Ergun KAFTANCI
VALİLER de iyice iktidarın hizmetkârı oldu…
Azıttılar desem ağır kaçacak ama yanlış olmayacak…
AKP’nin seçimi kazanması ve Tayyip Bey‘in hayâl ettiği 400 milletvekili isteğinin gerçekleşmesi için her türlü partizanlığı yapıyorlar…
İktidar partisinin propaganda afişlerinde bile yer alıyorlar…
Muhalefet adaylarının halkla buluşmalarını engelliyorlar…
Yarın sandıklardan oy çalınmasını dahi düzenleyebilirler…
Bazıları maalesef, küstahlık âbidesi oldu; onlardan her türlü yanlışlık ve tarafgirlik beklenebilir…
Birkaç kere ifade ettim, yeniden söylüyorum; bu iktidara yalakalık ve yataklık yapan, her şekilde arka çıkan, iktidar mutlu olsun diye muhalif insanlara kan kusturan a’dan z’ye bütün devlet görevlileri, iktidar değişikliğinde papazı bulacaklarını unutmasınlar!
* * *
KOSKOCA cumhurbaşkanı yalan söylemez…
Keza başbakan da…
Ama ikisinden biri yalan söylüyor; Davutoğlu iki yıl önce Amerika’da Fethullah Gülen‘i ziyaret etti mi, etmedi mi?
Ettiyse Gül‘den izin aldı mı, almadı mı?
Hangisi doğruysa er geç ortaya çıksın…
“Gül’ün haberi vardı” diyen Davutoğlu‘nun bunu söylerken neden yüzü şekilden şekile girip kızarıyor, onu da anlamış değilim…
………………………… ..
Başbakan, vaktiyle cemaate mensup bir paralelci olup olmadığını da açıklasın…
Bekliyoruz…
Bakalım onun için de, “İzin aldım” diyecek mi!?…
* * *
DEMAGOJİYE bakın…
-Birileri lâf yapar, biz iş yaparız, çünkü biz evladı fatihayız.
“Evlâd-ı fatihan” demek istiyor…
Diyemiyor, yanlış söylüyor…
O zaman diline de el fatiha, iktidarına da!
…………………………
Evlâd-ı fatihanlığı neye dayanarak yakıştırdığını da söylüyor:
–Çünkü biz kadırgaları karadan yürüten Fatih’in torunları olarak dedik ki dedemiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü, öyleyse biz de metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik.
Peki dedeleri Fatih bunlara, ne bulursanız yürütün dedi mi?
Dememiştir…
Demediyse 17-25 Aralık yürütmesi ne öyle…
Kupon arazilerin paylaşımı, kamu mallarının hısım akrabanın toplandığı vakıflara verilmesi filan…
Dede vasiyeti mi!?
………………………… ..
Metroyu denizin altından yürütmek marifet değil…
Mesela, kaldırımları araç parkı olmaktan çıkarıp insanları ezilmekten kurtarmak marifet…
Hukuku sahiplenmek, adaleti tesis etmek, özgürlükleri genişletmek, toplumun can ve mal güvenliğini sağlamak, hak yememek, yalan söylememek, hakaret etmemek, teröristle aynı çuvala girmemek, refahı tabana yaymak…
Bunlar marifet…
Dede vasiyetinde bunlar yok muydu!?
“Ben kadırgaları karadan yürüttüm, siz de önünüze ne çıkarsa yürütün, kendinize saraylar yapın” filan mı dedi padişah Fatih!
Bunları demediyse ki dememiştir, canına rahmet!
* * *
KÜRTÇE Kuran’ı gösterip siyasal propaganda yapmak, dindarlığın şeklen var, ruhen yok olduğunu gösterir…
-Birileri lâf yapar, biz iş yaparız, çünkü biz evladı fatihayız.
“Evlâd-ı fatihan” demek istiyor…
Diyemiyor, yanlış söylüyor…
O zaman diline de el fatiha, iktidarına da!
…………………………
Evlâd-ı fatihanlığı neye dayanarak yakıştırdığını da söylüyor:
–Çünkü biz kadırgaları karadan yürüten Fatih’in torunları olarak dedik ki dedemiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü, öyleyse biz de metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik.
Peki dedeleri Fatih bunlara, ne bulursanız yürütün dedi mi?
Dememiştir…
Demediyse 17-25 Aralık yürütmesi ne öyle…
Kupon arazilerin paylaşımı, kamu mallarının hısım akrabanın toplandığı vakıflara verilmesi filan…
Dede vasiyeti mi!?
