BURAK KILIÇASLAN
“Ülkücü” kimliğini kullanarak AKP saflarında yer alan ve hâlâ daha Türk Milliyetçiliği fikriyatını ayaklar altına alan bir hükümetin safında olmaktan onur duyan, hatta yetmezmiş gibi MHP camiasına oy atan vatandaşları da AKP’ye oy atmaya, kısacası abdest tazelemeye davet eden tiyatro oyuncusu Ahmet Yenilmez için, ivedi bir şekilde tıp doktorlarını göreve davet ediyorum!
Diyelim ki MHP yönetimi, Türkeş’in çizgisinden koptu ve MHP gerektiği şekilde yönetilmiyor.
Diyelim ki MHP yönetimi itin ve çakalın eline geçti.
Diyelim ki MHP yönetimindeki en etkili adamlar sarhoş kafa ile geziyor.
Güzel kardeşim, bunları böyle varsaydığımızı düşündüğümüz zaman dahi, senin MHP-Ülkücü Hareket üzerinde algı yönetimi oluşturmak üzere kiralanmış bir fikir fukarası olduğun gerçeği ortaya çıkıyor.
“Hadi oradan yeni yetme, sen kimsin ki bana hesap soruyorsun” diyebilirsin.
Diyebilirsin de kardeşim her şey kabak gibi ortada duruyor be!
Sana hak vereyim diyorum, bir türlü olmuyor.
Madem Alparslan Türkeş’i bu kadar çok seviyordun ve Türkeş’in çizgisine bu kadar bağlı idin, neden Türkeş hayatta iken davaya ihanet ederek Büyük Birlik Partisi’nin kuruluşunda yer aldın ve bu partinin saflarına katıldın? ( İhanet sözü sana ait! Türkeş’in çizgisinden kopmayı ihanet olarak nitelendiriyorsun ya.)
Burada dahi masken düştüğü hâlde, ar damarın çatlamış olmalı ki hâlâ daha MHP’yi Türkeş çizgisinden kaymakla suçlayabiliyorsun.
Alparslan Türkeş, sen ve senin gibiler için zamanında şöyle demiş, biliyorsundur; lâkin hafıza tazelemekte fayda var:
“Efendim bende Ülkücü’yüm, Ülkücülük kimsenin tekelinde değildir; ama ANAP’lıyım, bende Ülkücü’yüm, Ülkücülük kimsenin tekelinde değildir; ama Doğru Yolcu’yum, bende Ülkücü’yüm, Ülkücülük kimsenin tekelinde değil Büyük Birlik Partisi’ndeyim, bende Ülkücü’yüm Refah Partisi’ndeyim.
Halt etmişsiniz hepiniz! Ülkücü, Milliyetçi Hareket Partisi’nde olur. Milliyetçi Hareket Partisi’nde olmayan Ülkücü değildir. Gittiği yerin damgasını yer. Oradaki Genel Başkan’ın görüşüne göre yaşar, oradaki Genel Başkan’ın görüşüne göre hareket eder. Ülkücülüğü kalmamıştır. Bunu böyle bilmeliyiz.”
Şimdi Ülkücü Hareket’in siyasi platformdaki kurucu genel başkanı olan Alparslan Türkeş’in bakış açısından senin tavrına yaklaşacak olur isek, Ülkücülüğün düşmüş olduğuna göre, sen neyin Ülkücülüğünden dem vurmaktasın?
Niye mi bu kadar çok şey yazdım Ahmet Yenilmez için?
Hemen açıklayayım:
Her fırsat bulduğunda Milliyetçi Hareket Partisi ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye saldırmayı kutsal bir görev sayan Ahmet Yenilmez, yaklaşan 1 Kasım seçimleri için, bir gazeteye röportaj vererek, kısaca şu cevapları vermiş:
“Seçmen diğer partilere de bir fırsat verdi ‘’Buyur Yeni Türkiye’de sen de safını belli et! O safta yerini al’’ demiştir! Ancak mevcut muhalefet partileri özellikle de MHP geçmişinin yüklediği misyonun gereğini yerine getirememiş! CHP statükonun devamı, ‘’Yeni Türkiye’’ iddiasına katkıda bulunmak bir tarafa ‘’Yeni Türkiye’’ söyleminin anlamını bile kavrayamamıştır!
