Ergun KAFTANCI
AKP seçime ayakları titreyerek gidiyor…
“Ya oylarım beni tek başıma iktidar yapmazsa…“
Ayaklarını titreten korku bu…
İçeride ve dışarıda izlediği karmakarışık politikalar, öyle anlaşılıyor ki iktidar olma hayalinden kurtulamayan siyasal yapının başını yiyecek…
Bazı önlemlerin peşindeler.
Biri de AB’ye yalvar yakar olmak.
AB’den bir diplomat “Başta Türkiye’deki ifade özgürlüğü koşulları olmak üzere çok sayıda sert eleştiri içeren ilerleme raporunun ileri bir tarihe erteleneceği konusunda Ankara’ya teminat verdik” dedi…
AB’ye sığınmak kimin taktiği acaba; Erdoğan‘ın mı, Davutoğlu‘nun mu, yoksa bunların akılsız akıl hocalarından birinin mi…
AB sanki ağlama duvarı…
Öyle sanmışlar ki başvurmuşlar…
Onlarca kepaze politikanın üstünü bu suretle örtmek gerektiğini düşünmüş olmalılar…
İlerleme raporu seçimden önce açıklansaydı, Vehbi’nin kerrakesi de ortaya çıkacaktı…
…………………….. …………….
Oyları, yüzde 38’e kadar gerilemiş durumda.
Vehbinin kerrakesi ortaya çıksaydı bu yüzde, 2- 3 puan daha düşerdi. AB deyyusu erteleme kararı vererek AKP’ye kıyak yaptı.
* * *
MERKEL‘i külliye dedikleri saraya sokmadılar…
Yıldız Sarayı‘nın Mabeyn Bölümü‘nde ağırladılar…
Konuğu, altın varakla bezenmiş taht benzeri koltuklardan birine oturttular. Bunu herhalde devletin ve iktidarın gücünü ve zenginliğini (!) göstermek için yaptılar…
Merkel, haşa huzurdan sanki bön bir Alman…
Sanki Türkiye’yi tanımıyor ve sanki pestenkerâne işler yaptığımızı, gösterişe, debdebeye, lükse ve israfa kapılmış bir toplum olduğumuzu bilmiyor…
Görünce çok güldüm…
Taa tepesine hilâl kondurulmuş altın varaklı o koltuklara oturan, boynuzlu gibi çıkıyor fotoğrafta…
Ankara’daki külliye diye anılan sarayın milletin malı olduğunu anladık da, bu altın varaklı koltukların ve benzer varaklı eşyanın olduğu Yıldız Sarayı ile benzer mekânların kimin malı olduğunu anlayamadık…
Halkın mı, yoksa taht biçimindeki sultan koltuklarını altın varakla kaplatan iradenin mi…
* * *
MHP milletvekili adayı Mehmet Aslan genç bir siyasetçi, Ahmet Hakan‘ın hazırlayıp sunduğuCNN‘deki programa katıldı ve anlamlı mesajlar verdi. Bu genç adamın seçilip Meclis’e girmesini isterim…
Bir de suç duyurusunda bulundu…
AKP Mardin milletvekikili Orhan Miroğlu‘nun bir televizyon programında “PKK terör örgütü değildir” dediğini açıkladı ve “Hakkında suç duyurusu yapıyorum” dedi…
Miroğlu’nun dokunulmazlığı var, o nedenle hemen tutuklanamıyor; ancak hakkında fezleke hazırlanması gerekiyor…
Ama aynı suçu işleyen, yani “PKK terör örgütü değildir” diyen Diyarbakır Baro Başkanı ise gözaltına alındı ve hakkında soruşturma başlatıldı…
Ben savcı olsaydım Baro Başkanı Tahir Elçi‘ye sorardım:
-PKK, terör örgütü değilse nedir?
Elçi ne cevap verirdi acaba?
“PKK bir spor kulübüdür” mü derdi…
………………………… ……….
Türkiye topraklarında yaşayan ve yurttaş kabulü gören bir kısım insanın terör çetesinden yana tavır koyması, varlığımıza kast içinde olması yeni bir gelişme değil…
Toplum AKP yüzünden, böylesi ihanete 13 yıldan beri tanık.
