
Ergun KAFTANCI
BİR haber: MÜSİAD Huber’e çıktı…
Çıktı yanlış, çıkarıldı..
Huber, Osmanlı döneminden kalan köşklerden biri, saray yavrusu. Uzun süre 11. Cumhburbaşkanı ve eşine konut görevi yaptı. Şimdi de yol geçen hanı oldu…
AKP’li bir koalisyon için kulis yapan ve nabız yoklayan Tayyip Bey, köşkü meşveret alanına çevirdi. Bir türlü tarafsız olamadığı için de aktif siyaseti gözlerden uzak diye buradan sürdürüyor…
Anayasa diyeceksiniz…
Endişelenmeyin, o da hükümleriyle durduğu yerde öylece duruyor!
…………………………
Bu da ikinci haber…
Cumhurbaşkanı’na tahsis edilen örtülü ödenekten ise tam 109.1 milyon lira harcanmış…
Paralar nereye verilmiş olabilir…
Tayyip Bey‘e örtülü ödenek ayrılması teklifini, seçime giderken tarafsız olduğu varsayılarak İçişleri Bakanlığına atanan bakanlık müsteşar yaptı.
Müsteşar efendi verdiği önergeyle, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu’nun örtülü ödenek maddesinde değişiklik yapılmasını sağladı… Maddeye göre (24) bu paranın “Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri” için kullanılması söz konusuydu.
Öyle olmadı; rivayete bakılırsa bu para o amaçla değil, propaganda sürecinde açılış mitingleri için kullanıldı…
AKP’siz bir koalisyon olursa herhalde bu da, derhal sorgulanacak konulardan biri olur.
* * *
11.CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül‘ün Basın Danışmanlığını yapan Ahmet Sever, Gül’ün döneminde yaşananları kitap haline getirdi. Kitap piyasaya verildi; henüz almadım, alıp okuyacağım…
Kitabın içeriğine ilişkin bir şey söylemem o nedenle imkânsız…
Yalnız şu kadarını söyleyim…
Sever‘in, Gül’e ait 12 yılı masaya yatıran bu kitabına gelen tepkilerden anlaşıldığına göre AKP’de bölünme çoktan başlamış; kadrolar çoktaaaan Erdoğancı- Gülcü diye ikiye ayrılmış…
Anayasayı, hukuku, adaleti, cumhuriyeti ve üniter devlet konularını sahiplenenlerle, anayasayı, hukuku, milli bütünlüğü tanımayan ve milli değerleri ayak altına alarak dinciliği sahiplenenler, derin bir ayrılık içerisinde AKP’yi çekiştirip kendi çizgilerine getirmeye çalışıyorlar…
Sever’in kitabında bunlar apaçık ifade edilmiş değil ama Gül’ün tavrı, açıkladığı düşünceleri ve fren görevi yapma çabaları AKP’deki ayrılığın giderek bu şekilde derinleştirdiğini gösteriyor…
…………………….
Tabii hemen yalakalar ve yalamalar ortaya çıktı…
Biri, “Kitap Erdoğan’ı yalnızlaştırmak için hazırlanmış” dedi…
Bir diğeri, sanki üzerine vazifeymiş gibi “İkisi de liderimiz” diyerek hangisini yağlamak gerektiğine karar verememiş olduğunu gösterdi.
Abdullah Gül‘e “Yerini belli et” diye sataşanlar da oldu, 11. Cumhurbaşkanı’nı alkışlayanlar da…
Hele bir kitabı okuyalım bakalım; o zaman bizim de söyleyecek sözümüz olabilir!
* * *
OZALİT sadrazam “Birinci parti biziz” diyor…
Bak sen şu işe…
Çocuklar gibi, belki de bunu tepinerek söylüyor olabilir…
Demek ki neymiş; sadrazamın partisi birinci partiymiş…
Yok canım, öyle miymiş…
Şaka gibi lâf vallahi…
Aksini söyleyen zaten yok; AKP anayasa ve yasaları çiğneyen, adaleti engelleyen, yasa tanımayan, kul hakkı yiyen, yolsuzluk yapanlarla rüşveti cebe indirenleri aklayan, yargılanmalarına set koyan parti olarak şöhret bulmuştur…
Yeminle söyleyim, AKP bu dallarda da birinci gelen partidir.
* * *
AKP diyelim ki CHP ile, olmadı MHP ile ortak hükûmet kurdu…
CHP ya da MHP propaganda sürecinde vaad ettiklerini harfi harfine yerine getirebilecekler mi?
AKP o vaadlerin gerçekleşmesine izin verecek mi!?
Hukuku, ahlâkı, edebi, memleket ve millet aşkını kendinden menkul bir anlayışa oturtan siyasal yapının, içini dışını görmüş ve ondan yaka silkmiş bir toplum, herhalde yeniden iktidar olmasına tahammül gösteremeyecektir.
AKP’ye oy vermiş önemli miktardaki seçmenin, ortaya çıkan ve kaotik günleri işaret eden seçim sonucuna bakarak “Ellerim kırılsaydı da şu AKP’ye oy vermeseydim” dediğini duyar gibiyiz…
Seçim tekrar edilirse sanıyorum bugünkü resim de değişecektir…