
Ergun KAFTANCI
ON DÖRT yıl geçti, her yıl değişiminin ilk günü zam yağdırdılar.
Bu yıla da zamlı başladık…
Maaşlara ve ücretlere kuş yemi kadar ama sigaradan karayollarına, vergi ve harçlardan elektriğe, çeşitli kalemlerde insana nefes aldırmayacak yoğunlukta zam yaptılar…
Şikayet ettiniz mi lâfları hazır:
-Devlet zam yapmazsa parayı nereden bulacak; para olmayınca da hizmet olmaz…
Mantık yanlış değil ama yol yanlış…
Devlet, refahı tabana yaymakla görevli değil mi?
Önce refahı yayarsınız, sonra da istediğiniz zammı yaparsınız…
Refah tabana yayıldığında zam, halk için sorun olmaz. Ama bugünkü koşullarda zamlar, toplum için sorun oluyor!
Yurttaşın satın alma gücünü konfiske ederseniz -el koymak- insanlar çaresiz kalır. Siz hiç “Yurttaşlar kaç parayla yaşıyor, hangi parayla vergi veriyor ve zamdan ne kadar etkileniyor” diye düşündünüz mü?
Düşünseydiniz, refah topluma yayılmış olurdu. Yapılan zamlar da size “Amma de beceriksizler”değerlendirmesiyle dönmezdi…
………………………
Refah tabana yayılmış olsaydı inanın yurttaşlar vergilere, harçlara, otoyollara, belediyelerin taşıma ücretlerine, elektrik ve doğalgaz gibi sosyal yaşam elementlerine yapılan zamlara itiraz etmezdi…
Bugün herkes “Zamlarla yine saray inşa ederler, rezidans yaparlar, lüks araç alırlar, keyfe keder harcama yaparlar” diye düşünüyor ve israf ekonomisinden vazgeçilmesini istiyor.
İnanmayan çıksın sokağa, on vatandaşa zam konusunu sorsun, sekizi bu görüşte olduğunu açıklayacak.
…………………………
Toplumsal alanda yaşanan hırgür arasında enflasyon da tırmandı…
Tüketici Fiyat Endeksi, yüzde 9’un kapısına dayandı. Tabii bu, resmi rakam; oysa reelde enflasyon iki haneli rakama ulaşmış, uzmanlar yüzde 12 diyor…
Rusya’ya meyve ve sebze sevkıyatının durması iç piyasaya fazla yansımadı. Sadece portakal ve mandalina ucuzlar gibi oldu. Elma, yeşil biber, domates, nar daha da pahalandı…
Ekonomiyi takiple görevli Mehmet Şimşek “Bu, beklemediğimiz bir durum” diyerek alınması gereken tedbirlerden bahsetti. Ona göre de enflasyonun yüksek çıkmasının temel sebebi, liradaki değer kaybı.
Dış politikadaki istikrarsız tavrımızın liradaki değer kaybına etki ettiği görülüyor. İzlenen politikalardan vazgeçmezsek lira daha çoook değer kaybeder.
Değerli okurlar; iktidarın ekonomi politikaları çoktan iflas etmiş durumda. İhracat geriledi, ithalat da öyle ama makas aynı. İthalat giderimizi ihracat gelirimizle bir türlü dengeleyemiyoruz. İlgili bakanlar pembe tablolar da çizse durum hiç de iç açıcı değil…
Ekonomi bu düzeyde ve koşullarda giderse toplumsal rahatsızlıklar da artar ve insanların huzursuzluğu had safhaya varır!
* * *
DEVLET Bahçeli, MHP‘de zaruret haline gelen kabuk değişimine izin vermeyeceğini açıkladı.
Tüzük kurultayı Bahçeli tarafından engellenecek gibi…
O zaman konu herhalde yargıya götürülecek. Nitekim Meral Akşener bu yönde açıklama yaptı, toplanan imzaların kurultayın yapılmasını sağlamaya
yeterli olduğunu, Genel Merkez’in bu yönde karar almaması halinde de yargıya gidileceğini söyledi.
Değerli okurlar, 1 Kasım’da alınan seçim sonucuna bakıldığında MHP’nin başarısız olduğu ortaya çıkıyor…
Bu başarısızlığın sorumlusu elbet de Genel Başkan ve yorgun düşmüş çalışma arkadaşları…
Hal böyle olunca milliyetçi ülkücü camianın siyasal kişiliğini, yeni, inançlı, çalışkan, atak, çözüm üreten, yurttaşlarla doğru ilişki kuran bir yapılanmaya bırakması gerektiği ortaya çıkıyor.
Peş peşe yapılacak kurultaylarla bunu sağlamak mümkün; baktığımızda bu kadroların hazır olduğunu görüyoruz.
Genel Başkanlığa aday olduğunu açıklayan isimlerden hangisi Devlet Bahçeli‘nin bırakacağı koltuğa oturursa otursun MHP, hızlı biçimde yol alıp kitle partisi haline gelebilecek.
İnancımı da açıklayım…
Tüzük ve ardından yapılacak seçim kurultayında dört aday, defalarca seçim kaybetmiş Bahçeli ekibinin karşısında yekvücut olacaktır.
Çalışmaların bu yönde olduğunu diliyor ve bekliyoruz.
DERKENAR: MHP üyesi olsaydım dört adayın birlikte hareket etmesi için elimden geleni yapardım. Ülkenin, dinamikleri yerli yerinde olan, milletini ve vatanını seven, fedakâr, vefakâr, milliyetçi ülkücü kadrolara ihtiyacı var.