Durumun sorumluluğunu ve vebalini paylaşan AKP’li bir siyasetçiye de bugüne kadar rastlamadım…
Ne eski başbakan, ne bugünkü başbakan sorumluluğu üstleniyor…
Cumhurbaşkanı da aynı düşüncede; sorumluluk hatırlatıldığında kızıyor, köpürüyor.
Hepsi “Sorumlu değiliz” kafasında…
Peki bugünkü durumdan kim sorumlu?
Vicdanları mühürlü, gönülleri kilitli, kafaları prangalı tipler, ülkenin bu kaotik duruma gelmesinin müsebbibi değil mi…
“Her olayın sorumluluğunu ve vebalini bize fatura ediyorlar” diyerek yakınmak, haklılığın ispatı mı!?
Söylesinler bakalım, bu kaosun faturasını onlara kesmeyeceğiz de kime keseceğiz, mesela Çipras‘a kessek olur mu?
Türkiye’yi bugünkü sıkıntılı, acılı ve yıldırımları üzerine çeken ülke haline getiren 13 yıllık AKP iktidarıdır; onun başıyla mensuplarıdır…
Seçim hükümeti dümeniyle hâlâ aynı çarpık politikaları izliyorlar; bu defa fitne ve fesat da yayılıyor.
* * *
HÜSAMETTİN Cindoruk önemli bir hukuk adamıdır.
Demokrat, hukuka bağlı, mutedil ve hayatının her saniyesinde
hakkaniyetle hareket etmiş bir siyasetçidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevinde bulundu, Cumhurbaşkanı’na vekâlet etti, demokratik ilkelere sahip partilerde Genel Başkan oldu, parlamenterlik görevini de örnek biçimde yaptı…
Gazeteci Nil Soysal, Cindoruk ile görüşerek düşüncelerini öğrendi.
Hüsamettin Bey’in değerlendirmelerinin satırbaşları şöyleydi:
-Türkiye’nin sınırları artık yok, o yüzden zayıflamış bir ülkedir.
-Teröristler ülkemize ellerini kollarını sallayarak girip çıkıyor…
–Davutoğlu başbakanlık stajı yapıyor…
-Osmanlı’daki mezhep kavgalarını cumhuriyete taşıdılar…
-Başımızdaki ikili, cumhuriyeti sevmiyor…
-Siyasal İslam’ı egemen kılmak için hegemonik devlet kurma peşindeler.
–Davutoğlu, İslam imparatorluğu kuracağına inanan bir aktivist…
–Erdoğan‘a diktatör demiyorum, öyle bir gücü de yok, yeteneği de…
-Türkiye’yi demokrasiyle değil kendilerine merbut bir bürokrasiyle yönetiyorlar…
-Partili MİT başkanı olmaz…
-Anayasa Mahkemesi Erdoğan‘ı uyarmadı. Anayasa sınırlarına çekilmesi için müdahalede bulunmadı. Bu tavrı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ni ayıplıyorum…
-Birbirinini elini sıkmayan muhalefet partileri olamaz. Yüzde 60 oy almış siyasal yapı birlikte hareket etmeliydi…
O konuşmanın özeti bu…
………………………… …………..
Helal olsun Cindoruk‘a; lâfı hem nalına, hem mıhına çaktı!
İyi de etti…
* * *
CUMHURUN Başı 12’nci kez muhtarlarla bir araya geldi…
Saray pardon külliye, muhtarlara propaganda yapılan mekân oldu…
Türkiye’de 60 bin muhtar var; aralarından seçilen AKP yandaşları talimat almak üzere saraya girip çıkıyor.
CHP, MHP ve HDP ile SP ve BBP tandanslı muhtarlar, meşhur külliyeyi halk gibi ancak fotoğraflardan görebiliyor…
Cumhurbaşkanı’nın muhatabı mı muhtarlar?
AKP iktidarı için propaganda yapılacaksa değil muhtarlar herkes
Erdoğan’ın muhatabı…
Zira bir oy, bir oydur…
Anayasa ve yasalar vızıltı adamlara; Cindoruk’un dediği gibi hegemonik devlet kurma peşindekiler anayasayı da, yasaları da, halkı da tanımazdan gelme alışkanlıklarını sürdürüyor…
………………………… …………….
Seçime bu havada gidiyoruuz, Allah hayırlı bir sonuç nasip eder inşâllah!