
Ergun KAFTANCI
İSRAİL ile küslüğümüz taa Davos‘a kadar uzanıyor. Küslük “One minute” ile başladı ve Mavi Marmara baskınıyla iyice büyüdü…
Arada yapmadıkları kalmadı; Telaviv Büyükelçimizi, bacakları kesilmiş bir koltuğa oturtarak sözde ağırladılar.
Küstahlık işte…
Onu o koltuğa oturtarak akıllarınca Türkiye’yi seviyesi düşük ülke gibi gösterip hakarete yeltendiler…
Bu tezgâhın mimarı Yahudi Dışişleri Bakanı, bir süre sonra görevinden azledildi..
O süreçte karşılıklı ağır laflar söylendi, taraflar birbirine diş biledi, ipleri kopardı…
Sonuçta bu gerginlik günümüze kadar sürüp geldi…
………………………… ………………………..
Dün, hem Telaviv’den, hem Ankara‘dan yükselen sese bakılırsa küslük son bulmak üzere, dostluğa doğru yeni adımlar atılacak…
İsrail ile aramızda önemli bir ekonomik ilişki söz konusu…
Türkiye İsrail’den yüksek teknoloji gerektiren savunma sanayii ürünleri alıyor, İsrail de bizden askeri bot, üniforma ve benzeri malzemeleri ithal ediyor.
Ayrıca İsrail, savunma sanayi alanında önemli bir ortağımız olmayı sürdürüyor. İki ülke karşılıklı olarak 2 milyar dolara dayanmış bir ticari ilişki içinde…
İsrail’e demir-çelik, otomotiv ve yan sanayii, petrol ve petrol ürünleri, elektrikli makine ve cihazlar, dokumacılık ürünleri, kimyasallar, hazır giyim, metal eşya satıyoruz. Ondan da kimyasallar, petrol ve petrol ürünleri, maden cevherleri ve döküntüleri, elektriksiz makineler, dokumacılık ürünleri, kağıt-karton bazlı mamullerle metal eşya alıyoruz…
Küslük sürecinde bu ekonomik ilişkilerimiz kesintiye uğramadı, devam etti…
………………………… ……………………
İnsan bu durum karşısında sormadan edemiyor; barışacaktınız da neden küstünüz!
İnsan bu durum karşısında sormadan edemiyor; barışacaktınız da neden küstünüz!
Elbet de şu da sorulacaktır; tarafların birbiri aleyhine söylediği o ağır sözler ne olacak!?
Milletlerin “Arka kapı diplomasisi” uygulamaktan vazgeçmeleri lâzım. O tip diplomasi işte böyle, ticari hayatları birbirine bağlı ülkeleri bile dönüp dolaşıp küstürüyor, hatta birbirine düşman edebiliyor…
* * *
CHP İstanbul’da 300 bin oy fazladan almış. Görevini tamamlayan ve İl Başkanlığı’ndan ayrılan Murat Karayalçın bu açıklamayı yaptı…
Bu da gösteriyor ki ana muhalefet partisi, kültür düzeyi yüksek, Atatürkçü, milliyetçi, sosyal demokrasiden yana, çağdaşlığı önemseyen, özgürlükçü ve evrensel hukuku savunan kesimden oy alıyor …
Ancak, kırsal kesime de gereken ilgi gösterilmeli ve o kesimin oyları da önemsenmeli. Bunu sağlamak için kırsalda yaşayan yurttaşların sorunlarına odaklanmak lâzım. O sorunların tamamının CHP tarafından çözüleceğine seçmeniinandırmak gerekiyor.
Bu husus MHP için de geçerli…
* * *
ÇEÇENİSTAN lideri Ramazan Kadirov kendisine suikast yapıldığı iddialarının Türk TV’lerinde yer alması üzerine“Kasıtlı yayın yapıyorlar. Ben uçağımız vurulduktan sonra yanlış yaptıklarını söyledim, şimdi benden intikam alıyorlar” demesin mi…
Kadirov Rus yanlısı…
Müslüman ama Türk düşmanı…
Türkiye’nin Çeçen muhalifleri desteklediği zehabına kapılıp bize dikleniyor. İnsanın aklı almıyor; bu nasıl bir Müslümanlık anlayışıdır Yarabbi…
* * *
ALMANYA‘da doğup büyüyen ve profesyonel boks yapmayı seçen Ünsal Arık adındaki sporcumuz tişörtüne Atatürk‘ü sahiplenen bir ifade yazdırınca Türk sponsör bulamaz oldu…
Avrupa Hafif Orta Siklet şampiyonu olan Arık bir süredir uluslararası hiçbir şampiyonaya çağrılmıyor; çocuğu âdeta spordan tecrit ettiler…
Bu sporcumuza Gençlik ve Spor Bakanlığımız da sahip çıkmıyor değerli okurlar…
Ünsal şayet tişörtüne, iktidarın moda haline getirdiği Osmanlı’yı ifade eden cümleler yazdırsaydı bugün AKP’nin ve yan kuruluşu Osmanlı Ocakları Derneği ile Osmanlıcılık yapma şampiyonu İ. Melih Gökçek‘in bile gözbebeği olurdu…
Hatta Atatürk‘ün yerine, firar ederek İngiliz’e sığınan son Osmanlı padişahı Vahdettin‘in adını yazdırsaydı, köhne Osmanlı’yı sahiplenenlerin baş tacı olabilirdi…
Tabii iktidarın da!