Ergun KAFTANCI
LİTERATÜRLERİ öfke, hiddet, şiddet, yalan, karalama lâflarıyla doluydu…
Seçim yaklaştıkça bu lâflara daha başkalarını kattılar….
Artık ne ağızlarından çıkanı kulakları duyuyor, ne siyasetin edebi içerisinde kalıyorlar. Edepsizliğin dozunu öyle yükselttiler ki aralarında en kuzu olanı bile saldırganlığa başladı…
Meydanlarda ya da toplantılarda AKP’li olmayan herkese, muhalefet mensuplarına, gazetecilere bir küfür etmedikleri kalıyor…
……………………… …
Argo onlarda, yalan onlarda, abartı onlarda, boş vaatler onlarda, cehalet onlarda, kışkırtma onlarda. Memura, işçiye, çiftçiye, öğrenciye, öğretmene, iş adamına, emekliye, ev kadınına gözdağı vermek onlarda…
Polise ve askere ettikleri meydanda…
Her türlü melaneti dikkatlerden kaçırmak için sürekli gündem değiştirerek maskeleme yapmak da onlarda…
Becerseler amenna; maskelemeyi dahi yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar!
……………………… ..
Kıbrıs Cumhurbaşkanı yemin edip yerine oturmadan Ankara’dan yapılan
göndermelere maruz kaldı…
Hepsi, öfke ve hırs dolu edep dışı laflardan ibaretti.
Konferans vermek için gittiği bir üniversitede öğrenciler tarafından yumurtayla karşılanan ve omlete dönen kel bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a yaranmak için, KKTC Cumhurbaşkanı’na hakarete yeltendi…
Eee, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı‘ya diplomasiye yakışmayan bir üslûp içerisinde “Ağzından çıkanı kulağın duysun” derse, omlete dönen kel de azar, terbiyesizleşir, benzeri lâflar eder…
…………………………
Akıncı’ya, “Sen kimsin” diye soracak kadar ileri gittiler…
Buna karşılık Akıncı o göndermeyi yapana, “Ya sen kimsin” diye sorsa evrensel hukuku savunmakla görevliyken“Erdoğan hukuku”nu savunmayı görev sayan omlet kafalı kel, bu soruya nasıl bir yanıt verir…
Ayrıca Akıncı’ya “Ağzından çıkanı kulağın duysun” diyene de karşıdan “Asıl senin kulağın ağzından çıkanları duysun” uyarısı gelse bu kayıkçı kavgasının sonu nereye varır…
……………………….
İmam- cemaat meselesi aklıma takıldı …
Af buyrun “İmam yellenirse cemaat yestehler…” derler ya..
Üst düzey AKP’liler ağzını bozarsa alt düzey AKP’liler de hayda hayda bozar…
Nitekim hatiplerinin (!), yalaka yazarlarının, yandaş gazetecilerinin, candaş müteahhitlerinin ağızları lağım gibi; açtılar mı, pis kokudan geçilmiyor…
Bir örnek vereyim; iktidarın göz bebeği bir sapık müteahhit iktidara yaranmak için “Milletin a…. koyacağız”demedi mi…
………………………… .
Sözde siyaset yapıyorlar…
Seçim yasaklarının başlayacağı güne kadar pislik dolu siyasal (!) konuşmalarına derin bir nefret içinde tanık olacağız. İnşâllah 8 haziran sabahı, temizlenmiş bir Türkiye’de gözümüzü açacağız; ne öfke, ne hırs, ne hırçınlık, ne yalan, ne hiddet, ne şiddet, ne karalama …
Ne de yolsuzluk ve rüşvet olacak…
Keyfe keder israf da bitecek, halkın paraları halka dönecek!
Siniri bozuklar partisi haline gelen AKP, değerlerini yitirmiş bir siyasal kuruluş olarak sandığa gömülecek.
Geldiği günden beri ortalıkta edep ve adap olarak bir şey bırakmayan zihniyete cezayı, önünde sonunda sandık verecek.
…………………………
Genel ahlaktaki çöküşe hâlâ neden mi arıyorsunuz; buyrun AKP’yi ve mensuplarını seyredin, nedeni görün!
* * *
İŞSİZLİK oranı yüzde 11’i aştı; demek ki 7 milyona yakın kayıtlı işsizimiz var…
Buna, kayıtsız işsizleri de ekleyin, rakam 10 milyona yaklaşıyor…
Ülkemizde ayrıca 10 milyon emekli, 13 milyona yakın işçi, 5.5 milyon üniversite öğrencisi, 15 milyon ev hanımı, on binlerce işveren ve esnaf var…
Bu nüfusun neredeyse tamamı bu iktidardan yaka silker oldu…
Yaka silkenlerin yarısı, hatta yarısının yarısı bu iktidara oy vermese, AKP bir daha hükümet filan kuramaz; elindeki hıyarlarla ancak turşu kurar…
…………………………
Duyguların sömürülmesini, milli onurumuzun zedelenmesini, enflasyonu, pahalılığı, tek adamlığa gitme hevesini, komşularla papazı bulmamızı, kabadayılıktan ibaret iç ve dış siyaseti, öfke, hırs ve şiddetten ibaret âmiyane bir yaşantıyı, israfı, yolsuzluğu, rüşveti, asayişsizliği, teröristle kol kola girilmesini onaylamayanlar bu defa AKP’ye oy vermeyecektir…
Bu gerçeklere rağmen iktidara oy vermekten vazgeçmeyenlere hatırlatalım; kendi düşen ağlamaz!