Ergun KAFTANCI
MHP İstanbul ikinci bölge birinci sıradaki milletvekili adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile Celâl Adan, Murat Başesgioğlu, Ahad Andican, Özcan Pehlivanlıoğlu, Mehmet Aslan gibi ağır toplar, bölgede çalmadık kapı bırakmıyor.
Her gün halkın arasındalar; yurttaşların isteklerini öğreniyor, şikâyetlerini dinliyorlar. En önemlisi, MHP’nin ilkelerini ve seçim beyannamesinde yer alan halkın yararına bütün konuları anlatıyorlar…
Ekmeleddin Bey‘in, “Bugün yaşanan israfı durduracağız” sözüne elini sıktığı ben yaşlardaki bir yurttaş geçen gün şu karşılığı verdi:
-Ben israf olduğuna inanmıyorum…
“Göremiyorum” ya da “Sanmıyorum” diyebilirdi “İnanmıyorum” diyerek sapına kadar AKP’li olduğunu ve bu nedenle de gerçekleri görmekten uzak durduğunu belli etti.
Ekmeleddin Bey, diplomat ve çelebi bir insan, “Olabilir” diyerek uzaklaştı. Bu konuşmaya tanık olan diğer yurttaşlar ise İhsanoğlu‘nu ve MHP’lileri, israfa parmak bastıkları için alkışladı…
…………………………
Değerli okurlar; yapılan bir araştırmaya göre AKP’ye oy veren seçmenin yüzde 48’i ülkede israfın olmadığı kanısında. 52’si ise israfın olduğuna ve giderek arttığına inandığını söylüyor…
2011 Genel Seçim’inde 21 milyon 399 bin oy alan AKP’de bugün kaç seçmenin ülkede yoğun bir israf olduğuna inandığını varın hesaplayın…
Ekmeleddin Bey‘e “İsraf yok” mealinde görüş açıklayan AKP yandaşı yurttaşın AKP’ye oy vermiş yüzde 48oranındaki seçmen grubuna dahil olduğu anlaşılıyor.
…………………………
Türkiye genelinde israf ve yolsuzluğu kapsayan tablo şu…
18- 69 yaş arası yurttaşlar, altını çizerek söyleyelim, AKP iktidarda kaldığı takdirde, israf ve yolsuzluğun artacağı görüşünde; bu görüşe sahip seçmen sayısının oranı yüzde 54.
AKP‘li seçmenlerin yüzde 59’u ise israf ve yolsuzluğun azalacağını düşünüyor; bu düpedüz,“İsraf ve yolsuzluk” olduğunu kanıtlayan bir ifade…
CHP’li ve MHP’li seçmenlerin yüzde 75’i, HDP’li seçmenlerin yüzde 63’ü israf ve yolsuzluğun artacağı fikrinde.
Hükümetin israfla mücadelesi söz konusu değil; yolsuzlukla mücadelesini ise etkisiz bulanların genel oranı yüzde 55. AKP’lilerin yüzde 88’i israf ve yolsuzlukla mücadele çalışmalarını (!) etkili buluyor. Muhalif seçmenin yüzde 84’ü ise israf ve yolsuzlukla mücadele edilmediğini söylüyor…
İsraf ve yolsuzluğun, yalan ve talanın, rüşvet alıp vermenin ayyuka çıktığı bir dönemde seçime gidiyoruz. Seçmenlerin, israf, yolsuzluk, rüşvet, yalan ve talan hamuruyla yoğrulmuş AKP iktidarını oylarıyla devirmeleri artık vacib oldu.
Şu da bir gerçek; israf ve yolsuzluk fırtınasının dinmesi halinde ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bütün sorunlardan kurtulacağız.
Yeter ki AKP’yi bir an önce başımızdan dehleyelim!
