
Ergun KAFTANCI
BİR ülkede aydın kesim ülkeyi ileriye, çağdaş ve aydınlık günlere taşıyamıyorsa biliniz ki o ülkede iktidar, çağ dışı kalmış bir siyasal gücün yönetimindedir ve o güç toplumu karanlıkta bırakmaya çalışmaktadır…
Halimiz bu…
Türkiye’de toplumun çektiği sıkıntı, karanlıktan nemalanan bir iktidarın varlığından kaynaklanıyor!
Oysa iktidar olan siyasal iradenin temel görevi, ülkeyi karanlığa götürmek değil, aydınlığa taşımaktır…
Yani toplumu hep ileriye, tünelin çıkışına, aydınlığa doğru götürmek…
Oysa iktidar olan siyasal iradenin temel görevi, ülkeyi karanlığa götürmek değil, aydınlığa taşımaktır…
Yani toplumu hep ileriye, tünelin çıkışına, aydınlığa doğru götürmek…
Karanlık, her zaman çağdaşlıkla delinebilir; yeter ki buna meram edilsin!
………………………. ………………….
Aziz Atatürk her alanda bunu yaptı; karanlıkta yaşamayı karakter haline getiren kesimlere rağmen toplumu aydınlığa kavuşturdu…
Milli Mücadele döneminde ülkede yobaz tayfası yok muydu?
Yığınla vardı…
Mücadeleye ayak bağı olmaya çalıştılar ama Atatürk hepsinin üstesinden geldi. Sayesinde yurdun dört bir yanında, çağdaşlığı işaret eden ışıklar yaktı; aydınlar ve aydınlık, toplumun vazgeçilmezleri oldu…
Bu saatten sonra geriye mi döneceğiz…
Çağ dışı kalan Osmanlı’yı örnek mi alacağız…
Aziz Atatürk her alanda bunu yaptı; karanlıkta yaşamayı karakter haline getiren kesimlere rağmen toplumu aydınlığa kavuşturdu…
Milli Mücadele döneminde ülkede yobaz tayfası yok muydu?
Yığınla vardı…
Mücadeleye ayak bağı olmaya çalıştılar ama Atatürk hepsinin üstesinden geldi. Sayesinde yurdun dört bir yanında, çağdaşlığı işaret eden ışıklar yaktı; aydınlar ve aydınlık, toplumun vazgeçilmezleri oldu…
Bu saatten sonra geriye mi döneceğiz…
Çağ dışı kalan Osmanlı’yı örnek mi alacağız…
Karanlığı aydınlığa tercih mi edeceğiz…
Geçiniz!
………………………… ………………
Bir toplum, köhnemiş siyasal, sosyal, hatta ekonomik anlayışa geri dönmeyi kurtuluş sayamaz!
Aklını, imanını ve edindiği ilkeleri hapur hupur yiyerek sıfır noktasına doğru koşamaz!
Bir toplum, köhnemiş siyasal, sosyal, hatta ekonomik anlayışa geri dönmeyi kurtuluş sayamaz!
Aklını, imanını ve edindiği ilkeleri hapur hupur yiyerek sıfır noktasına doğru koşamaz!
Neden anlayışsız ve idraksiz bir toplum haline geldiğimizi derhal sosyolojik araştırmalarla saptamalıyız.
Toplumu mutlaka çağdaşlığa yönlendirmeliyiz…
Bunu kim yapacak…
Öncelikle aydınlar…
Yani ileriyi, uygarlığı hedeflemiş siyasetçiler, bilim adamları, öğretmenler, sosyologlar, edipler, şairler, gazeteciler, hukukçular…
Bunlar, el ele vererek toplumu aydınlığa taşımakla yükümlü kesimlerdir…
Bu amaçla bir araya gelemezsek -ki bugüne kadar olmadı, maalesef
buluşamadık- karanlık, bir kâbus gibi üzerimize iyice çökecektir.
