Ergun KAFTANCI
JAPON İmparatoru Akihito ile İmparatoriçe Michiko‘nun yaşadığı mütevazı saray, herhalde Tayyip Bey ile Emine Hanım’a tevazu ve sadelik açısından anlamlı mesaj vermiştir.
Fotoğrafı görmüş olmalınız…
İmparatorun misafir kabul salonu ne kadar sade döşenmiş değil mi…
Dünya coğrafyasında Japonya’nın anavatan dışında toprağı yok ama devletin başı asırlardır “İmparator” diye anılıyor…
Ekselans Akihito, bizdeki imparatorlarla kabili kıyas değil…
Biz futbolcu üreten Fatih Terim‘e de imparator diyoruz, lahmacun ve türkü üreten İbrahim Tatlıses‘e de… Galiba bir dönem, Fenerbahçeli Oğuz‘a da imparator lakabı takılmıştı da bu efendi insan o sıfatı reddetmişti…
Lâfı uzatmayalım; bir gün İmparator Akihito, ülkemizi ziyaret ederse Beştepe’de, yandaşların külliye dediği sarayı görünce herhalde şaşırabilir, dili tutulur ve söyleyecek söz bulamaz…
Lâfı uzatmayalım; bir gün İmparator Akihito, ülkemizi ziyaret ederse Beştepe’de, yandaşların külliye dediği sarayı görünce herhalde şaşırabilir, dili tutulur ve söyleyecek söz bulamaz…
Devletin başı tevazu içinde olur, sadeliği seçer ve israftan kaçarsa halkı da ona ayak uydurur. Japon halkı da imparatora ayak uydurmuş halde,
hemen herkes mütevazi bir şekilde yaşıyor.
İsraf, Japonca’da yeri olmayan bir sözcük. O nedenle ülkenin cari açığı da yok denilecek kadar az…
Tayyip Bey Tokyo’da konuşma yaparken Japon sermayesini ülkemize çekebilmek için “Cari açığımız hızla geriliyor” müjdesi (!) verdi…
Yetinmedi ve ekonomimizin bu yılın ilk yarısında yüzde 3.2 büyüdüğünü kaydetti…
İmparatoru ve Japon sermaye gruplarını söylediklerine inandırabildi mi bilemiyoruz; bu, ancak zaman içinde anlaşılacak…
İmparator, külliye olmayan fakat külliye yakıştırması yapılan sarayımızı gördüğünde mutlaka durumumuzu çakacak ve tevazudan uzak yaşamayı seçmiş olduğumuzu görecektir…
* * *
BU ülkede işler ne zaman rayına girecek, yasalar ne zaman uygulanacak bilen yok…
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir yıl önce çıkarılan ve kamuda taşeron işçiliğe son veren yasanın hâlâ uygulanmadığını açıkladı…
Daha başka bir şey daha açıkladı…
Meğer hükûmet, Tayyip Bey’in isteği üzerine yasanın uygulanmasını 2016′ ya bırakmış; yasa ancak o yılın ikinci yarısında, o da bir kaza (!) olmazsa yürürlüğe sokulacakmış…
Karar insana, “Ölme eşeğim ölme” tekerlemesini anımsatıyor…
* * *
NE dediler, ne yaptılar diye düşündüm…
İlginç anımsamalarım oldu…
İşte bazıları…
Rus uçaklarının hava sahamıza girmesinden başlayalım…
İsraf, Japonca’da yeri olmayan bir sözcük. O nedenle ülkenin cari açığı da yok denilecek kadar az…
Tayyip Bey Tokyo’da konuşma yaparken Japon sermayesini ülkemize çekebilmek için “Cari açığımız hızla geriliyor” müjdesi (!) verdi…
Yetinmedi ve ekonomimizin bu yılın ilk yarısında yüzde 3.2 büyüdüğünü kaydetti…
İmparatoru ve Japon sermaye gruplarını söylediklerine inandırabildi mi bilemiyoruz; bu, ancak zaman içinde anlaşılacak…
İmparator, külliye olmayan fakat külliye yakıştırması yapılan sarayımızı gördüğünde mutlaka durumumuzu çakacak ve tevazudan uzak yaşamayı seçmiş olduğumuzu görecektir…
* * *
BU ülkede işler ne zaman rayına girecek, yasalar ne zaman uygulanacak bilen yok…
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir yıl önce çıkarılan ve kamuda taşeron işçiliğe son veren yasanın hâlâ uygulanmadığını açıkladı…
Daha başka bir şey daha açıkladı…
Meğer hükûmet, Tayyip Bey’in isteği üzerine yasanın uygulanmasını 2016′ ya bırakmış; yasa ancak o yılın ikinci yarısında, o da bir kaza (!) olmazsa yürürlüğe sokulacakmış…
Karar insana, “Ölme eşeğim ölme” tekerlemesini anımsatıyor…
* * *
NE dediler, ne yaptılar diye düşündüm…
İlginç anımsamalarım oldu…
İşte bazıları…
Rus uçaklarının hava sahamıza girmesinden başlayalım…
Başbakan Davutoğlu, “Bir daha yaparlarsa vururuz” demişti. İkinci kez girdiler, “Vururuz”u hemen“Konuşuruz”a çevirdik.
