
Ergun KAFTANCI
“BİR teşekkür edin be…” demek Emin Çölaşan‘ın ağzından dökülebilir ama “Ne kaçak sarayı be…” lâfı Cumhurbaşkanı’nın ağzından dökülemez.
Döküldü ama…
Hafif kaçtı…
Yakışmadı…
Adını “Külliye” koyduğu sarayına “Kaçak maçak” sataşması yapanlara ayrıca “Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün” diyerek beddua düzleminde bir de temennide (!) bulundu.
Tabii bu da yakışmadı…
Fakat haklı…
Halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının külliyesine “Yatıp, kalkıp” kaçak saray diyenler halt ediyor…
Halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının külliyesine “Yatıp, kalkıp” kaçak saray diyenler halt ediyor…
………………………… …………….
“Kaçak saray” diyenlere kim olsa kızar; orası “Kaçak külliye”…
Hiddetlenme, herhalde halkın bu yanlış tespitinden ve haykırmasından kaynaklanıyor.
………………………… …………….
Kıbrıs’a boruyla bağlandık…
Denizin 250 metre dibinde şamandıralara bağlı yüz küsur kilometrelik bir boru hattı kuruldu. O hattan KKTC’ye su pompalıyoruz. Artık Ada’da musluklardan gürül gürül su akacak…
Dragos Çayı üzerine yapılan Alaköprü Barajı’nda biriken suyu Kıbrıs’ta inşa edilen Geçitköy Barajı‘na akıtıyoruz. Su bu barajdan, aktarma istasyonları aracılığıyla KKTC’nin her tarafına dağıtılacak.
Hayırlı bir iş…
Su, yarın Güney Kıbrıs’a da verilebilir. Ama bunun için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin KKTC’ye düşman değil dost olması lâzım.
………………………… ……………..
Alaköprü‘nün vanaları törenle açıldı ve ilk su Geçitköy Barajı‘na ulaştı…
Tayyip Bey bu münasebetle yapılan törende konuşurken, muhalefete çatmayı ihmal etmedi ve muhaliflerin başına kaçak saray kadar taş düşsün diyerek külliyenin kaçak olduğunu da kabullenmiş oldu…
………………………… ……………..
Bir dikkat çeken cümlesi daha var…
İlginç buldum…
“Çalışıyoruz, çabalıyoruz, gece gündüz koşturuyoruz. Hangi ırktan, inançtan olursa olsun her mazlum için gece gündüz çalışıyoruz. Veysel Bey bütün gayretiyle denizin altından boru döşeyerek adalara su götürmüştür, sıkıntıyı gidermiş olduk.” demiş…
Aklıma hemen yıllarca Silivri Toplama Kampı’nda çile dolduran mazlum gazeteciler, bilim adamları , generaller, albaylar, astsubaylar ve teğmenlerle sivil yurttaşlar geldi…
O zaman cemaatle ortaklaşa kurdukları kumpas yüzünden içeri alınan ve sonunda beraat eden mazlumları zerre kadar düşünmediklerini anımsadım ve bu lafa itibar etmedim…
Cümleyi, sanki laf olsun torba dolsun diye düşünülerek sarfedilmiş söz telâkki ettim…
Ayrıca boru döşeme konusunda bir Veysel Bey eksikti; bu defa o döşedi de böylece boru döşeyen AKP’li sayısı artmış oldu…
Bravo!
………………………… …………
Şu cümlesi de değişik yorumlara yol açarsa şaşırmam:
-Son 13 yılda öncülüğümüz ve irademizle rekorlar kırdık.
Rekor mu kırdılar, pot mu kırdılar, ceviz, badem, fındık fıstık mı kırdılar, siz karar verin…
Kafa kırmadılar mı, kol bacak kırmadılar mı, daha önemlisi kalp kırmadılar mı, onları da düşünün
* * *
YABANCI basın, Türkiye’deki ifade özgürlüğü koşulları olmak üzere çok sayıda sert eleştiri içeren ilerleme raporunun ileri bir tarihe erteleneceği konusunda Ankara’ya teminat verildiğini yazdı…
Meğer AB’ye “Raporu seçim sonrasına erteleyin” talebini Tayyip Bey yapmış, AB de kabul etmiş…
Bu bilgiyi veren bir diplomat; ilerleme raporunun AB Komisyonu’ndaki onay sürecinin hâlâ başlatılmadığını söyledi ve bu sürecin zaman alacağını vurguladı. Aynı diplomata göre Türkiye’yi her alanda zora sokan AKP iktidarı ve Tayyip Bey…
Görüyorsunuz, adamlar bizi, bizden önce ve çok dikkatli biçimde izliyorlar.
Diplomatın yaptığı yorumdan bu anlaşılıyor…
* * *
BUGÜN 19 Ekim 2015…
Yeni bir güne 11 gün kaldı. 1 Kasım sabahı yani 12 gün sonra sandığa gideceğiz. Katılımın yüksek olması lazım. Yüksek olursa AKP’nin oy oranı düşük olur…
Oy kullanmak yurttaşlık görevlerinden biridir, ondan kaçmak yanlış olur. Verilmeyen her oy iktidar partisine güç katar. O nedenle her seçmen iki eli kanda dahi olsa sandığa gidip oy kullanmalı…
Boş oy da, kullanılmamış oy gibi etki eder ve iktidar partisi bir oy daha almış olur…
AKP’nin tek başına iktidar olması engellendiği takdirde, Türkiye’de karmaşa, kargaşa, kaos, düzensizlik adına ne derseniz deyin bugünkü sallapati yönetim, yerini sağduyulu, aklı başında, gönlü millet sevgisiyle dolu, birleştirici bir koalisyona bırakacaktır ve Türkiye her türlü badireden yeni yönetimle kurtulacaktır.
Bunu sağlamak da hepimizin boynuna borçtur!