HDP Marksist ateist duruşunun Müslüman Kürt kardeşlerimizin sırtında yük olduğu gerçeğini ortaya çıkmıştır! Kürt kardeşlerimiz kurucu meclis vekili Diyap Ağa duruşunda vekil beklerken HDP Marksist ateist iddia ile Müslüman Kürt kardeşlerimizi temsil yetkisini kayıp etmiştir! Bu mevcut gerçekler ışığında gelinen son nokta da AK Parti kadroları ‘’Çokluk içerisinde birlik’’ temelinde, millî samimi adayları ile ‘’ YeniTürkiye’’ imarı için kadroları ile saf tutacak! Milletimiz de inşallah bu safta yerini alacaktır!
Sayın Tuğrul TÜRKEŞ merhum Başbuğ’un evladı merhumun hanesinden çıkmış bir kişidir. Sadece merhum babasından dinledikleri bile ülkemize hizmet için faydalı olacaktır. Burada özellikle, mesleksiz, oturduğu makam ve mevkileri varlık sebebi sayan mevcut MHP idarecileri, MHP den ülkücüleri, MHP den azletti sonunda MHP den TÜRKEŞ soyismini de silmiştir! Acı! Bu vefasızlıktır ve MHP tabanı ve Ülkücüler gereken cevabı verecektir!”
Yahu kardeşim, sen Ülkücüler’i omurgasız mı sanırsın?
Recep Tayyip Erdoğan’a olan aşkından dolayı, gözlerin olduğu hâlde görmüyor olabilirsin; lâkin Ülkücüler Cumhurbaşkanı’nın kendilerine yapmış oldukları şu hakaretleri unutmadı:
“Ben şu an da aramızda bulunan MEHAPELİ kardeşlerime. Ama Sayın Bahçeli bundan çok rahatsız oluyor. MEHAPELİLERE niye böyle böyle diyor sahip çıktın filan diye. Yani ben MEHAPELİ kardeşlerim dersem yanlış mı olur? MEHAPE’DEN bu bizim toplantılarımıza gelenlere kardeşim demek yanlış mı? Niye rahatsız oluyorsun?”
( İstanbul- Kazlıçeşme Milli İradeye Saygı Mitingi’ndeki Konuşmasından)
“ Bahçeli, ellerinde laptop olan bir gençlik istiyorum diyordu. Ellerinde laptop olacaktı. Ancak muşta, bıçak ve suç aletleri var. Demek ki değişmemişler. Şehit cenazelerini bile istismar ediyorlar, slogan atıyorlar.”
(12 Eylül 2006)
“ Bunların eli sıkılmaz, bunlara Meclis’te selâm bile verilmez. Önce bir kere saygıyı öğren. Bir defa diplomasideki saygıyı öğren. Partiler arasındaki saygıyı öğren. Yanına mafya kopuklarını toplamışsın, onlarla birlikte her tarafta konuşuyorsun.”
(14 Temmuz 2007)
“ Provokasyonları kim niçin yapıyor, milletimiz biliyor. Cenazelerde slogan olmaz, bağırıp çağrılmaz, tekbir bile getirilmez. Onlar bakıyorsunuz oradan siyasi rant peşine düşüyorlar. Onlar cenaze namazına da durmazlar. Bırak slogan atmayı… Bütün yaşananları sabırla karşıladık.”
(8 Ekim 2009)
“ Baykal ve Bahçeli’nin ruh ikizi olduğunu söylemiştim, yanılmışım. Bunlar ruh ikizi değil, tek yumurta ikizi. Bütün Türkiye MHP’den özür açıklaması beklerken yeni bir saldırgan açıklama yaptı. Geçmişte sokaktaki tavırlarını şimdi yüce Meclis içerisine taşıyorlar.”
(6 Şubat 2010)
“ Şehit cenazelerini istismar ederek rant elde etmek isteyenler var. Şehitler musalla taşında sadece dua bekler. Onların genel başkanlarına sesleniyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvursunlar da cenazelerde nasıl davranılır öğrensinler. Bunlar bayrağımızı da istismar ediyorlar, şehitlerimizi de. Tekbir de getirmezler.”