………………………… ………….
“Basın özgür” dediler, yedi televizyon kanalının yayınını cemaatçi diyerek engellediler. Dışarıda gazeteci bırakmamayı kafalarına koydukları, açtırdıkları davalardan belli oldu. İçerideki medya mensubu sayısı giderek artmaya başladı…
………………………… ………….
“Çözüm süreci kaldırıldı” demediler, “Buzdolabına koyduk” dediler… “Dolap açılsın” diyenlere ise “Geçti Bor’un pazarı” karşılığını verdiler…
………………………… ………….
“Refahı tabana yayıyoruz” dediler, yandaşa yaydılar. İşçiler, memurlar, emekliler, dul ve yetimler, tarım işçileri, işsizlik ve yaşlılık parası alanlar, asgari ücretliler, esnaf, çiftçi ve öğrenci açlığa mahkûm edildi. Çıkan
…………………………
“Basın özgür” dediler, yedi televizyon kanalının yayınını cemaatçi diyerek engellediler. Dışarıda gazeteci bırakmamayı kafalarına koydukları, açtırdıkları davalardan belli oldu. İçerideki medya mensubu sayısı giderek artmaya başladı…
…………………………
“Çözüm süreci kaldırıldı” demediler, “Buzdolabına koyduk” dediler… “Dolap açılsın” diyenlere ise “Geçti Bor’un pazarı” karşılığını verdiler…
…………………………
“Refahı tabana yayıyoruz” dediler, yandaşa yaydılar. İşçiler, memurlar, emekliler, dul ve yetimler, tarım işçileri, işsizlik ve yaşlılık parası alanlar, asgari ücretliler, esnaf, çiftçi ve öğrenci açlığa mahkûm edildi. Çıkan
seslere kulak tıkadılar.
………………………… ………….
“PKK’nın üzerine gidiliyor” dediler ama askerin ve polisin operasyon yapmasını izne bağladılar. Valiler de kolluk kuvvetlerine operasyon izni vermedi. Çünkü siyasal irade öyle istemişti.
………………………… …………
“Kimseye ayrıcaklı yok” dediler, değeri ve konumu yüksek kupon arazileri yandaşların paylaşmasına açtılar. O alanlara ruhsatsız beton yığınları kondurulmasına ses çıkarmadılar. Beştepe’deki kaçak saray yandaşa da örnek oldu.
…………………….. ……………
…………………………
“PKK’nın üzerine gidiliyor” dediler ama askerin ve polisin operasyon yapmasını izne bağladılar. Valiler de kolluk kuvvetlerine operasyon izni vermedi. Çünkü siyasal irade öyle istemişti.
…………………………
“Kimseye ayrıcaklı yok” dediler, değeri ve konumu yüksek kupon arazileri yandaşların paylaşmasına açtılar. O alanlara ruhsatsız beton yığınları kondurulmasına ses çıkarmadılar. Beştepe’deki kaçak saray yandaşa da örnek oldu.
……………………..
Çevreciyiz dediler, binlerce ağaç kestiler…Betonlaşmamış yeşil alan neredeyse bırakmadılar…
………………………… ………..
Şehit cenazelerine kırk yılda bir katıldılar. Cemaat namaz sırasında selam verirken onlar yere bakmayı uygun gördü, selam bile veremediler.
………………………… ………….
