MHP gibi ilkeli bir muhalefet partisinin güçlenerek iktidara yürümesi şarttır. İçinde bulunduğumuz koşullar Türkiye’nin MHP iktidarına ihtiyacı olduğunu gösteriyor… O noktaya ise Bahçeli ve ekibiyle gitmenin mümkün olmadığı 1 Kasım seçim sonucuyla anlaşıldı…
MİLLİYETÇİ Hareket Partisi‘nin lider tarafından küçülmeye mahkûm edilmesi milliyetçi ülkücü insanlar tarafından onaylanıyor mu? Sanmıyorum… Herkes gibi üst düzeyin, delege tarafından tırpanlanmasından yanayım. Genel Başkan da değişmeli, etrafındaki isimler de; parti genç, dinamik, daha önemlisi, özünde milliyetçi ülkücü kavramını yozlaştırmamış ellere geçmeli… …………………………………………………. Bahçeli yönetimi, partiyi âdeta AKP’nin stepnesi haline getirdi… Gerilere gidelim, önce AKP’nin bir başına nasıl iktidar olduğuna bakalım.
Bahçeli, üçlü koalisyon döneminde iktidar ortağı olmaktan uzaklaştırılma korkusuna kapılmasaydı ve ülkeyi alelâcele 3 Kasım’da erken seçime götürmeseydi AKP iktidar olabilir miydi!? Ne oldu? AKP başa geldi, MHP de diğer ortaklarıyla birlikte parlamento dışında kaldı… 128 milletvekiline sahipken vekil sayısını sıfırladı… Yoksa çöküntüye neden olmak marifet mi!?
…………………………………………………. Abdullah Gül‘ün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına bakalım… MHP “Olsun” demeseydi Tayyip Bey‘in Gül’ü o makama oturtması öyle kolay olmayacaktı.Bahçeli, AKP’ye ve Gül’e o imkânı da sağladı…
MHP‘nin anayasanın değişmesi konusunda 48 maddeye evet demek üzere hazır olduğunu MHP’liMehmet Şandır açıklamıştı. Sonuna kadar gidilseydi AKP’nin bu isteğine MHP olur demiş olacaktı.
Yanlış hatırlamıyorsam Şandır, takınılan o tavrın Bahçeli’in isteğiyle oluştuğunu söylemişti…
……………………………………………
MHP‘yi AKP‘nin stepnesi gibi gösteren başla siyasal girişimler de var… Hangi birini sayalım…
Özetliyorum, böyle garip bir muhalefet anlayışı MHP gibi ilkeli bir siyasal kuruma hiç ama hiç yakışmadı.
…………………………………………..
1 Kasım seçiminde seçmenin MHP’ye neden oy vermediği anlaşılmış olmalı. Bahçeli, 7 Haziran’da aldığı oyların önemli miktarını, partiyi ilkelerinden kopardığı için toparlayamadı ve vekil sayısı da düşünce MHP’yi 40 kişiyle parlamentodaki son sıralara mahkûm etti.
Partiyi âdeta tepetakla eden bir yönetim anlayışına seçmen oy verir mi?
Vermez…
Vermediler de…
Çare
Değişim!
…………………………………………..
MHP gelişmelere gebe…
Tüzük kurultayının peşinden seçim kurultayına gidilebilir. Bahçeli’nin karşısına çıkmaya hazırlanan şimdilik dört aday var. Meral Akşener, Dr. Sinan Oğan, Dr. Selim Kaptanoğlu ve Koray Aydın…
Bu isimlerin birleşip bir aday üzerine karar vermesi, Bahçeliye karşı çıkışı kuvvetlendirecektir…
O aday hangisi olur kestiremiyorum…
MHP gibi ilkeli bir muhalefet partisinin güçlenerek iktidara yürümesi şarttır. İçinde bulunduğumuz koşullar Türkiye’nin MHP iktidarına ihtiyacı olduğunu gösteriyor…
O noktaya ise Bahçeli ve ekibiyle gitmenin mümkün olmadığı 1 Kasım seçim sonucuyla anlaşıldı…
Statükonun devamında ısrar, sadece partiye değil, ülkeye de zarar verir!
……………………..………………………
1 Kasım’a giderken AKP’nin uyguladığı seçim taktiğini bile bozamadılar. Her şekilde iktidarda kalmak isteyen AKP, MHP‘nin seçmenine göz kırptı…
Partiyi de, Bahçeli’yi de, ekibini de karalayıp durdular…
Bunları kronik “Hayırcı” ilan ettiler…
Seçmen de etki altında kaldı ve AKP’nin yüklenmelerini “Doğru” diyerek sandıkta onayladı.
Bu karalama sürecine ne Bahçeli, ne kurmayları karşılık verebildi. Sustular, meydanlara çıkmadılar.“Kronik hayırcı değiliz” savunmasını ise son dakikada yaptılar…
Bahçeli dosyaları 12’ye 5 kala açmayıp suçlandığı anda açsaydı ve iddia edenlerin yüzüne vursaydı, sandıktan daha başka bir sonuç çıkabilirdi.
Bu dahi liderin ve kurmaylarının basiretinin bağlandığını gösteriyor…
Hafızalarda yer eden yörüngesini şaşırmış MHP imajı, yeni bir lider ve ekibiyle silinmelidir!
……………………..……………………
Bahçeli hoş görülmeyecek, hatta bağışlanmayacak hatalar da yaptı…
Ülkücüleri, oldukları yerlerde dondurdu, hareket kabiliyetlerine müdahale etti. Ülkü Ocakları’nın sayısını azalttı, çalışmalarını durdurdu…
……………………………………………
Ülkücü gençler hatırlattı, bu örneği yazmadan geçemiyorum…
Genel Başkan, bir defin için Kulaksız Mezarlığı’na gitmiş, gençlerden biri “Burada iki şehidimiz yatıyor” hatırlatması yapmış ama derhal “İşimiz var” yanıtını almış. Liderin yanındaki görevliler ise “Programda yok” diyerek oradaki ülkücü şehitlere liderin bir fatiha okumasını bile çok görmüşler…
Böyle bir lider ve etrafı olabilir mi!?
Kulaksız Mezarlığı’nda yatan ülkücü şehitler Murat Kılıç‘a, Hüsnü Tepe‘ye ve başka yerlerde ebediyete intikal etmiş binlerce şehide fatihalar gönderiyoruz, mekânları cennet olsun.