
Ergun KAFTANCI
EMEKLİ Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Vatan Partisi‘ne katıldı ve Genel Başkan Yardımcısı oldu…
Onu yetiştiren anası vefat ettiğinde Pekin, AKP iktidarının ortağı cemaatin kumpasına kurban edilen askerlerden biri olarak tutuklu bulunuyordu…
Cenazeye katılmak için izin istedi…
Cemaatçi savcılar izin vermedi; Pekin de bunun üzerine “Anacığımı bensiz defnedin” dedi. Anası, o fedakâr Cevriye Pekin Hanımefendi ebedi istirahatgâhına onsuz yolcu edildi.
Anneler Günü anımsadığım bu insana acı veren, hatta yürekleri dağlayan duygusuzluktan ve saygısızlıktan bir kez daha fena halde etkilendim…
Annelerin hayatımızdaki yerini takdir edemeyen, kıymetini bilemeyen kumpasçı bir iktidarın ortağına hizmetkâr olan kafasızlara ve gönülsüzlere acımaktan başka elimizden bir şey gelmiyor.
Keşke, ıslah olmalarına katkıda bulunabilseydik…
………………………… .
Pekin Paşa, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı iken tanık olduklarını “Kozmik oda” adlı kitabında anlattı…
Kitaptan öğrendiğimize göre Genelkurmay’ın bu bölümünde muhafaza edilen askeri bilgiler, az daha dışarı kaçırılmış olacaktı…
Değerli okurlar; kitabın içeriğinden bir bölümü Odatv sitesinden alarak ve kısaltarak naklediyorum. Önemli kısımları size de duyurmak istedim. Kitap elime geçtiğinde okurlarımı daha geniş bilgilendireceğim inşâllah…
…………………………
Kitaba dönüyorum:
“Kozmik Oda’ya giren Hakim Kadir Kayan, kozmik odaya Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden aldığı bir cep telefonunu sokmak istedi. O telefonla bilgileri dışarıya nakletmek istediğini tespit ettik. Görevli arkadaşlar odaya cep telefonuyla girmesine izin vermediler…
Bunun üzerine Savcı Mustafa Bilgili, cep telefonunun sokulması için ısrar etti; bu gelişme üzerine Seferberlik Bölge Başkanlığı binasının yanında bulunan sinyal kesiciyle telefonları çalışamaz hale getirdik…
Kozmik Oda’ya girerken bir kağıt imzalatılır. Bu kağıtta, “Burada gördüklerinizi not etmeyin, başkalarına söylemeyin. Aksi takdirde Türk Ceza Kanunu’nun 258. maddesine göre işlem görürsünüz” yazılıdır. HakimKadir Kayan, kendisine uzatılan o belgeyi imzalamadı. O zaman imzadan imtina ettiğine dair bir tutanağı imzalamasını istedik. Onu da reddetti. Oysa kötü niyetli olmayan birinin bu belgeyi imzalamasında hiçbir mahsur yoktu.
Kozmik Oda operasyonunda kilit isim Mustafa Bilgili’ydi. Hakim Kayan’ı onun yönlendirdiğini tespit ettik. İnceleme sırasında Kayan bir listeyle geldi. Gerekenler yapıldı. Ertesi gün daha büyük bir listeyle karşımıza çıktı. Bölge Başkanlığı’ndaki arkadaşların anlattığına göre Bilgili, Kadir Kayan’a talimat veren bir savcıydı. Hiyerarşik olarak kabul edilemez bir şekilde savcı Bilgili’nin, Kadir Kayan‘a “Şu şu evraklar kalsın, şu şu evraklara bak” diye talimat verdiğini öğrendik.
