Hüseyin HATIL
Ülkede terörün tırmandığı her süreçte benzer cümleleri sıkça duyuyoruz:
“Barış için asker silah bırakasın”
Yâda
“Pkk silah bırakacak ama asker de silah bırakasın” gibi akla-mantığa-ilme-tarihe sığmayacak bir şart öne sürüyorlar.
“Asker silah bıraksın”
Hangi asker? Türk askeri!
Varlık sebebi Türk yurdu ve Türk milletini korumak olan, kuruluşu ve işleyişi anayasa ile belirlenmiş, uluslar arası devlet hukukunca tanınan ve birleşmiş milletlerin en saygın birliklerini yetiştiren, dünyanın en sorunlu bölgelerinde görev yapan, tüm dünyanın saygı duyduğu şanlı Türk ordusu.
Türk milletinin bekası, Türk yurdunun güvenliği için Türkiye Cumhuriyetini korumakla görevli anayasal kurum olan Türk ordusuna silah bırakma çağrısı yapanlar kim?
Pkk’yı ve elebaşı Öcalan’ı meşrulaştırmak için atmadıkları takla kalmayan sözde siyasetçi-aydın güruhu…
Aslında bunun mümkün olmadığını yani askerin silah bırakmayacağını, bu tezin en azılı savunucuları dahi bilmektedir.
Bilmektedir ama her fırsatta papağan edasıyla aynı imkânsızlığı dile getirmektedirler:
“Asker silah bıraksın”
Bu çağırının amacı barışa hizmet olabilir mi?
Bu tarz açıklamaların yegâne amacı bir algıyı zihinlere kazımaktır.
Nedir o algı?
“TSK Türklerin silahlı gücüyse PKK da Kürtlerin silahlı gücü” işte bu akıl almaz saçmalığı zihinlere kazımak,
PKK’yı meşru zemine taşımak,
Başta Kürt vatandaşlarımız olmak üzere dünya kamuoyu nazarında PKK’ya itibar kazandırmanın yoludur “Asker silah bıraksın” demek…
Ambleminde kuruluş tarihi olarak milattan önce 209 yazan ve iki bin yılı aşkın süredir Türkistan steplerinden (Ural-Altay) Viyana’ya kadar milyonlarca kilometre karelik alanda hâkimiyet kuran, binlerce savaşa girmiş, Mete Han’dan Kürşad’a, Kültigin’den Melikşah’a, Tuğrul Bey’den Alparlan’a, Osman Gazi’den Fatih Sultan Mehmet Han’a, Yavuz Sultan Selim’de Abdülhamit Han’a, Gazi Mustafa Kemal’den Başbuğ Alparslan’a onlarca ismi tarihe nakşetmiş, her savaşı destan olmuş, ordu-millet diye anılan bir kavmin savunma gücüdür Türk ordusu…
Peki, kimle barış için silah bırakacak bu şanlı ordu?
80 öncesi devrimci solun elinde kalan silahlarla, Asala artıklarından devşirdiği tetikçileri Türk Düşmanlığı ortak paydasında buluşturan emperyalizmin kucağında palazlanan,
Gizli servislerin karnında gelişimini tamamlayarak 1984’te Eruh’ta masumları katlederek çıkış yapan, nesebi gayr-ı sahih bir örgüt…
30 yılı aşkın süredir, illagalitenin tüm yollarını kullanan, sözde savunuculuğunu yaptığı Kürt halkını korkutarak otoritesini güçlendiren ihanet odağı…
Asker silah bıraksın diyenler istiyorlar ki, koca bir coğrafyanın mazlum çocukları, Doğu’nun, Güneydoğu’nun çilekeş insanları, PKK’ya mahkûm yaşasın.
Mahkûm yaşasın ki korku imparatorluğu sürsün, rantları devam etsin.
Emperyalizmin maşalarınca Serv Antlaşmasına da benzer maddeler konulmuş ve Türk ordusu silah bırakmaya zorlanmıştı.
Ki o şartlarda dahi (devleti yönetilmez halde, ordusu ağır bir yenilgi almış, birlikleri dağıtılmış, şehirleri işgal işgal edilmiş…) silah bırakmayı reddeden yiğit askerlerin mücadelesiyle kurulmuş bir cumhuriyetin ordusu, yalnız ve ancak kıyamet günü silahını bırakacaktır vesselam.