…………………………
Metroyu denizin altından yürütmek marifet değil…
Mesela, kaldırımları araç parkı olmaktan çıkarıp insanları ezilmekten kurtarmak marifet…
Hukuku sahiplenmek, adaleti tesis etmek, özgürlükleri genişletmek, toplumun can ve mal güvenliğini sağlamak, hak yememek, yalan söylememek, hakaret etmemek, teröristle aynı çuvala girmemek, refahı tabana yaymak…
Bunlar marifet…
Dede vasiyetinde bunlar yok muydu!?
“Ben kadırgaları karadan yürüttüm, siz de önünüze ne çıkarsa yürütün, kendinize saraylar yapın” filan mı dedi padişah Fatih!
Bunları demediyse ki dememiştir, canına rahmet!
* * *
KÜRTÇE Kuran’ı gösterip siyasal propaganda yapmak, dindarlığın şeklen var, ruhen yok olduğunu gösterir…
Mukaddes kitabımızı siyasal propaganda aracı haline getirmek ise hem günah, hem de Allah indinde suçtur…
Kuran, Allah kelâmıdır, ancak meali Kürtçe olabilir…
Kürtçe Kuran demek, dinsel kültürden yoksunluğa mühür vurmak demektir!
……………………… ……
Tayyip Bey‘in, meali Kürtçe olan Kuran ile propaganda yaparak AKP adına aktif siyasete bulaşması da anayasal suçtur…
Tayyip Bey‘in, meali Kürtçe olan Kuran ile propaganda yaparak AKP adına aktif siyasete bulaşması da anayasal suçtur…
Ne var ki bu suçu YSK engelleyemez, Anayasa Mahkemesi engeller…
Yargıtay Başsavcısı harekete geçmelidir.
………………………… ..
Ne diyor…
“Ben tarafsız bir cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim, ardından da tarafımı ilan etmiştim. Ben daima milletimin tarafında olacağım demiştim. İşte şimdi de milletin tarafında bir cumhurbaşkanı olarak tüm gelişmeleri, değerlendirmeyle şöyle bir bakıyorum”
Millet ahmak olmadığı için, Tayyip Bey’in sofraya getirdiği bu karışık salatayı da yemiyor…
“Ben tarafsız bir cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim, ardından da tarafımı ilan etmiştim. Ben daima milletimin tarafında olacağım demiştim. İşte şimdi de milletin tarafında bir cumhurbaşkanı olarak tüm gelişmeleri, değerlendirmeyle şöyle bir bakıyorum”
Millet ahmak olmadığı için, Tayyip Bey’in sofraya getirdiği bu karışık salatayı da yemiyor…
Şimdi sormanın tam zamanı; iki sorum var…
Birincisi:
–Muhterem milletten yana da muhalefet millete karşı mı?
İkincisi:
-Cumhurbaşkanının anayasal suç işlemesini durduracak yol ve yöntem nedir…
Yerden yere vurdukları darbe anayasasının boşluklarından nasıl yararlanıyorlar görün!
…………………………
…………………………
Bu da onun lafı:
–Gayretle koşarak inşallah daha ileri bir Türkiye’yi daha demokrat bir Türkiye’yi ihya etmenin gayreti içerisindeyiz…
Koşuyorlarmış…
Doğru ama nereye?
Gördüğümü söyleyim, diktaya!
* * *
“YÜZDE 52 oy aldım, öyle cumhurbaşkanı oldum” iddiasına sığınıyor…
Şimdi rakamlara bakalım…
Cumhurbaşkanlığı seçimine 55 milyon seçmenin yüzde 73’ü katıldı…
Kullanılan oy sayısı 41 milyon…
Erdoğan‘ın aldığı oy yüzde 51; İhsanoğlu‘nun aldığı oy yüzde 39, Demirtaş‘ın aldığı oy yüzde 9; küsuratları geçiyorum…
Demek ki Erdoğan’ın “Ülkenin yarısı bana oy verdi” iddiasını rakamlar çürütüyor. 41 milyon seçmenin 20 milyon kadarının ise Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak seçmediği de ortada…
Sandığa gitmeyenleri de eklerseniz, milletin çoğunluğunun Tayyip Bey’e karşı olduğunu görürsünüz…
Dolayısıyla “Beni millet seçti” lâfı havada kalıyor…
………………………
Propaganda sürecinde bakalım daha ne tür demagoji yüklü konuşmalara tanık olacağız!