* * *
64’üncü Hükûmet’te yer alan bakanlar açıklandı…
64’üncü Hükûmet’te yer alan bakanlar açıklandı…
Davutoğlu‘nun hazırladığı iddia edilen listenin söylenilen günden iki gün sonra açıklanması, Tayyip Bey‘in liste üzerinde oynamalar yaptığı iddiasına
doğruluk kazandırdı.
Listeye Cumhurbaşkanı’nın müdahale ettiği iddiaları da damat Berat Albayrak‘ın kabineye, hem de Enerji Bakanı sıfatı altında alınmasıyla doğrulanmış oldu.
Cumhurbaşkanı’nın listeye müdahalesini gösteren başka gelişmelerin yaşandığı da anlaşılıyor.
Ekonominin dümenindeki Ali Babacan‘ın adı, faiz konusunda Merkez Bankası Başkanı’nın yanında yer aldığı anımsanarak çizildi. Tayyip Bey’in faiz indirimi isteğine Babacan’ın karşı çıktığı hatırlardadır.
O günden sonra iki tarafın arasına karakedi girdiği görüldü…
Cumhurbaşkanı’nın bir diğer müdahalesi ise kadim dostu ve danışmanı eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım‘ın yeniden aynı bakanlığa atanması şeklinde tezahür etti…
Bitmedi…
Sürekli “Başkanlık sistemi şart” diyerek dikkat çeken Mustafa Elitaş da kabineye Tayyip Bey tarafından sokuldu. Efkan Ala başta olmak üzere diğer bakanlara onay veren Tayyip Bey’in, Tuğrul Türkeş‘in Başbakan Yardımcılığı görevini de kerhen kabullendiği iddia edildi…
Yeni kabinenin Beştepe ile senkronize olmasını bundan böyle ağırlıklı olarak Berat Albayrak, Binali Yıldırım, Mustafa Elitaş, Efkan Ala, Cevdet Yılmaz, İsmet Yılmaz, Mahir Ünal, Veysi Eroğlu ve Bekir Bozdağ sağlayacak…
……………………… …………………..
Başbakan Davutoğlu, kabinesini ilan ettikten sonra yeni Bakanlar Kurulu’nun hedefini de açıkladı.“İlk gün söylediğim gibi bu bakanlar kurulunun misyonu, Mevlânâ’nın deyimiyle bu topraklara sevgi tohumu ekmektir” dedi…
AKP, iktidarının 14’üncü yılını da idrak etti…
O süreçte sevgi tohumlarının her tarafa, her kesime ekildiğini gördünüz mü!?
İlk günden bugüne Mevlânâ’nın bahsettiği sevgi tohumu, yurdun tamamına değil, sadece AKP’nin elit yandaşlarının gönüllerine ekildi…
O tohumlar “cukka” ya çevrildi, “indiregandi” yapıldı.
Ağaçlar kesildi, böylece ormanlık alanlar kelleştirildi, açılan alanlar kupon arazi haline getirilip paylaşıldı…
Sevgi tohumları villa, daire, yazlık konut, lüks otomobil, çiftlik, yat ve ihale haline geldi…
Ektikleri tohumları cumhur cemaat görmüş olduk!
……………………… ………………………..
Türkiye, içeride dışarıda çok zor günler yaşıyor…
Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde ülkeyi bir ucu dahili, diğer ucu harici olan bir kıskacın içine sokup bıraktı…
Ülkeyi bu kıskaçtan çıkarmak görevini de Davutoğlu’na dikte ettiği yeni kabinenin sırtına vurdu…
Bakalım 64. Hükûmet bu yükün altından kalkabilecek mi!?
* * *
DURUM ciddi…
Bayırbucak Türkmeni kardeşlerimizi koruyalım derken Rus savaş uçaklarının, hava sahamızı işgale kalkmasıyla sarsıldık…
İhlâli yapan Putin’in bir uçağını kuş gibi avladık, düşürdük…
Ankara ile Moskova arasındaki ipler gerildi; bu gerginlik inşallah akl-ı selim sayesinde daha ileri götürülmez ve tehlikeli bir mecraya sürüklenmez…
Ne dersiniz, savaş kapımızda gibi mi!?