MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, AK Parti’nin Orta Doğu’daki başarısızlıklarının son sürecinin Beşika’ya asker yollama girişiminde görüldüğünü belirterek, “Sayın bakanı dikkatle dinledim. Meseleyi bir siyasi mesele olmaktan çok bir taktik askerî geri çekilme olarak göstermeye çalışıyor.
İsrail ordusu gemimizi basmış, insanlarımızı öldürmüş ve bugünlerde bunun için ciddi bir bedel ödemediği meydana çıkmıştır. IŞİD, Musul Başkonsolosluğumuzu basmış, insanlarımızı rehin almış -Başkonsolosumuz, Sayın Vekilimiz burada oturuyor- ve bunun için bir bedel ödememiştir. Ve devletimizin kurucusunun dedesinin Sakarya Savaşı sırasında korunması için birlik yolladığımız mezarı korunmamış, bir gece olduğu yerden kaçırılmış ve böylece Türkiye’nin caydırıcılığına son çivi çakılmıştır.
Bütün bunları Ruslar âdeta hava sahamızı ihlal etmeye teşvik eden unsurlar olarak görmüşlerdir, “Nasıl olsa bedel ödenmeyecek.” düşüncesi Moskova’ya hâkim olmuştur. ‘Rus uçağını düşürdük, tekrar caydırıcı olduk.’ diye düşünmeyin lütfen çünkü caydırıcılık bir an değil, bir süreçtir ve Musul’dan geri çekilme kararının alınmasıyla birlikte Türkiye’nin caydırıcılığının gömüldüğü bir döneme ne yazık ki tekrar anında girilmiştir.”
AKP’nin Orta Doğu’daki başarısızlıklarının son sürecini şimdi Beşika’ya asker yollama girişiminde görüyoruz. Beşika’ya Bağdat’la görüşülmeden yollanan birlik, önce, Bağdat’ın ‘Birleşmiş Milletlere şikâyet ederiz.’ tepkisi karşısında geri adımla cevap buldu; daha sonra, büyük bir teşvikle yollanan Türk askerinin, Obama’nın çıkışıyla da geri çekilmeye başladığını gördük. Şimdi, Sayın Bakanı dikkatle dinledim. Meseleyi bir siyasi mesele olmaktan çok bir taktik askerî geri çekilme olarak göstermeye çalışıyor. Bu, olayın gerçek niteliğinin üstünü örtmeye çalışmaktır. Durum, Türkiye için ne yazık ki tek kelimeyle utanç vericidir.
Sayın Bakan, Türkiye’nin millî menfaatleri Beşika’ya asker yollamayı gerektiriyorsa neden Obama’nın müdahalesiyle bu askerleri geri çektiniz, eğer Türkiye’nin millî menfaatleri Beşika’ya asker yollamayı gerektirmiyorsa bu askerleri oraya neden yolladınız? Bu cevabı Türk milletine vermek zorundasınız. Madem, Cumhurbaşkanı 1926 ve 1946 tarihli anlaşmalar Türkiye’ye, Irak’a müdahale yetkisi veriyor diyor, neden bu yetkiye dayanarak askerlerimizi Beşika’da tutmuyorsunuz? Bağdat’taki Hükûmet şikâyette bulunuyor, Bağdat’taki Hükûmete dönüp neden şöyle demiyorsunuz:
Benim Musul’daki Başkonsolosluğum basılır ve insanlarım rehin alınırken Irak ordusu neredeydi? Bu soruyu sormadan Türk askerini yolladıysanız geri de çekemezsiniz, eğer çekerseniz bu, Türkiye için utanç verici bir durumu ortaya çıkartır. Üstelik, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 8 Haziran 2004 tarih ve 1546 sayılı Karar’ı da var. Bu karar, üye ülkelere Irak içindeki ve Irak’tan diğer ülkelere yönelik terörist faaliyetlerin ve geçişlerin önlenmesi görevini de veriyor. Yani, buna dayanarak da Türk askerini orada tutabilirdiniz, ne yazık ki tutmadınız.
Bu eleştirilerin nedeni, Türkiye’nin içinde bulunduğu sürecin sonunda sadece AKP’lilere, AKP’yi sevenlere, AKP’ye oy verenlere değil, hepimize zarar verecek olması, ülkemize zarar verecek olması. Bu ülke hızla tekrar caydırıcılığını inşa etmek zorunda, caydırıcılığını inşa etmeyen bir Türkiye’yi herkes sonuna kadar deneyecektir. Başbakanın ‘Bizim gücümüzü test etmeyin.’ ifadesinin artık uluslararası siyasette espri konusu olduğunu biliyoruz.”
Tekrar, konuşmamın sonunda, bu ülkeyi yöneten Hükûmetin bu halkın saadeti, mutluluğu ve güvenliği için ülkemizin caydırıcılığını hızla inşa etmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü önümüzdeki üç-dört sene Orta Doğu coğrafyasında büyük kırılmaların bugüne kadar olduğundan daha hızlı dalgalarla geleceği ve ülkemizi de daha sert bir şekilde vuracağı bir dönem olacak.
Ankara’da gerçekleşen katliam, Orta Doğu iç savaşının başkentin göbeğinde patlamasından başka hiçbir şey değildir ve benzer patlamaların yarın Türkiye’nin başka kentlerinde de olmayacağına dair hiç kimseye siz Hükûmet olarak güvence veremezsiniz. Bunun bir tek güvencesi vardır: Türkiye’nin korku duyulan ve saygı duyulan, caydırıcı gücüne inanılan bir ülke olması.
Bu caydırıcılık, Başika’dan asker çekmeyle tekrar tarihe gömülmüştür. 2003’ten beri bunu yaşıyoruz. Artık buna bir son vermenin zamanı gelmiştir. AKP Hükûmetine Milliyetçi Hareket Partisi adına buradan seslenmek istiyorum: Süleymaniye’de askerimizin başına torba geçirilmesiyle başlayan, geri çekilişe, başımızı öne eğmeye artık bir son vermenin zamanı gelmiş görünmektedir.” şeklinde konuştu.