Ergun KAFTANCI
SUCUK, salam, kavurma, sosis gibi et ürünleri sözde kontrol ediliyor…
Keza, peynir, yoğurt, zeytin, reçel, bal, sıvı yağ gibi ürünler de…
Tereyağı diye margarin, zeytinyağı diye pamuk yağı satanlar var…
Nitekim Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı açıkladı, piyasada
çok sayıda sahte ayçiçek yağı bulunduğunu duyurdu…
Aşırı kâr hırsıyla yağ üretenlerin olduğunu da bu suretle öğrendik…
Dernek Başkanı, bu konuda geniş bilgi aktardı ama yağda hile yapan markaları bir türlü ve isim isim açıklamadı.
Hep böyle yapıyorlar; sağlığa zararlı maddeleri karıştırarak her çeşit gıda üretenlerin isimlerini açıklamıyorlar…
Hangi akla hizmetse, isimleri kendilerine saklıyorlar.
Oysa o markalar açıklansın ki yurttaşlar da o markalara boykot ilan etsin. Bu yapılmadıkça hileli gıda maddesi üretimi sürüp gidecek…
…………………………
Ekmeklerin, tuz dahil katkı maddesi kullanılarak üretilmesi yasak. Ama tuz miktarı hâlâ düşürülmedi. Söylentilere bakılırsa tam buğdayla üretiliyor dedikleri ekmeklere gıda boyası katıyorlar…
Yulaf ve çavdar unuyla üretildikleri söylenen ekmeklere de dikkat!
Yoğurtta katkı maddeleri var…
Sütte de öyle…
Sözde, sucuk, sosis, salam, kavurma gibi et ürünlerinde, beyaz et-kırmızı et ayrımı yapılıyordu. Bu talimata uyan üretici, birçok markanın hâlâ kırmızı ete beyaz et, beyaz ete sakatat karıştırarak üretildiğini ihbar ediyor.
Markalara gelince, onlar da açıklanmıyor…
Dolayısıyla gıda ürünlerindeki sahtekârlıkların dillendirilmesi de yurttaş için bir anlam ifade etmiyor; lâf ola beri gele diye mırıldanmakla yetiniyoruz…
…………………………
Dikkatimizi çeken bir başka husus daha var…
Ürün denetimi…
Maalesef periyodik değil…
Bakanlık, ancak şikâyet yapıldığında denetime çıkıyor. Oysa kontrol ekipleri kurulmalı ve gıda üreten firmalar 81 ilde sürekli denetim yapmalı. Bu yapıldığında üreticiler gıda nizamnamesine uymak zorunda kalacak.
Bir de ceza uygulaması var; sahte ürün üreten ya da yasak katkı maddesi kullanan markaya büyük para cezası kesilmeli, bu husus yasada yoksa konulmalı.
Halkın sağlıklı beslenmesini temin etmek de hükümetin görevidir.
* * *
RUSYA ile yaşanan gerginlik iç piyasada düzensizliklere neden oldu…
Malını ihraç edemeyen üretici sıkıntılı hale geldi. Akıllı olanlar Rusya’ya satamadığı ürününü iç piyasaya aktararak zararını bir oranda azlatmaya çalışıyor.
Ama bir kısım üretici tuhaf bir inat içerisinde, satamadığı ürünü çürümeye terk ediyor. Oysa dediğimiz gibi, iç piyasaya yönelebilir, hem halkın ucuz ürüne kavuşmasını, hem de zararının ortadan kaldırılmasını sağlamış olur…
Verilen rakamlar korkunç…
Rusya ile alışveriş durunca 46 milyon ton civarında muhtelif tarım ürünü çürümeye terkedilmiş. Ekonomideki büyük kaybı düşünün…
Uçak düşürmekle ortaya çıkan gerilimden iki ülkenin de vazgeçmesi lâzım. Bu gerginlik sadece bize değil Rusya’ya da zarar veriyor…
* * *
1.6 MİLYAR lira harcanarak denizin altından yapılan Türkiye- KKTC su hattının Kıbrıs ucundan suyun gürül gürül aktığını okuduk gazetelerde…
Fotoğrafını da gördük…
Su pompalanıyor ama denize…
Çünkü Türkiye ile KKTC arasında 600 milyon liralık bir isale hattı anlaşmazlığı var, o çözülmüş değil…
Bayılıyoruz yarım yamalak iş yapmaya…
…………………………
KKTC’de isale hattı kurulmadan su verilir mi?
Veriyoruz ve mübarek su boşuna akıp gidiyor; bari onu kesin, vanayı kapatın…
Onu bile akıl edemiyoruz!
Oysa isale hattı boru hattına koşut olarak başlatılsaydı bugün bitmişti, hatta KKTC, komşusu Rum Yönetimi’ne de su satıyor olurdu…
Nerede bizde onu düşünecek akıl!
…………………………
Akılsız başın cezasını ayaklar değil, Kıbrıs’ta olduğu gibi susuzluktan insanlar çekiyor…