Ergun KAFTANCI
MESAJ atıp sordular:
– Ergun Bey seçimde aday olacak mısınız?
“Olmayacağım” diye yanıt verdim.
Vekillik aklımdan ve gönlümden geçmiyor değil..
Sizin gibi düşünüyorum; insan herhalde bu yolla milletine daha anlamlı ve daha geniş hizmetler vermek olanağına kavuşuyor…
Ancaaak, aday olmak için koşulların iyi olması lâzım…
Önce paranız olacak; sâniyen, siyaset sahnesinde sivrilmiş bir arkanız. Buna âmiyane biçimde “Yani dayın olacak” diyorlar…
Bu ikisi de bende yok…
“O zaman kır bacağını otur oturduğun yerde Ergun efendi” dedim, “Mesleğini sürdürerek aynı hizmeti yapabilirsin”…
“İmkânın olsaydı, hangi partiden aday olmak isterdin” diye de sorabilirsiniz. İki bölücü partiden aday olmayı asla düşünmezdim. Onlardan biri AKP, diğeri HDP… Bunların barış çığlıkları atmalarına bakmayın, halleri sahtedir; tutumlarıyla, eylem ve söylemleriyle milleti insafsızca bölüyorlar…
İnşallah ikisi de bölüne, parça parça ola…
Hani “Zenginin parası züğürtün çenesini yorar” derler ya, yorulmasın diye çenemi ve konuyu kapatıyorum. Zaten akıllı insan, olmayacak duaya âmin demez… Beceremeyeceğim bir işe soyunmanın âlemi yok…
* * *
YEĞENİM 18 yaşında, hukuk okuyor. İyi bir arkadaş grubu var; hepsi hukuk öğrencisi, anket yapmak üzere yollara düşmüşler, nabız yoklaması yapmışlar…
Bir aya yakın süre içerisinde, kadın erkek değişik yaşta ve gelir grubundan 477 yurttaşa “Seçimde hangi partiye oy vereceksiniz” sorusunu sormuşlar. Dün sonucu bana da getirdiler, ilginç bir durum ortaya çıkmış…
Yurttaşların yüzde 28.33’ü AKP‘ye oy vereceğini söylemiş; yüzde 25.61 sı ise CHP demiş. MHP‘ye oy verenlerin yüzdesi 21.92; bu üç parti şimdilik atbaşı gidiyor; HDP‘ye giden oy oranı ise yüzde 6.20…
Üniversite öğrencilerinin HEPAR demeleri de ilginç; bu partiye meyyal yurttaşların sayısı da hatırı sayılır miktarda. 477 yurttaşın arasından HEPAR’a çıkan oy sayısı yüzde 4.10. Yeni adı Vatan Partisi olan İşçi Partisi‘ne E5 Karayolu üzerinde bulunan iki işletmenin çalışanlarından bir miktar oy verilmiş. Oranı fazla değil, yüzde 2 civarında. AKP’den oyunu çeken bazı yurttaşlar da Saadet Partisi‘ne oy vereceğini söylemiş ama ortaya çıkan yüzde, etkili bir tercihi göstermiyor.
Yeğenim, kararsızların çokluğuna dikkat çekti. Kararsızlar sanıyorum son dakikaya kadar tercihlerini belli etmeyecek. Önceki seçimlerde de öyle oldu. Malûm kararsızların oyları dengeleri alt üst edebiliyor.
Oy kullanmayacağım diyenler var; kullanılmayan her oyun iktidarda olan partiye yani AKP’ye yarayacağını unutmamak lâzım. Esasen oy kullanmak bir yurttaşlık görevidir, ondan kaçmamak gerekir!
Gençlerin nabız yoklamasında ortaya çıkan rakamlar kesin değil, zaman içerisinde hepsi değişebilir. Bu küçük yoklamanın esamisi bile okunmaz olabilir…
* * *
ÇARŞAMBA günü dolar 2.57 TL’ye çıktı. Bunun üzerine Merkez Bankası 60 milyon dolar satacağını açıkladı ama doların ateşi düşmedi.
Bu olumsuz ve halkı daha yoksul hale getiren duruma kimin neden olduğunu artık bilmeyen yok. Ekonomi bilgisi -benim gibi- sıfır olan ve gelişmeleri ancak yayınlardan izleyenler, döviz, faiz ve kur konularında ahkâm keserek hepimizi şaşkına çeviriyorlar.
Hâlâ kafamıza sokamadık; Merkez Bankası, siyasetin dışında tutulması gereken bağımsız bir kurumdur. Başkanı ve yönetimi de öyle… Buna rağmen, Tayyip Bey, faiz konusunda indirim yapılmasını şart koşarak kurumu ve başındaki yönetimi siyaseten zor durumda bırakıyor.
Sadece onları değil, tabii halkı da…
O konuştukça dolar durmadan zıplıyor, piyasalar allak bullak oluyor, ekonomi rayından çıkıyor, halk daha da yoksullaşıyor.
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen adındaki bir kadın ekonomist. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen dinamizmini yitirmemiş olan kadın başkan, Amerikan Kongresi Finans Komitesi‘nde konuşurken Merkez Bankası’nın bağımsız olduğunu hatırlattı ve yürütmenin, izlenmekte olan para politikasını etkilemesine izin vermeyeceklerini vurguladı.
Dünyadaki bütün Merkez Bankaları’nın durumu ve anlayışları böyle. Sadece monarşik ya da mutlak monarşiksisteme teslim olmuş ülkelerde Merkez Bankası zaten ha vardır, ha yoktur… Sistemin başında kim varsa -Kral, padişah, sultan, emir, diktatör filan- gücü elinde tuttuğu için, bankanın bağımsız olmasına izin vermez. Banka da mecburen, gücü elinde tutanın dümen suyundan gider…
………………………
Siyasal sistemimiz monarşi olmadığına göre…
Merkez Bankası’nı rahat bırakalım ve başkanla yönetimin ortalığı toparlayacağına inanalım…
Siyasal müdahale sürerse, ekonomi toparlanamayacak hale gelir ve halkımız da sefalet içerisinde kıvranmaya devam eder…