
Ergun KAFTANCI
İKTİDAR olacak partileri zorlu günler bekliyor…
Göreve başlar başlamaz bütün devlet kurum ve kuruluşlarını mercek altına almaları gerekecek…
Göreve başlar başlamaz bütün devlet kurum ve kuruluşlarını mercek altına almaları gerekecek…
Bürokraside, AKP’nin partizanlığını, gericiliğini, yandaşlığını ve kalleşliğini gösteren izler kalmamalıdır…
Devlet çalışanlarına, iktidarın değil halkın hizmetinde oldukları hatırlatılmalıdır.
Emniyet, Yargı, Sağlık, Eğitim ve İçişleri başta olmak üzere bütün devlet dairelerinde anayasaya ve yasalara ilişkin uygulamalar öne çıkarılmalıdır…
Elbet de partizanlık da, usulsüzlük de, mevzuat açıklarından yararlanma da bir çırpıda ortadan kaldırılacak işlerden değildir. Ama zaman yitirmeden adımlar atılmalı, devlet yönetiminin ne idüğü belirsiz güçlerin egemenlik alanı haline gelmesine dur denilmelidir!
Zorlu günler dediğimiz, bu işlerin yapılacağı günlerdir.
* * *
PARTİLER, sandığa giderken halka birçok konuda söz verdi, vaatte bulundu.
Sandıktan çok şükür tek parti iktidarı çıkmadı; şu ya da bu şekilde bir koalisyondan başka bir oluşum söz konusu değil.
Hangi partilerin birbiriyle ortak olacağını kestirmek de henüz erken; görüşmelerin noktalanması beklenmeli… Görüşme trafiği yoğun ama sonlanacak kıvama henüz gelmedi. Ortaya nasıl bir koalisyon çıkar, kestirmek güç…
Yalnız şu var; partiler halkı bağırtmasınlar…
Emekliyi, işsizi, asgari ücretliyi, devlet yardımı alan yoksulları, engellileri, ev kadınlarını, esnafı, çiftçiyi, ticaret erbabını, memuru ve işçiyi sokağa dökmesinler..
“Yapacağız” dedikleri maaş ve ücretlere zam vaadini unutmasınlar; keza vergi dilimindeki düzenlemeleri, muafiyetleri, girişimcileri ve diğer konulardaki vaatleri mutlaka hatırlayıp dikkate alsınlar.
………………………… ..
Cumhuriyetle birlikte başlayan demokrasi tarihimizde daha önce dinin bu kadar siyasete âlet edildiği, bu kadar nefret ve ayrımcılık dilinin kullanıldığı ve üst üste aynı vaatlerin tekrarlandığı bir dönem yaşamadık…
Madem ki oylarımızla bir kişinin ya da zümrenin vesayetinden kurtulan bir demokrasiye talip olduk ve sandıktan onu çıkardık, o halde gereğini de yerine getirmek zorundayız.
Evet, halkı sokağa döküp bağırtmayalım…
Koalisyon kimler arasında oluşacaksa oluşsun; dört parti yeni hükumeti beklemeden vaatlere ilişkin yasal hazırlıkları, kuracakları ortak bir komisyonda başlatsın. Yemine kadar dışarıda, yeminden sonra da Meclis içinde çalışma sağlansın…
* * *
VAATLERE koşut bir çalışma da 17- 25 Aralık operasyonuna ilişkin olmalı.
Tek parti döneminde korunup kollanan ve Yüce Divan’da yargılanmaları engellenen dört eski bakan, yargının önüne çıkarılmalı.
Bu konuda CHP bir önerge hazırladı; seçimden önce, bu yönde karar alacaklarını beyan eden MHP’lilerin de önergesi hazır. Bu konu da, hükumetin kurulmasını beklemeyi gerektirmiyor; yeminden hemen sonra önergeler Meclis Başkanı Deniz Baykal tarafından gündeme alınabilir…
………………………… ..
Dört bakana isnat edilen suçlar aynı…
Aynı mecradan rüşvet aldıkları sabit…
Edindikleri servetin hesabını veremediler, kem küm ettiler… Neredeyse hepsinin serveti oğullarının zenginliğinden kaynaklanıyormuş…
Bu iddiaları kimse yemedi; sadece komisyon başkanıyla AKP’li üyeleri yedi. Çünkü Beştepe’den“Aman ha, yemezseniz ucu döne dolaşa bize
de gelir” diye bir ses yükselince mecbur kaldılar, efendileri aklayarak lidere biatı tamamladılar.
Değerli okurlar; dört eski bakanı çıkar için çete oluşturmak gibi nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve rüşvet alma suçlarından yargılamak lazım. Ucu nereye kadar gidecekse gitmeli…
Tayyip Bey de, etrafı da, yolsuzluğa adı karışanlar da her çıkışın bir inişi olduğunu akıllarına getirmeliydiler…