Hard diskten imaj alınması esnasında üç kişilik bir heyet oluşturuldu. Bunlardan biri Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndan Albay Nazım Demirkol‘du. TÜBİTAK’tan bilgisayar mühendisi Barış diye birini getirdiler. Bir de Adalet Bakanlığından bir hakim geldi. Onların nezaretinde bilirkişi hüviyetinde gelen polisler imaj alıyordu. İmaj alınırken polisler TÜBİTAK’tan gelen Barış’ı çağırdılar ve ona baskı yaptılar. “Seninle daha çok işimiz olacak”diyerek işbirliği halinde olmasını telkin ettiler. Ona bazı vaatlerde bulundular. Bu mühendis bu işten rahatsız olmuş ki polislerin kendisinden ne istediklerini, hem Genelkurmay Başkanı’na, hem de bana anlattı.
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli bir komiser, TEM Şubede ne kadar adam varsa Seferberlik Bölge Başkanlığına sokmaya çalıştı. Ama görevlilerimiz Kadir Kayan’ın kendisinden başka bir görevliyle ve yanında cep telefonu olduğu halde odaya girmesine izin vermediler. Israrlar kuşkumuzu derinleştirdi”
Değerli okurlar; eğer Jammer cihazı kullanılmamış olsaydı kozmik odadaki tüm bilgiler akıllı telefon kullanılarak dışarı aktarılmış olacak ve bilgisayardaki bilgiler, dışarıdakli bir bilgisayara transfer edilecektıi…
Pekin Paşa, Kayan’ın cemaatin adamı olduğu düşüncesinde olmadığını söylüyor. Ama kullanılmış olduğunun da gelişmelerle ortaya çıktığını düşünüyor.
Şimdiii…
Savcı Mustafa Bilgili, hakim Kadir Kayan, Albay Nazım Demirkol, bilgisayar mühendisi Barış, Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli olanlar ve bu isimlerle bağlantılı kişiler konuşturulmalı ve askeri sırları başkalarına aktarmayı hedeflemiş olanlar hakkında yasal işlemler yapılmalı…
Bu, yaşanan o olayın iyice aydınlatıılması için galiba elzem!
Kozmik Oda operasyonunda kilit isim Mustafa Bilgili’ydi. Hakim Kayan’ı onun yönlendirdiğini tespit ettik. İnceleme sırasında Kayan bir listeyle geldi. Gerekenler yapıldı. Ertesi gün daha büyük bir listeyle karşımıza çıktı. Bölge Başkanlığı’ndaki arkadaşların anlattığına göre Bilgili, Kadir Kayan’a talimat veren bir savcıydı. Hiyerarşik olarak kabul edilemez bir şekilde savcı Bilgili’nin, Kadir Kayan‘a “Şu şu evraklar kalsın, şu şu evraklara bak” diye talimat verdiğini öğrendik.
Hard diskten imaj alınması esnasında üç kişilik bir heyet oluşturuldu. Bunlardan biri Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndan Albay Nazım Demirkol‘du. TÜBİTAK’tan bilgisayar mühendisi Barış diye birini getirdiler. Bir de Adalet Bakanlığından bir hakim geldi. Onların nezaretinde bilirkişi hüviyetinde gelen polisler imaj alıyordu. İmaj alınırken polisler TÜBİTAK’tan gelen Barış’ı çağırdılar ve ona baskı yaptılar. “Seninle daha çok işimiz olacak”diyerek işbirliği halinde olmasını telkin ettiler. Ona bazı vaatlerde bulundular. Bu mühendis bu işten rahatsız olmuş ki polislerin kendisinden ne istediklerini, hem Genelkurmay Başkanı’na, hem de bana anlattı.
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli bir komiser, TEM Şubede ne kadar adam varsa Seferberlik Bölge Başkanlığına sokmaya çalıştı. Ama görevlilerimiz Kadir Kayan’ın kendisinden başka bir görevliyle ve yanında cep telefonu olduğu halde odaya girmesine izin vermediler. Israrlar kuşkumuzu derinleştirdi”
Değerli okurlar; eğer Jammer cihazı kullanılmamış olsaydı kozmik odadaki tüm bilgiler akıllı telefon kullanılarak dışarı aktarılmış olacak ve bilgisayardaki bilgiler, dışarıdakli bir bilgisayara transfer edilecektıi…
Pekin Paşa, Kayan’ın cemaatin adamı olduğu düşüncesinde olmadığını söylüyor. Ama kullanılmış olduğunun da gelişmelerle ortaya çıktığını düşünüyor.
