TIKLIM tıklım bir Meclis… Bu tabloyu bir daha görmenin pek mümkün olmayacağını geçmişe bakarak söylüyorum…. Yeni vekiller yemin etmek üzere bir araya gelince genel kurul salonunda iğne atılsa yere düşmeyecek kalabalık oluştu. Bu kalabalık inşallah selefi gibi “Kuru kalabalık” olmaz; herkes yasama görevini hakkıyla üstlenir ve TBMM belki de tarihinde ilk kez, ciddi çalışmalar yaparak ülkenin toplumsal -sosyal- hayatının çağdaşlaşmasını sağlar. ………………………….. Önceki Meclis, başkanlık hevesinin peşine takılan anlayışın vesayeti altına girmişti. Tek partili iktidar, bu vesayeti hareket noktası kabul etmiş, böylece yeni bir statükonun oluşmasına ses çıkarmamıştı… Geçti o günler… Artık TBMM, tek partinin ve tek kişinin vesayeti altında değil… Vesayetçi ve statükocu anlayış, seçmenin oylarıyla tarihe karıştı. Milli irade, dört partinin varlığıyla oluşmuş durumda… ……………………………… İlgi çekici bir parlamento ortaya çıktı… Milli iradeyi oluşturan her kompartımandan insan, dört yıl yasama görevi yapacak.
Gayrımüslim vekilimiz var, Ezidi vekilimiz var, Ermeni vekillerimiz var, Kürt vekillerimiz var, Zaza vekillerimiz var, Roman vekilimiz var…
Çok daha önemlisi, engelli vekillerimiz var…
Başı açık, başı kapalı vekillerimiz var…
Kökü Gürcü vekillerimiz de olabilirdi, Abaza ve Çerkez vekillerimiz de…
Keşke Musevi vekilimiz olsaydı…
Keşke Rum vekilimiz olsaydı…
…………………………… Toplumu oluşturan bu farklı etnisiteye bakarak Türkiye’yi mozaik bir ülke diye tarif etmek mümkün değildir. Türkiye’de doğup büyümüş ve toprağı kendi toprağı olarak sahiplenmiş herkes, alt kimliği ne olursa olsun Türk’tür. Biz Türklüğü böyle anlarız ve tanımlarız.
Bağrımıza bastığımız insanlar arasında Türk olmayı böyle anlamayanlar varsa sorarız; aramızda ne işin var!
Bu insanlar, Türk’ün kendilerine gösterdiği sevgi ve saygıyı karşılıksız bırakamazlar. Bırakacaklarsa evvel emirde Türk Milleti’ne ait değerlerden ve varlıklardan uzak durmak zorundadırlar…
Bu kadar yönlendirme yeter diyor, geçiyorum…
……………………………….
Yeni yasama dönemi başlarken AKP’li hükümet görevini yeni hükümete devretmeden yapacaklarını yapıyor. Kamu kuruluşlarına yeni isimleri atamaya devam ediyor…
Tek partili iktidarları döneminde yandaşlarını tayin etmedikleri kamu kuruluşu bırakmadılar. Hemen hepsine AKP rozeti taşıyan isimleri hem de yetkili olarak atadılar.
Devam ediyorlar…
Hakkında soruşturma açılmış ve adı yolsuzluğa karışmış bir yandaş fenomeni de giderayak bir kamu kurumunun başına getirdiler… Yarın bakalım hangi kurumlarda deprem yaratıp yeni isimleri vitrinlere çıkaracaklar göreceğiz…
………………………………
AKP ile koalisyon yapma niyetinde olan partiler dikkatli olmalı. AKP yandaş atamak ve kurumları ele geçirmek konusunda deneyimlidir (!). Önceki Meclis’te olup da 25. Yasama Dönemi’nde yer bulamayan isimler koalisyon hükümeti oluşana kadar, muhtelif kamu kurumuna, hem de üst düzey makamlara alelacele yerleştirilebilir…
…………………………….
Evet AKP, partizanlık denildiğinde onu dahi başkasına bırakmıyor…
AKP ile koalisyona evet diyecek partiyi bekleyen sıkıntılardan biri de bu…
Mesela MHP‘yi ele alalım; beş kırmızı çizgisini kabul ettirmiş olsa bile ortağının atama yönündeki sinsi uygulamasını engellemesi çok zor…
Bahçeli, seçimden önce vaat ettiği yeni asgari ücreti, emekli’ye iki maaş ikramiyeyi, mazotun ucuzlatılmasını ve onlarca vaadini AKP’ye rağmen kolay kolay yerine getirebilecek mi, sanmıyorum!
Derhal engellenecek…
Seçmen MHP’ye o zaman “Sana bu oyları git AKP’nin koltuğu altına gir, bize vaad ettiklerini unut diye mi oy verdik” derse…
Dilin kemiği yok, der mi der!
O zaman vay geldi başımıza…
…………………………..
Uzun lâfın kısası MHP, AKP ile koalisyon yapamaz; yaparsa üye de kaybedebilir, seçmen de…
AKP ile CHP, hatta çözüm süreci dümeninin bir ucunu tutan HDP koalisyon yapmalı. İmralı’dan“AKP ile ortak olun” talimatının gelmesi yakındır diye düşünüyorum…
Kulislerde bu yönde yapılan konuşmalar, bizim kulağımıza da geliyor…