Ergun KAFTANCI
AHMET Hakan‘a saldıranların iki meziyeti (!) olduğu ortaya çıktı; her biri, yüz kızartıcı değişik suçlardan sabıkalı…
Saniyen dördü de AKP’li…
Bu kudurukları yönlendirenin ve saldırıya azmettirenin AKP’li olduğundan zerre kadar kuşku yok. Parmaklar, Hürriyet gazetesini basmaya kalkan güruhun başındaki vekil bozuntusunu işaret ediyor…
Azmettirici onun olduğu, savurduğu tehditlerden belli…
Şimdilik dokunulmazlığı var…
Ama 1 Kasım’dan sonra herhalde yakasına yapışılacak.
………………………… ……….
Menfur saldırıya tepki büyüyor…
Üzüntü beyan edenler ve saldırıyı lanetleyenler arasında AKP’lilerin çokluğu dikkat çekiyor. Başlarında da AKP Genel Başkanı ve meşruiyeti tartışmalı seçim kabinesinin başı Ahmet Davutoğlu var…
Diğerlerini sayacak değilim…
Tayyip Bey‘in üzüntü beyan ettiğine ve geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna tanık olamadık…
Manidar!
………………………… ………
Bu saldırıyı o kişiye azmettiren siyasal anlayış, üzüntü beyan ederek ve geçmiş olsun dileğinde bulunarak elbet de aklanamaz.
Kutuplaştır, ayrıştır, hedef göster, azmettir, sonra da kenara çekilip saldırıyı seyret. Ucunun sana dokunacağını anladığında da yaşananları tel’in et, kurtul…
Ne kolay iş…
Tayyip Bey‘in şu sözü de aklımdan çıkmıyor; bir konuşmasında tepki olarak “Var mı öyle beş köfte on kuruşa” demişti…
Evet var mı!?
………………………… ………
İnsanları ayrıştırarak birbirine hasım ettiler. Kişiler hasım haline gelince kurum ve kuruluşlar da kutuplaştı, hasım haline geldi.
İşte basın…
Yandaş ve tasmalı havuz basını, özgürlükçü, vatansever, demokrat ve ulusal değerleri sahiplenen basını hedef gösterdi.
Bu uğurda mücadele eden akıl ve kalemleri, yok edilmesi gerekli odaklar diye işaret edince de hem emniyet, hem yargı, hem de siyasetçiler tarafından kurgulanan baldırı çıplak militanlar, topluca harekete geçti…
Vur abalıya…
………………………… ……….
Bu iklim değişmezse, Ahmet Hakan‘ın başına gelenler ferden fert hepimizin başına gelecek…
13 yılda benzer işler kimlerin başına gelmedi ki…
Aylarca “Silivri Toplama Kampı” nda yatan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Ergün Poyraz ve diğerleri, kutuplaştırma ve ayrıştırma politikalarının kurbanı olmadılar mı!?
Başımızda, gerilimden medet uman ve o yolla iktidarda kalmayı siyaset haline getiren bir iktidar olmasaydı, bu ülkede anayasaya ve yasalara rağmen herhangi bir iş yapılamazdı…
Siyasal vandallık olmazdı…
Sokaklarda kuduruklara rastlanmazdı…
Ahmet Hakan’lar darb edilmez, Balbay’lar, Özkan’lar, Poyraz’lar içeri alınmazdı…
………………………… …………
Bu eser kimin?
“Kimse beni göstermesin, durumu bana fatura etmesin” demek çok kolay; böyle diyerek sıyrıldığını sanmak da..
Ama o gerçeği silip yok etmek zor, hatta mümkün değil!
Ülkede kutuplaştırma rüzgârını kim estirdiyse, halkı, kurum ve kuruluşları “Benim- Benim değil”diyerek ayrıştırp birbirinin üzerine kim, hangi zihniyet saldıysa, seyretmek zorunda bırakıldığımız tablodaki imza ona aittir…
Ortaya çıkan kaotik eserin müellifi de odur…
İstediği kadar “Ben değilim” deyip yırtınsın, gerçek değişmez…
Allah aşkına söyleyin, değişir mi!?
………………………… ………..
Tayyip Bey söylemişti, ben tekrarlayım:
-Var mı öyle beş köfte on kuruşa…
* * *
AHMET Hakan‘a saldırıyı, bilerek ya da bilmeyerek (!) azmettiren AKP milletvekili Abdürrahim Boynukalın, sosyal medya yoluyla bir geçmiş olsun mesajı yayınlamış ve “Tarihinde asla şiddete bulaşmayan tertemiz bir hareketiz. Ne eli taşlı, sopalı insanlarla gazete camı indirecek kadar çapulcuyuz ne de evinin önünde dört kişiyle gazeteci dövecek kadar kalleşiz” demiş…
Tertemiz hareketi sevsinler…
Anayasa ve yasaları dinlememek onlarda…
Kumpas kurmak onlarda…
Kutuplaştırmak ve ayrıştırmak onlarda…
Azmettirmek onlarda…
Teröristle kol kola girmek onlarda…
Paralel devlet kurdurmak onlarda…
Cemaate ne istedilerse vermek onlarda…
Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet onlarda…
Yapanları aklamak onlarda…
Kupon arazileri gaspetmek onlarda…
Kurum ve kuruluşları partizanlık kapısı yapmak onlarda…
Kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımamak onlarda…
Muhalfilere çapulcu demek onlarda…
İnsanları hain, şerefsiz, namussuz, namert ilan etmek onlarda…
Sayayım mı?
Tertemiz hareket denilen ve adını ille de “Ak Parti” diye kullanmak suretiyle ortaya pîr-ü pak bir yapı çıkardığını sanan AKP zihniyetinin marifetleri işte bunlar…
Daha başka marifetleri de var ama benim hepsini saymaya yerim yok…