DEVLET adamı dikkatli konuşmak zorundadır. Ölçerek, biçerek hatta lâfını tartarak konuşmalı, pot kırmamalı, daha önemlisi tezata düşmemelidir.
Sallapati konuşan devlet adamı saygınlığını yitirir, hatta alay konusu olur…
Bu kategoriye giren bizde çok sayıda isim var…
Hemen hepsi, AKP’ye yığılmış durumda. Zira, sallapati yani ipe sapa gelmez şekilde konuşmanın rahatlığı başka hiçbir çatı altında yoktur, AKP’de ise boldur (!)…
………………………..
Yakın siyasal tarihimizi masaya yatırabilseniz, yani elinizin altında bir arşiv olsa, zaman zaman AKP’den yükselen ve basına yansıyan birbirinin zıttı söylemleri saptayabilirdiniz.
Arşiviniz yoksa zor bir iş…
Bu saptamayı yapamazsınız.
O nedenle birkaçını hatırlatalım istiyorum…
Mesela Ortadoğu konusunda; biz yurtsever, demokrasi âşığı, milliyetçi, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne gönül vermiş gazeteciler olarak içinde bulunduğumuz coğrafyayı kanlı çatışmalara sahne oluyor ve terörist gruplar tarafından kapışma alanı olarak kullanılıyor diye “Bataklık” olarak nitelendirdiğimizde başta Tayyip Bey olmak üzere ayranı kabaran ne kadar AKP’li varsa kızdı, aksini savundu.
Daha dün Tayyip Bey ne dedi onu anımsayın…
“Orta Doğu bir bataklıktır” demedi mi…
Nedenlerini de peş peşe sıralamadı mı…
Biz “Bataklık” dediğimizde karşı çıkan ve “Değildir” diyenler böylece tükürdüklerini yalamak zorunda kaldılar…
Sahibinin sesi olmak insanı işte böyle alır, yerden yere vurur!
Devlet adamlarına, birbirini nakzeden konuşmalar yapmak hiç yakışıyor mu?
………………………..
Bir başka örnek daha vereyim…
Yine Tayyip Bey’den
PKK terör çetesini dünyaya şikâyet etmeden önce teröristlerle masaya oturdu, “Çözüm süreci” diye bayatlamış bir sloganı öne çıkararak üç ayrı köşede pazarlıklar yaptı.
“Artık şehit haberi gelmiyor” diye övündükleri sırada da şehit edilen hem asker, hem polis cenazeleri peş peşe geldi… İktidar “Çözüm sürecine bir şey olmasın” titizliği uğruna, bunları görmemekte direnirken eşkıya okullara, karakollara ve görevli insanlara da saldırdı…
“Artık şehit haberi gelmiyor” diye övündükleri sırada da şehit edilen hem asker, hem polis cenazeleri peş peşe geldi… İktidar “Çözüm sürecine bir şey olmasın” titizliği uğruna, bunları görmemekte direnirken eşkıya okullara, karakollara ve görevli insanlara da saldırdı…
Ödleri bir kez daha koptu, yeniden “Aman” dediler, çözüm sürecine iyice kol kanat gerdiler…
……………………. ….
Tayyip Bey BM’de yaptığı konuşmada batının neden PKK çetesine sempati beslediğini, kolladığını hatta silah ve mühimmat verdiğini de sordu.
Yanıt vermediler, güldüler…
Bugüne kadar pazarlık ettiği ve arka çıktığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne rağmen paralel devlet haline getirdiği PKK’yı bugün, dünyaya şikâyet ederek nasıl bir siyasal çelişki içerisinde olduğunu gösterdi.
IŞİD adındaki insanlığın başına bela olan çeteye düne kadar terörist sıfatı yakıştırmadı, hatta din adına Esad ve Sisi’yi devirip bölgede yaşayan kürtleri de tenkil ederek büyük bir İslam ülkesi oluşturmak iddiasıyla yola çıkan teşkilat diye tanıttı, bu haydutlara silah yardımı yaptı, strateji pazarladı, yaralılarını tedavi ettirdi…
Yine BM’deki konuşmasında IŞİD’in İslami olmadığını, barış ve kardeşlik anlamına gelen İslam âlemine karşı oluşan bir terör çetesi olduğunu anlattı…
Önce koalisyona silahlı katılımı inkâr etti ama bir gün sonra askeri harekâta katılacağımızı açıkladı…
Tezat üstüne tezat!
……………………. …..
Değerli okurlar; devlet adamlığı taslayanlar yalnızca dış politikada ya da terör konusunda birbirini nakzeden cümleler kullanmıyor ki…
Ekonomiden adalete, sağlıktan eğitime kadar her alanda ya çelişkili konuşuyor ya da birbiriyle bağdaşmayan koşullara dayalı yol haritalarını sahipleniyorlar…
Faiz konusunu unutmamış olmalısınız…
Merkez Bankası’nı, ekonomiye ve para politikasına zarar verecek, hatta geriletecek düzeyde faiz indirimine zorlayanlar, önerdikleri kadar indirimin yapılmasında ki sakıncaları kısa süre sonra masaya yatırdı…
Allahtan işte, MB yönetimi uyguladığı para politikasını her şeyi göze alarak değiştirmedi. Buna rağmen söylentiler ve serbest piyasadaki dalgalanmalar, ekonomiyi olumsuz etkiledi…
Sallapati konuşarak ve başka heveslerin peşine takılarak politikalar üretmek, nasıl kötü sonuçlar doğuruyor, hâlâ göremediler …
………………………..
Eğitim ve öğretimde vaz ettikleri onlarca yeni karar gibi, hırsızı yakalayan polisi tebrik etmek yerine “Hırsızı neden yakaladın” diye yargılamak, üretilen tezat politikaların sonucu değil midir!?