Şimdiii…
Savcı Mustafa Bilgili, hakim Kadir Kayan, Albay Nazım Demirkol, bilgisayar mühendisi Barış, Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli olanlar ve bu isimlerle bağlantılı kişiler konuşturulmalı ve askeri sırları başkalarına aktarmayı hedeflemiş olanlar hakkında yasal işlemler yapılmalı…
Bu, yaşanan o olayın iyice aydınlatıılması için galiba elzem!
………………………… ..
Cemaatle ortaklaşa kumpas kurarak TSK’yı itibarsızlaştırmaya kalkışmış olan iktidarın, neden başımızdan defedilmesi gerektiği herhalde anlaşılıyor!
* * *
AKP‘ye tepki giderek büyüyor…
Sandıktan birinci parti olarak çıksa bile işaretler bir başına iktidar olup hükümeti kuramayacağı yönünde…
Meydanları artık taşımacılık yaparak dolduruyorlar…
Kentten kente otobüslerle yandaş taşıdıkları saptandı; her mitingte aynı yüzler dikkat çekiyor. Halkın tavrı,Tayyip Bey‘in meydan konuşmalarında da aynı; cumhurun başı birkaç avuç insana konuşmak zorunda kalıyor. O nedenle salon toplantılarını tercih ediyor; o toplantıları izleyenler de hep aynı tipler…
Halk Davudoğlu‘na da sıcak değil, “Yapamıyorsanız çekin gidin” diye tepki koyan koyana. İnsanlar açlık, işsizlik, pahalılık ve terör konularını yüzüne vuruyor ama sadrazamın umurunda değil, duymazdan gelmeyi yeğliyor.
AKP’nin etrafında rant peşinde koşanlar, kredi ve ihale alanlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, gökdelenler yaparak her tarafı beton yığınına çevirenler, stokçular, karaborsacılar, yağcılar, yalamalar, gevşek tipler, tasmalı gazeteciler, milletin a…. koyacağız diyen edepsizler, fırsatçılar, yumuşaklar var, fakat halk yok!
Sandığa giderken oluşan fotoğraf işte budur efendim!
* * *
AKP‘ye tepki giderek büyüyor…
Sandıktan birinci parti olarak çıksa bile işaretler bir başına iktidar olup hükümeti kuramayacağı yönünde…
Meydanları artık taşımacılık yaparak dolduruyorlar…
Kentten kente otobüslerle yandaş taşıdıkları saptandı; her mitingte aynı yüzler dikkat çekiyor. Halkın tavrı,Tayyip Bey‘in meydan konuşmalarında da aynı; cumhurun başı birkaç avuç insana konuşmak zorunda kalıyor. O nedenle salon toplantılarını tercih ediyor; o toplantıları izleyenler de hep aynı tipler…
Halk Davudoğlu‘na da sıcak değil, “Yapamıyorsanız çekin gidin” diye tepki koyan koyana. İnsanlar açlık, işsizlik, pahalılık ve terör konularını yüzüne vuruyor ama sadrazamın umurunda değil, duymazdan gelmeyi yeğliyor.
AKP’nin etrafında rant peşinde koşanlar, kredi ve ihale alanlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, gökdelenler yaparak her tarafı beton yığınına çevirenler, stokçular, karaborsacılar, yağcılar, yalamalar, gevşek tipler, tasmalı gazeteciler, milletin a…. koyacağız diyen edepsizler, fırsatçılar, yumuşaklar var, fakat halk yok!
Sandığa giderken oluşan fotoğraf işte budur efendim!