
Ergun KAFTANCI
KADIN, ideolojisine gaz vermek için geçen defa yaptığını tekrar üstlendi ve milletvekili andını içerken ifadeyi değiştirdi…
Türk Milleti demedi, Türkiye milleti diyerek Kandil’e ve İmralı’ya selâm gönderdi.
Başı göğe erdi mi acaba!?
…………………………
Yemini geçerli değil…
Tekrarlaması lâzım…
Oturumu yöneten Deniz Baykal defalarca davet etti ama kadın, “Yeniden yemin edin” uyarısını dikkate almadı, pılısını pırtısını toplayıp Genel Kurul salonunu terk etti…
Bu tür eylemleriyle tanınan Leyla Zana‘nın vekilliği tehlikede…
Anayasada yazılı yemin metnini doğru dürüst okumazsa parlamenterlik görevi başlamadan bitmiş sayılacak…
…………………….
Yaşadığımız sorunlar yetmedi, şimdi de vekil yemini sorun oldu…
Zana yandaşları, Türk Milleti yerine Türkiye milleti demenin farkı olmadığını iddia ediyor, sırf bir sözcüğü değiştirdi diye parlamenterliğinin düşürülemeyeceğini savunuyorlar…
Fark olmaz olur mu, iki ifade arasında kocaman bir fark var…
Türkiye milleti ifadesinin dibinde düpedüz bölücülük
Daha nasıl bir fark olsun…
…………………………
AKP’li Mehmet Ali Şahin gibi bazıları ise yemin metnindeki Türkçe’nin karmaşık olduğunu ileri sürerek değiştirilmesini istiyor…
Ne yalan söyleyim, ben de o görüşteyim; yemin metni akıcı değil, cümle kurgusu da bozuk, değiştirilmeli.
Bugünkü yeminin içerdiği anlamlara sadık kalınarak ifade edilmesi gerekenler yalın biçimde söylenmeli…
Kısacası metin, okuyanı da, dinleyeni de zorlamamalı…
…………………………
Yemin ne kadar önemliyse ona sadakat da o kadar önemli…
Vekiller yemini “Türk Milleti” ya da “Türkiye miilleti” diyerek okusa da tutulmadıktan sonra ne kıymeti harbiyesi var…
Yemini ediyorlar fakat kürsüden indikten sonra da ettikleri yemini bir çırpıda unutuyorlar…
Meclis Başkanlığı’nda dağlar gibi biriken dokunulmazlık dosyaları bu iddiamızın kanıtı değil mi!
…………………………
Dosyalar kanıtlamaya yetmediyse yeminde yer alıp da uyulmadığına dair bir başka örnek verelim; Cumhurbaşkanlığı yemininde yer alan tarafsızlık ilkesi…
Ona uyulduğu söylenebilir mi!?
Şunu söylemek istiyoruz; anayasamızda yer alan yeminler, söylenilmekle kalıyor, dikkate alınmıyor. Yani yemine uymamayı ortadan kaldıracak anayasal yaptırımlar yok; ülkenin gündeminde de değil.
Böyle olunca da yeminler, dediğim gibi ağızlarda yuvarlanıp gidiyor!
* * *
“TAYYİP Bey ile Ahmet Bey’in araları açık” iddiasını AKP’liler yalanlıyor:
-Yok öyle bir şey…
Oysa yeni Bakanların adları saptanırken taraflar arasında ciddi bir gerginlik yaşandığını iddia edenler var.
Bazılarına göre de gerginliğin temelinde yatan neden, bakan saptamasından önce Ahmet Bey‘in başbakanlığının Tayyip Bey tarafından önemsenmemesi…
Örnek olarak da G-20 Zirvesi‘nde Davutoğlu‘nun geri plana itilmesi gösteriliyor. Ahmet Bey’in zirve sürecinde isminin arka plana atılması kanıt olabilir mi…
Kanıt diye onu ileri sürüyorlar…
Aslında resmi beyana bakmak lazım; bence Tayyip Bey’in söyledikleri geçerli kabul edilmeli…
Bu konudaki ifadesi ise şu:
-Cumhurbaşkanı başka telden çalar, Başbakan başke telden çalarsa netice alınmaz…
Bu ifadeden ne anlam çıkardığınızı bilemem; bana göre bu ifade hem gerginliğin olduğunu, hem de o gerginliğin kaldırılması gerektiğini ifade ediyor.
…………………………
Galib yaşanan, geçici bir gerginlik…
Ben öyle anlıyorum…
Bir de şunu anlıyorum; Tayyip Bey‘in başkanlık formülünde başbakanlık diye bir kurum olmayacak…
Davutoğlu‘nu şimdiden muğber eden ve gergin hale getiren bu ihtimal olabilir…
…………………………
Yine Mehmet Ali Şahin sahnede…
Konuşulan gerginlik konusunda da açıklaması var:
-Boşuna beklerler. Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız arasında hiçbir problem yoktur, olmaz, olmayacaktır. Çünkü biz aynı davanın mensuplarıyız.
Bu nasıl mantık kuzum…
Aynı davanın mensupları görüş ayrılığına düşemez mi…
Aralarında sorun çıkmaz mı…
Bu yöndeki bir değerlendirme sadece AKP’nin siyasal anlayışını göstermiyor, Cumhurbaşkanı’nın siyasal yapısını ve bağını da ortaya seriyor.
Oysa cumhurbaşkanı artık bir siyasal davanın değil, ülkenin kesinkes tarafsız olması gereken başıdır…
…………………………
Allah aşkına söylesinler, AKP’nin mantığı ne zaman düz, yani sağlıklı çalışacak…