Ergun KAFTANCI
DOĞRUYA doğru…
Gazeteci Ahmet Şık, “Ne istedilerse verdim” diyen Tayyip Bey‘in cemaate mal ettiği bütün yamuk işler yüzünden yargılanması gerektiğini söyledi…
Fethullah Gülen’in “Hizmet” amaçlı ve adı da aynı olan cemaatinin sonuçta paralel devlet diye dışlanması ve herkesin yakasına da “Seni gidi cemaatçi seni” denilerek yapışılması, giderek daha geniş alana yayılıyor.
Bu süreci iyi seyretmek zorundayız.
Dikkatli ve geniş bir açıdan baktığınızda Tayyip Bey’in cemaate her türlü olanağı tanımak, hatta ortaklaşa işler yapmak suçundan yargılanması gerektiğini görürsünüz.
Muhterem, cumhurun başı olduğu için elbet de bu mümkün değil; ama gerçek bu…
“Cemaat, ülkeyi berbat etmekten suçluysa ona yolu açan, suç işlemesini özendiren ve devlette fink atmasına çanak tutan da yargılanmalıdır” mantığına kimse yanlış diyemez!
İki kere iki dört; her taşın altından çıkan cemaat kadar, ona her istediğini veren de suçludur; o suçlu da Tayyip Bey‘dir…
…………………………
17-25 Aralık fırtınasından sonra yargının harekete geçmesini siyasal zeminden başlayarak ve tehirlerden yararlanarak engelleyen siyasal irade, dört bakanı Yüce Divan‘a göndermeyip aklamakla kalmadı, Tayyip Bey’i de yargıdan kurtardı…
Bu saatten sonra yapılacak bir şey yok…
Cumhurun başı olmakla yetinmeyen ve başkanlık gibi monarşik bir yönetim biçimininin tartışılmasını ülkenin gündemine oturtan Erdoğan, atı alıp Üsküdar’a geçti ama daha ileri gidip gidemeyeceğine 7 haziranda önümüze gelecek sandık karar verecek…
…………………………
Erdoğan ağzı kalabalık bir siyasetçi…
Karşısına aldığı AKP yandaşı gazetecilere başkanlık konusunda epey laf etti. Parlamenter sistemin yerine neden başkanlık sistemini istediğini “Çok başlılık pranga vuruyor” diyerek açıkladı…
Anlamlı bir ifade; anlamı da “Ne yapmak istesem sistem engel oluyor”…
Bu da kafasında, parlamenter sistemin dışında kalan başka düşüncelerin ve uygulamaların olduğunu düşündürüyor…
Onların ne olduğunu tahmin etmek ise o kadar zor değil…
Benzer bir cümlesi daha var; o da “Başkanlık olsaydı Türkiye uçardı”.
Oysa defalarca, ekonomik açıdan dünyanın en büyük ülkelerinden biri olduğumuzu, yeni demokrasi anlayışıyla dikkat çektiğimizi, her alanda muasır medeniyet (!) düzeyine ulaştığımızı söyleyip duran Tayyip Bey‘in ülkeyi bu ifadelerle uçurmakla (!) yetinmediği anlaşılıyor. Başkanlık sistemi getirilirse uçuşa devam edeceğiz ve kimbilir kaç bin “Feet” e çıkacağız…
Halamın bıyıkları olsaydı amcam olurdu…
…………………………
Bağışlaması dileğiyle bir şey daha söylemek istiyorum; Tayyip Bey’in kafasındaki başkanlık şablonu hiçbir sisteme uymuyor; hibrit bir sistem, ülkeyi nereye götürür Allah bilir…
O sistemi şöyle açıklıyor:
– Sistem, parlamento, Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay gibi kurumların denetiminin geçerli olduğu başkanlık sistemi. Ancak bu sistemlerin işleyişinde başkanın belli bir yere kadar yetkisi oluyor. Başbakan, bu defa başbakan olarak değil başkan birinci yardımcısı sıfatıyla görev yapacak. Bu demek değildir ki başkan, başbakanlarla görüşemez. Onlarla da görüşür. Sistemin omurgaları vardır. O omurgalarla lüzumsuz olanlar varsa onları zaten koyarsınız bir kenara. Olması gerekenler varsa onlarla beraber zaten yola devam edilir…
Ne anladınız bu sistemden!?
Monarşi mi geliyor dediniz; daha ötesini düşünün, daha daha ötesini!
…………………………
Konuya bir de latifeyle devam edeyim; “Ben damdan düşmüş birisiyim” diyor. Nasreddin Hoca merhum da damdan düşünce hekim getirmeye kalkan yakınlarına “Bana hekim değil damdan düşmüş birini getirin” diyerek halinden hekimin değil damdan düşmüş olanın anlayacağını ima etmişti…
Tayyip Bey de Hoca merhum gibi benzer bir ima yapıyor…
Oysa etrafta onun gibi damdan düşmüş kimse yok, ama attan düşmüş çok insan var. Acaba onlardan birini mi gönderelim Beştepe’ye…
Zira Tayyip Bey’in halinden ancak öyle biri anlayabilir!
* * *
İNSAN Haklarını İzleme Örgütü Türkiye’nin gidişinden endişe duyduklarını açıkladı.
Nedenini de söylediler; demokrasi yarım yamalak, bireyin hak ve özgürlükleri kısıtlı, insanların can ve mal güvenlikleri yok, polis devleti anlayışının neden olduğu şiddet ve işkence üst düzeyde, yargıya baskı söz konusu…
Freedom House adlı kuruluş da benzer kaygılar içerisinde. AKP iktidarının basına baskısını, bireyin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasını, yargıya yapılan baskıyı protesto eden bir açıklamada bulundu, “Türkiye’nin gidişi bizi kaygılandırıyor” denildi…
…………………………
Başkanlık sistemi geldiğinde bunların tamamının toplum hayatından silineceğini, çağdaş demokrasinin egemen hale getirileceğini, kavga ve küfrün siyasal hayattan dışlanacağını, ülkeyi yönetenlerin hırs, ihtiras ve öfkeden uzak duracaklarını, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet gibi adi işleri üstlenenlerin yargılanacağını, askere, polise, yargıca ve savcıya itibarlarının iade edileceğini garanti etsin, yeminle söylüyorum Tayyip Bey’in başkan olma düşüncesine destek vereceğim!
Bu garanti olmadan, konuyu gündeme taşıyanlara, hiçbirimizden zırnık yok!