
Ergun KAFTANCI
BUGÜNKÜ kaotik durumun sorumlusu kim?
Cumhurbaşkanı “Ben değilim” diyor…
Başbakan “Bu durumdan muhalefet sorumludur” iddiasında…
Bu iddiaya Tayyip Bey de katılıyor:
-Muhalefetin hiç mi sorumluluğu yok…
Tırmanması engellenemeyen terörün sorumlusu olarak muhalefeti bütünüyle itham etmek yanlış ve yanlı bir tavırdır.
Varlık gücünü PKK terör örgütünden alan HDP’yi işaret etmek yerine tüm muhalefeti sanık sandalyesine oturtmaya kalkmak, hakça bir siyasal davranış ve savunma yöntemi değildir…
Ne acı ki Tayyip Bey de, Ahmet Bey de bu yöntemi sahipleniyor.
………………………… ………
Bir kısım muhalefet diye anılan HDP’yi suçlayanlara hak vermek lâzım…
Öteki muhalefet partileri ülkeyi yönetenlere, terör tehlikesini ve bize nelere mal olacağını yeterince anlatmalıydı; Cumhurbaşkanı ile Başbakanı, terörle müzakere edilemeyeceği fakat mücadele edileceği yönünde etkilemeliydi
Etkili yol ve yöntemlerden bahsetmeli, devletin mücadele azmiyle kararlığının ortaya konulmasını ve gereğinin de yapılmasını istemeliydi.
Söz düellosu ortamına çekilen muhalefet bu tuzağa düşünce, devleti yönetmekle sorumlu olanları ciddi biçimde etkileme olanağını da kaybetti.
Bu yüzden iki muhalefet partisi de kaotik durumun sorumlu taraflarından biri ilan edildi…
Bu iki muhalefet partisi, asıl sorumluların yanında en masum yani “En sorumsuz” sorumludur.
………………………… ………
AKP yandaşı dinci gazete Erdoğan‘ın bir cümlesini iri harflerle sütununa almış. O cümle de şu:
-Ülkemizi bu zor durumdan çıkaracağız…
İnşâllah…
Bazı atasözleri çok anlamlıdır…
Yeri değil ama mesela “Eşeği öldürene sürükletirler” sözü onlardan biri…
Bendeniz Tayyip Bey’in “Ülkemizi zor durumdan çıkaracağız” lâfı üzerine şunu söylemek istiyorum; “Sofrayı kuran kaldırır” azizim…
Bu da Anadolu’da yaygın bir deyiştir…
O misal…
Ülkeyi zor duruma sokan AKP’dir, çıkarmakla yükümlü olan da herhalde odur…
* * *
BU satırlar yazılırken Cizre’de son durum belli değildi…
Lokal sıkıyönetim sürüyor, kimse sokağa çıkamıyordu…
Valiliğin izin verdiği fırıncı, sucu, bakkal gibi esnaf, günlerini evlerinde geçiren yurttaşlara, kontrollü biçimde gıda yardımı yapıyordu…
Bu durum ne zamana kadar sürecek bilinmiyor…
Herhalde kent hayatını yaşanmaz hale getiren, yurttaşların can ve mal güvenliğini ortadan kaldıran, askeri ve polisi şehit eden kuduruk teröristler tamamen tenkil edilene kadar halkımız evde yaşamak zorunda kalacak…
………………………… ……….
Terörist saldırıları başladığında bölgede OHAL ilan edilseydi ve sıkıyönetim devreye sokulsaydı saldırılar büyümez, terörist ininde boğulur, halkımız bunalmaz, canından ve malından endişeye düşmezdi.
Saldırıları kırsaldan kente indirmeyi planladığı ortaya çıkan terör örgütüne de büyük darbe vurulmuş olurdu…
AKP iktidarı, OHAL’i ve sıkıyönetimi demokratik bulmadığını açıklamıştı.
Bu anlayışın demokrasinin nasıl istismar edildiğini ve teröristin saldırılarına olanak tanıdığını da o nedenle akıllarına getiremediler….
Maalesef gerçeği görmezden gelmeyi sürdürüyorlar…
Durumu lokal yasaklamalarla geçiştirmeye çalışıyorlar…
Olmaaaz, bu tür uygulamalarla ve bu laçka anlayışla terörün kökü kazınamaz…
* * *
RAKAMLAR korkunç…
Teröristler şimdiye kadar 320 eylem yapmış.
İçişleri Bakanı bu eylemlerin 64’ünü silahla yapıldığını söyledi.
Güldüm…
Siz hiç tekme tokatla yapılan terörist saldırısı gördünüz mü?
Terör bu, mahalle kavgası değil ki…
………………………… ………
Geri kalan eylem, çatışma şeklinde değil, bombalı yani tuzaklı…
Bu tür eylem sayısı ise iki yüze yakın…
Terörle mücadele sırasında sadece Cizre’de 32 terörist katledilmiş; terör çetesinin genel kaybının kaç kişiden ibaret olduğu meçhul. Çünkü çete, ölülerini ya yanlarında kaçırıyor, ya köylülere gömdürüyor.
………………………… ……….
Güvenlik güçlerinin ele geçirdiği patlayıcı miktarı da korkunç…
Kamyon dolusu patlayıcı son anda ortaya çıkarıldı…
Soğan çuvallarının arkasına saklanan tonlarca C4 patlayıcısına el konuldu. Bu malzeme bomba yapımında kullanılacaktı; terör örgütünün eline geçseydi katiller koca bir kenti yerle bir ederdi…
Çetenin tahrip ettiği, ateşe verdiği araç sayısı ise belli değil. TIR’lar, kamyolar, binek araçları, minibüsler, otobüsler, iş makineleri kullanılamaz hale getirildi…
Saldırıya uğrayan mesken, dükkân, karakol ve değişik devlet binasının sayısı da her geçen gün artıyor. O nedenle kesin rakamlar açıklanamıyor…
………………………… ………
Peki bu kaotik durumun sürmesine izin verecek miyiz?
Devlet eli kolu bağlı mı kalacak; hükûmet paliyatif önlemler almak yerine terörü bitirecek ne gibi kalıcı önlem alarak harekete geçecek…
Dağı taşı bombalamakla terörün biteceğini mi sanıyoruz…
………………………… ………
Parlamentoyu toplamayan, milli iradeyi bilgilendirmeyen, onun yardımına talip olmayan bir siyasal anlayışın teröre bakışı, elbet de yampiri olur…
Parlamento toplanır, AKP ile Tayyip Erdoğan’ın istemediği konulara ilişkin kararlar alırsa, mesela 17-25 Aralık opersyonunu sorgulamaya kalkarsa…
Bütün korkuları bu…
Ruhlarını saran suçluluk telaşı bundan…
………………………… ………..
Terör milletimizi bütünüyle ilgilendiren bir konu değerli okurlar…
Yokedilmesi elzem…
Bu yönde karar almak, önlemleri müzakere etmek, kamuoyuna moral ve umut vermek, mücadele yöntemini saptamak ve bunlara ilişkin diğer konuları kararlaştırmak, milli iradenin görevidir…
Milli irade bu görevi yapmak zorundadır…
Parlamentonun toplanması gerekiyor.
Değil Davudoğlu hiç kimse, bu görevi engelleyemez.
Engelleyenin parlamenter demokrasi karşıtı olduğu anlaşılır…