Kutuplaştırmayı inanç üzerinden kemikleştirdiler. İmam hatipliliği savundular. İmam hatipli olanların ayaklarına pranga vurulduğunu söylediler, okullarda türbanın yasaklandığını iddia ettiler. Karşılığında Devlet kadrolarını imam hatip mezunlarıyla doldurup öyle olmayan bürokratları devlet görevinden dışladılar…
………………………… …………
Ayrımcılık yok dediler, Türgev dahil birçok vakfı ve kuruluşu öne taşıdılar, yardım ettiler, bağış sağladılar, mekân tahsis ettiler…
………………………… …………
Şehit cenazesinde nutuk attılar, oy istediler…
………………………… …………
Oy almak için ellerinde Kur’an olduğu halde seçim konuşması yaptılar…
………………………… …………
Besmeleyi seçim şarkısına koydurdular…
………………………… …………
Camilerde seçim büroları açtılar…
………………………… …………
Anayasaya rağmen, “Yönetim şekli artık değişmiştir” dediler…
………………………… …………
22 stratejik kurum ve kuruluşu yabancılara sattılar
………………………… …………
Balyoz, Ergenekon ve Poyrazköy davaları için delil teşkil eden silahları ve mühimmatı elleriyle koymuş gibi buldular ama terörist hainlerin koydukları bombaların tekini bulamadılar…
………………………… …………..
Başbakan “Elimizde canlı bombaların listesi var ama onları eylem yapmadan tutuklayamayız” dedi. Ankara’daki patlamanın nedeni de anlaşılmış oldu.
………………………… …………….
Yıl 1993; Tayyip “Başkanlık sistemi, bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir” dedi. Yıl günümüz; Tayyip Bey Anayasayı değiştirmek ve başkanlık sistemini yasallaştırmak için 400 milletvekili istedi…
………………………… ……………
Daha çooook anımsadığım “Ne dediler, ne yaptılar” var ama yerim bu kadar, hepsini nakledemiyorum. Siz de düşünün, ötekileri anımsayın ve şimdilik bu sıraladıklarıma yetinin değerli dostlar…
Şehit cenazelerine kırk yılda bir katıldılar. Cemaat namaz sırasında selam verirken onlar yere bakmayı uygun gördü, selam bile veremediler.
…………………………
Kutuplaştırmayı inanç üzerinden kemikleştirdiler. İmam hatipliliği savundular. İmam hatipli olanların ayaklarına pranga vurulduğunu söylediler, okullarda türbanın yasaklandığını iddia ettiler. Karşılığında Devlet kadrolarını imam hatip mezunlarıyla doldurup öyle olmayan bürokratları devlet görevinden dışladılar…
…………………………
Ayrımcılık yok dediler, Türgev dahil birçok vakfı ve kuruluşu öne taşıdılar, yardım ettiler, bağış sağladılar, mekân tahsis ettiler…
…………………………
Şehit cenazesinde nutuk attılar, oy istediler…
…………………………
Oy almak için ellerinde Kur’an olduğu halde seçim konuşması yaptılar…
…………………………
Besmeleyi seçim şarkısına koydurdular…
…………………………
Camilerde seçim büroları açtılar…
…………………………
Anayasaya rağmen, “Yönetim şekli artık değişmiştir” dediler…
…………………………
22 stratejik kurum ve kuruluşu yabancılara sattılar
…………………………
Balyoz, Ergenekon ve Poyrazköy davaları için delil teşkil eden silahları ve mühimmatı elleriyle koymuş gibi buldular ama terörist hainlerin koydukları bombaların tekini bulamadılar…
…………………………
Başbakan “Elimizde canlı bombaların listesi var ama onları eylem yapmadan tutuklayamayız” dedi. Ankara’daki patlamanın nedeni de anlaşılmış oldu.
…………………………
Yıl 1993; Tayyip “Başkanlık sistemi, bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir” dedi. Yıl günümüz; Tayyip Bey Anayasayı değiştirmek ve başkanlık sistemini yasallaştırmak için 400 milletvekili istedi…
…………………………
Daha çooook anımsadığım “Ne dediler, ne yaptılar” var ama yerim bu kadar, hepsini nakledemiyorum. Siz de düşünün, ötekileri anımsayın ve şimdilik bu sıraladıklarıma yetinin değerli dostlar…
Şunu da ekleyim, “Ne dediler, ne yaptılar” malzemesine ilişkin haberler ve fotoğraflar arşivimde; canım çektikçe bakıyorum ve marifet yüklü lâflarını ve yaptıklarını izlemeyi sürdürüyorum…