* * *
NABIZ yoklamalarını bile dikkate almıyor, hâlâ 400 milletvekili istiyor…
Amacı, darbe anayasası dediği bugünkü anayasanın yerine, başkanlığı da getirecek bir anayasa yapmak…
Şikâyetçi olduğu bugünkü anayasanın getirdiği MGK, YÖK, RTÜK gibi kurumları, iktidarını ayakta tutsunlar diye kullanan muhterem, parlamenter sistemimizin büyümeye ve güçlenmeye engel olduğu görüşünü açıklamaktan da perva etmiyor…
Bugünkü sistem ülkeye dar geliyormuş…
Uçmamızı engelliyormuş…
Başkanlık gelirse, sistem işlermiş, Türkiye uçarmış…
Halamın bıyıkları olsaydı amcam olurdu misali bir yığın mış mışlı iddia…
…………………………
Şunu dikkate almalıyız; sistemi değiştirmek demek rejimi değiştirmek demektir. Türkiye’deki rejimi değiştirecek insan daha anasından doğmamıştır.
Milletçe sarıldığımız rejim demokrasidir; onu bütün kurumlarıyla sahipleniyoruz. Arızalı olanlar ve olumlu sonuç vermeyenler elbet de ıslah edilebilir…
Bu rejimde, cumhuriyet de, parlamenter demokrasi de, özgürlükler de, hukuk da, bağımsız yargı da, güvenlik de, devletin otoritesi de, toplumun çağdaş ülke olmak gayretinden ibaret sosyal disiplin de, ahlâk da, fazilet de, vatanseverlik de, barış da mündemiçtir…
Bütün bunlar, başkanlık sisteminde ya hiç olmaz, ya da hepsi, tek kişinin kafasından çıkıp ağzından döküldüğü şekilde olur…
Geçen gün BBP Genel Başkanı Mustafa Destici örnek verdi; dedi ki:
-Sayıştay, Danıştay, Yargıtay, Merkez Bankası, Emniyet Genel Müdürlüğü ile HSYK Başkanlığı hakkında her türlü karar tek kişi tarafından verilir, ülkenin ekonomi, sağlık ve eğitim politikaları da o kişi tarafından güdülüp şekillendirilirse, o ülkede demokrasi var diyebilir misiniz?
Kimse diyemez!
Dinlemeden yargılamaya ve fişlemeye, çok çocuk yapmaktan kürtaja, sigara ve alkol yasaklamasından meydanların, parkların, kıyıların halka kapatılmasına kadar yani A’dan Z’ye her konuda talimat üstüne talimat yağdırma yetkisine sahip tek kişiyle ülke uçar mı yoksa kaosa mı sürüklenir bir düşünün..
Değerli okurlar; sistem değiştirilemez…
Başkanlık sistemi, rejimi de değiştirir…
İnsanlar Evrensel hukuk diye yırtınırken kişiye ait hukuk da ensemizde Damokles‘in kılıcı gibi sallanır…
Özgürlükler kalmaz; kişinin özel hayatı dokunulmaz olmaktan çıkar…
Ekonomi zaten bozuk, iyice tıkanır; refah tabana yayılmaz, belirli tiplere akar gider…
Ormanlar ve yeşil alanlar biter, her yer beton yığınına döner…
Kupon araziler paylaşılır, kıyılar başkanlık sistemine destek verenler tarafından kapışılır…
Eğitim toptan imam hatip içerikli hale getirilir…
Kuvvetler ayrılığı biter, üçü de başkanda hayat (!) bulur!!!
Kim muhteremin başkanlık hevesine karşı çıkıyorsa elleri de, yüreği de dert görmesin!
* * *
SEÇİM yaklaşırken TRT de yandaşlığını iyice sergilemeye başladı…
Haberler çoğunlukla AKP ağırlıklı…
Diziler de buram buram Osmanlı kokuyor…
“Seksenler” ve “Zengin kız, fakir oğlan” dizilerinin dışındaki yayınlar propaganda amaçlı. TRT ayrıca muhalefetin propaganda filmlerine kısıtlama uyguluyor, adeta bir tür yasak koymuş durumda…
Velhasılı kelâm, orantısız propaganda sürecine tanık oluyoruz…
Gün gelecek, AKP’ye hizmet eden kurumlar, kuruluşlar ve de kişiler masaya yatırılacak.
Seçimi bekliyoruz…
Şimdilik hepsi gözaltında, yarın gözetim altında olacaklar…