortadan kaldırmak için göreve çağırıyoruz.
Gelen gelir, gelmeyen kendi bilir!