Ali BADEMCİ
Haziran 2015 seçimlerinde ağır bir mağlûbiyete uğrayan AKP’de, önce Bülent Arınç gibi akıl hocaları tarafından MHP ile tabanlarının aynı olduğunu söylemeye başladı. Aynı deyimi CHP de son birkaç yılda Cumhuriyet ve Atatürkçülük çizgisinde MHP ile aynı şeyleri düşündüklerini mükerreren ifâde ettiler. Şimdi CHP ve AKP karşıt guruplar olarak nitelendiriyor; Türkiye siyasetinin bu minval üzre iki kutupluluğu yabancılar tarafından da kuvvetli bir görüş olarak ifâde ediliyor! Dolayısiyla biz MHP’liler kiminle taban birlikteliği içinde bulunduğumuzu artık merak eder duruma geldik! Gerçekte kiminle taban birliğimiz vardır? Talihsiz bir kıyaslama örneği olarak da MHP’nin Türk Milliyetçiliği görüşü HDP’nin Kürtçü hareketine indirgenerek, âdeta bunların ikisinin de aynı ve zararlı olduğu görüşleri işlenişyor. Böyle bir kıyaslamayı Batı ve ABD uşağı mahfiller başlattı; Bahçeli çok isabetli bir nitelendirme ile bunları “Viskiciler” olarak adlandırdı. Ama AKP kanadından da, Milliyetçiliğe gerek olmadığı, İslâm’ın her derde deva bir reçete olduğu görüşleri de yeni değildir; Atatürk döneminden beri gelmektedir. Bu görüşler MHP’yi ülkücülerin dışında kimsenin anlamadığı veya kasden anlamak istemediği gibi bir noktaya getirmiştir. Şahsen ikinci değerlendirmenin daha doğru olduğu kanaatindeyiz! Çünkü milliyetçilik bir devlet düşüncesi olarak dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde bile etnik milliyetçilik ile bir tutulmamıştır. Bu sebeble Türkiye gibi bir anlayışa hiçbir devlet müsaade etmez; böyle bir düşünce milletin ve milliyetçiliğin teşkilâtlanmış şekli olan devlet düşüncesinde katiyyen yer bulamaz. Yani o meşhur deyimle eşyanın tabiatına aykırıdır.
O zaman MHP tabanı kime yakın, neyi temsil ediyor sorularına cevap bulmamız gerekiyor! Esasında MHP tabanı her iki görüşe de hem yakın hem de uzaktır. AKP için sözkonusu beraberlik ancak halk seviyesinde geçerlidir. Halbuki taban sadece halk değil bu partiye oy verenlerin ve oy isteyenlerin tamamını kapsamaktadır. Bu görüş açısından hareketi ortaya koyanların fikirleri de elbette önem taşımaktadır. Meseleye bu yönden bakarsak AKP ile MHP’nin fikren hiçbir müşterekliğinin söz konusu olmadığını görürüz. Çünkü taban sadece halk değil aynı zamanda o partinin teşkilâtıdır. AKP teşkilâtları Siyasi İslâm’ın en uçlarına kadar fikir beyan etmektedir; Cumhuriyet, Atatürk ve Milliyetçilik gibi kavramlara köküne kadar karşıdır. CHP’ye gelince bunların Atatürk ve Cumhuriyet düşünceleri de yıllardan beri tamamen sola yatarak aslı mecrasından çıkmış âdeta milliyetçilik unutularak “Ulusalcılık” gibi yoz ve kuru bir kavramla ifâde edilir olmuştur. Bu bakımdan MHP ile bu partilerin potansiyelinin ancak küçük bir kısmının taban iştiraki vardır. CHP bir gün Cumhuriyetçi ise ertesi gün devlet düşmanları ile beraber olabilmektedir. AKP ise milliyetçiliği hiç tanımaz, İslâmiyeti ise ancak beynelmilel yüzü ile tanımlar.
Elbette MHP değişik yönleri ile AKP’den den CHP’den de çok farklı fikirler ve tabana sahiptir. MHP Siyasi İslâm’a aykrı ve karşı fikirleri ile AKP’den; gerçek Atatürkçü-Cumhuriyeti ve bu umdelerin sonucu olarak milliyetçi görüşleri ile de CHP’den ayrılır. Elbette AKP’ye rey verenlerin büyük çoğunluğu ile Mustafa Kemal’in CHP’sini oluşturan Türk insanın kahir ekseriyeti bu fikirdedir. Fakat ne yazık ki tavanın çarpık ve yanıltıcı düşünceleri siyaset oyunları ile MHP’lilerden ayrı yollardadır. Bu sebeble MHP elbette daha duru ve net fikirlere sahiptir. Fakat insanın düşmanı çok olunca ve aradaki ihanet odakları da bu düşmanlığı körükleyince durum bugünkü şekli almıştır. Sebeb bellidir, Türk insanı kendi haline bırakılmamaktadır. İşte bu olumsuz şartlara ve duruma karşı MHP gücü yettiği kadar kendini anlatmalı ve onlardan farklılıklarını ortaya koymalı ki bu fasit daireyi kırabilsin. İşte her nedense bu meselede MHP yetersiz kalmaktadır. Maalesef üst yönetimin “Paşalar-Akademisyenler” yapısı teşkilâttan yetişen siyasetçilere yer vermediği için insanımız Türk Milliyetçiliği-Cumhuriyet ve gerçek İslâm etrafında bütünleşememektedir.