
Ergun KAFTANCI
MODERN demokrasinin toplum hayatında yer almasını sağlayan belgenin imzalandığı tarihin üzerinden tam 800 yıl geçti.
Belge, bir ferman niteliğinde…
Adı da “Magna Carta”…
Evrensel değerlere sahip demokrasi anlayışı dünyaya, bu ferman sayesinde yayıldı…
Kimi ülke, fermanı sallamadı ve demokrasiden nasibini alamadı…
Kimi ülke de onu benimseyerek iz’an ve idrakin geliştiği ve uygarlığın, düşünceden uygulamaya kadar toplumun ilerlemesini sağlayan temel malzeme olduğunu gördü ve sahiplenerek yığınla ülkenin önüne geçti…
Magna Carta‘nın etkisi altına aldığı ilk ülke İngiltere‘dir…
Hâlâ etkisi altına alamadığı ülkelerden biri de Türkiye!
………………………
Magna Carta‘ya kadar kral, yasalardan üstün sayılırdı; bu ferman sayesinde üstünlük kraldan yasalara geçti…
Marta Carta‘nın getirdiği en önemli sonuç, bireysel özgürlüklerin önünün açılmasıdır. Bu ferman, bireysel özgürlüklerin kısıtlanamayacağını ve baskı altına alınamayacağını, değişmez kural haline getirdi.
Toplum hayatında hukukun önemi de Magna Carta fermanıyla ortaya çıktı. Bu ferman, toplumları demokrasiye taşırken, monarşik ya da oligarşik sistemleri de dışladı.
Dışladı da ne oldu?
Fazla bir şey olmadı; bu hak hukuk tanımaz sistemlerin, demokrasi karşısında direnmeleri sürüyor…
…………………………
Sözde demokrasilerin ortaya çıktığı dönemler de var; o dönemlere de saldırganlıklar, savaşlar, egemen güç olma gayretleri, dikta hevesleri, baskıcı ve işkenceci tavırlar yol açtı.
Bugün bile Magda Carta‘nın varlığına aldırmayan dikta heveslisi siyasetçiler ortaya çıkıyor. Yasaları tanımıyorlar; ülkelerini anayasa ve yasalarıyla değil kafalarındaki hukuk, anayasa ve yasa anlayışlarıyla yönetiyorlar…
İşte Kuzey Kore…
Bu ülkedeki diktanın Magna Carta‘nın varlığından haberi bile yok…
İşte Sudan…
İnterpol’ün yakalamak için peşine düştüğü bu fermandan bile haberi olmayan diktatör Ömer el Beşir…
İşte Rusya…
Yeni çar Putin!…
İşte Suriye…
Esat katliamla meşgul
Hepsi Magna Carta karşıtı bir yönetme anlayışına sahip, yani evrensel demokrasiye karşı; dolayısıyla ülkelerinde demokrasinin esamisi okunmuyor.
Bize gelince…
13 yıldan beri eli halkın ensesinde olan, anayasa ve yasaları takmadığını uygulamalarıyla gösteren AKP, koalisyon olduğunda da ülkeyi yine bugüne kadar getirdiği kurallara bağlı olarak yönetecek.
Ne demişler; alışmış kudurmuştan beterdir…
O nedenle AKP ile ortaklık yapacak partiye büyük ve zorlu görevler düşüyor.
Magna Carta fermanını yani evrensel demokrasiyi, bütün kuralları ve kurumlarıyla benimsemiş bir siyasal partinin, bu fermandan habersiz görünen AKP ile ortak hükümet kurması, bana sorarsanız hayli zor değerli okurlar…
Zira o hükümetin yapacağı işler hep, AKP’nin seçtiği yöne dönük yapılmış işler olacak.
* * *
ULUSLARARASI Şeffaflık Derneği, seçimde 26 ihlâl saptadığını açıkladı.
Bu ihlâllerin büyük kısmı kamu kaynaklarının kullanılarak seçimde
üstünlük sağlamak amacıyla yapılmış…
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi de yayınladığı raporda, Tayyip Bey‘in, kendisini ettiği yeminle bağlayan bağımsızlık ilkesini dikkate almadan ve taraflı davranarak, iktidar partisi lehine propaganda çalışmaları yaptığını kaydediyor…
Raporda sıralananlar yamuk işlerden bazıları şunlar:
– Cumhurbaşkanı olağanüstü sayıda halka açık toplantılara katıldı, iktidar partisinin lehine propaganda yaparken muhalefeti de eleştirdi…
– Televizyonlara çıktı ve ekranları propaganda için kullandı…
– İktidar partisini eleştiren medya baskıyla karşı karşıya bırakıldı…
– Devlet televizyonu belirgin şekilde iktidar partisine destek verdi…
– YSK görevini yapmadı, aldığı kararların çoğu mevzuata aykırıydı…
– Gözlemci yurttaşlara resmi statü verilmedi…
Magna Carta fermanını sağladığı evrensel demokrasinin, hiçbir demokraside değişmez olan seçim maddesini bizim nasıl devre dışı bıraktığımız herhalde anlaşılmış olmalı.
…………………………
Yaşadıklarımıza bakarak soruyorum; demokrasi anlayışımızın yerlerde sürünmesinden hicab duymayan var mı!?