(14 Haziran 2010)
“ Biz kanı gözyaşını durduracağız diye yola çıktık. Bizim milli birlik ve kardeşlik projemize MHP neden karşı çıkıyor? Biz Müslümanız, ancak Müslümanlar kardeştir. Bundan daha zengin ne olabilir. Bunun kitabında kardeşlik yok. Şimdi oradan bozkurtlarıyla kovalayacakmış. Ben meydandayım. Hodri meydan! Böyle afra, tafra, safralarla siyaset yapılmaz. İnsanları hayvanlarla tehdit etmek yakışmaz. Bugün meydan okuma yapmış. Taksim’e 10 bin gençle gelecekmişsin. Bin bozkurtla Kasımpaşa’ya kadar kovalarım demiş. Sen bozkurtla mı dolaşıyorsun? Ben bozkurtla dolaşmıyorum. Ben insanlarla dolaşıyorum. Benim illegal örgütlerin gençleri aldatarak yürütmesi karşısında, biz de gerekirse 5-10 bin genci yürütürüz dememizin nedeni kavga değil. Bizim gençliğimizin hiçbir illegal işi olmamıştır ama senin geçmişinde bunlar var. Seni muhatap almıyorum. Bizim işimiz var. Sen o bozkurtlarla alanlarda kovalamaca yapmaya devam et.
Biz bir etnik unsurun partisi değiliz. Biz tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının partisiyiz. Biz yolumuza böyle devam ederken, MHP şehitler üzerinden siyaset yapıyor. Kinin, gözyaşının dinmemesi için var gücüyle tehdit siyaseti yürütüyor. Son derece sorumsuz, son derece kışkırtıcı bir dille gençliği sokağa dökmekten, bozkurtlarını çıkarmaktan bahsediyor.”
( 26.04.2011 Bayburt)
“ Bunların milliyetçiliği nasıl bir şey biliyor musunuz? Bunlar önünü kestikleri adamın sağcı mı solcu mu olduğunu öğrenmek için ne derlerdi biliyor musun? Fatiha’yı oku. Sonra da yanlarındaki arkadaşlarına dönüp, doğru okudu mu diye sorarlar.”
( 26.06.2012 AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi’ndeki Konuşmasından)
“ Bunlar milliyetçi filan değil, bunlar ırkçı, bunlar ayrımcı, bunlar kafatasçı!”
( 31.05.2011)
“ Bu milletin tümünü kucaklamadınız. Irkçılık yaptınız, kavmiyetçilik yaptınız, kabilecilik yaptınız, şeytani olan anlayışa hizmet ettiniz. Ondan dolayı bu ülkede sıkıntının hep kaynağı oldunuz.”
“ Bunlar milliyetçi değil mi? Söylüyorum rahatsız oluyor. Senden olsa olsa kafatası milliyetçisi olur.”
“ Bahçeli’ye söylemek lâzım, sen çok güçlüsün, hadi adım başına senin bozkurtların var, bu bozkurtlarınla sınırları koruma altına al demek lâzım.”
“ Faşizmin özelliklerini bir açıklayın da biz de sizin nasıl bir zihniyete sahip olduğunuzu daha iyi anlayalım. Çünkü siz, hem teorisyenisiniz, hem bu işin pratisyenisiniz.”
Ne yalan söyleyim, durumuna acıdım Ahmet Yenilmez!
İster bir doktora git, faturasını bize gönder masraflarını biz karşılayalım, istersen bir yerlere tatile git de hesabı bize gönder, biz ödeyelim.
Yeter ki bozulmuş olan halet-i ruhiyen ile, insanların da psikolojisini bozma!
Ha bu arada duyduk ki tiyatroculuğun para etmediği için, tiyatroculuğunu siyasette kullanmaya başlamışsın.
Ne yalan söyleyim iyi oynuyorsun!
Ama deseydin bize ya, “param yok zor durumda kaldım” diye, biz arkadaşlar arasında para toplar, sana bir şekilde yardımcı olurduk!
Alçak da diyemiyoruz ki Ahmet’ciğim sana, sen çoktan çukur olmuşsun!
Allah yardımcın olsun ne diyelim!
Yazının Dibi; Devlet Bahçeli ne güzel de demiş: “Biz, kendine eski Ülkücü veya eski MHP’li diyerek, gittikleri yerin bir türlü yenisi olamayıp, itibarını bile hâlâ bu kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi olmakla övünenlerin tuzaklarına düşemeyiz.”
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
Not: Allah şahittir ki Ahmet Yenilmez aleyhinde bir yazı kaleme almayı düşünmüyordum. Samimidir, bir gün hatasından döner diye düşünüyordum! Lâkin yapmış olduğu üç yanlış, çoktan bir doğruyu götürdü. Adaleti gözeten bir vatandaş için, cevap vermek farz oldu!