Ergun KAFTANCI
AKP iktidarını masaya çeken ve pazarlık yapma zorunda bırakan terör örgütü, kısa süre sonra hasıl olan anlaşmazlığın yarattığı boşluğu sinsice doldurdu…
Egemenlik alanı haline getirdiği Güneydoğu’da silah ve mühimmat yığınağı yaptı; yetinmedi, dağdaki çete elemanlarını kentsel yerleşim alanlarına taşıdı, acımasız katliamlar yaptı…
Bu, tipik savaş hazırlığıydı ve maalesef iktidar o hazırlıkları ya göremedi, ya görmezden geldi…
Bölgedeki terör el’an devam ediyor. Birçok yerleşim alanı teröristlerden temizlendi. Ancak işin sonuna gelindiği söylenemez.
Bir yandan Kandil, bir yandan HDP, terör örgütünü sürekli kan akıtıp can almaya itiyor; o nedenle çetenin kısa günde silah bırakması beklenemez. Onlara silahı ancak Mehmetçik bıraktıracak!
Barış olmazsa savaş olur, şiddet olur, ihanet ve canavarlık olur.
Bu doğru…
Ama barışın olması için de ilk koşul, silahı ve saldırganlığı bırakmaktır.
Terör çetesi ve uzantıları silahı bırakmadan barış istiyor. Asıl istekleri barışla maskelemeye çalıştıkları özerklik; özerklik elde ederek Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nden kopup topraklarımız üzerinde sözde bir PKK devleti kuracaklar…
Çetenin niyeti ve kurguladığı terörün amacı bu…
…………………….. ………………………… ……….
Pekiyi, bölgedeki Kürt yurttaşlarımız örgütten yana mı?
Değil, aksine hepimiz gibi o yurttaşlarımız da teröre ve teröriste lanet okuyor.
Örgütten en fazla zararı gören Kürt yurttaşlarımız…
Evleri yağmalandı, iş yerleri ateşe verildi; bölgedeki hastaneleri, camileri, okulları yıkıldı, çoğu kullanılamaz hale getirildi…
Cankurtaran araçları bile kurşunlandı…
Yollar hendeklendi, geçit vermez oldu…
Belediyeler halkımıza değil teröristlere hizmet verdi…
Halk, elektrik ve su alamadı, ısınma imkânı bulamadı, kuruş kazanamadı, açlıkla mücadele etti…
Kısacası en kutsal olan yaşama hakları ellerinden alındı, masum insanlar, yaşlılar ve çocuklar hatta bebekler katledildi…
Bütün bu canavarlığı üstlenenle barışa nasıl gidilecek?
Devletin ve milletin Kürt yurttaşlarımızla alıp veremediği yok, kavgası yok; birbirimize hasım değiliz, düşman değiliz; asırlardır birlikte yan yana, el ele, kol kola yaşamışız; barışsa zaten var…
Ama ülkeyi badireye sürüklemeye, toprak bütünlüğümüzü ortadan kaldırmaya, etnik ayrımcılıkla beslenmeye kalkan bir bölücü çeteyle elbet de mücadelemiz var, elbet de kavgamız var…
Onunla barış düzleminde buluşabilmemiz hiç mümkün değil…
Çete, önünde sonunda bu devlete ve millete, kanına girdiği Kürt- Türk binlerce insanımızın hesabını verecektir.
* * *
SÖZCÜ gazetesi Başbakan Davutoğlu‘nun geçen yıl Suriye’deki olaylara, teröre ve terörist gruplara bakışıyla bu yılki bakışı arasında çok büyük farklar olduğunu saptamış…
Davutoğlu‘nun geçen yıl Kobani‘deki Kürt teröristleri alınlarından öptüğünü nasıl olmuşsa kaçırmışım; teröristlerin tarafımızdan öpüldüğünü maalesef yeni öğrendim.
Anladım ki ille de bir asistanım olmalı, atladığım olaylara ilişkin bilgileri arşivden çekip önüme koymalı…
Sözcü’ye teşekkürler, bu görevi şimdilik o yapıyor!…
………………………… …………………………
Gazeteye göre “Serok Ahmet” geçen yıl Kobani‘de ve diğer yerlerde konuşlanan ve PKK’nın uzantısı denilen PYD’lileri alınlarından öpmüş…
Bu yıl öpücük yok; çeteyi Esad’ın suç ortağı ilan etmiş…
………………………… ………………………… ..
Bundan anlaşılan şu; her alanda olduğu gibi terör konusunda da günü birlik ve değişken politikalar izlemekten vazgeçmiş değiliz!
* * *
SORU:
–AKP’li Mehmet Metiner CHP’li kadınlar için “Cumhuriyet artığı” dedi mi, demedi mi?
Sorunun yanıtını Facebook‘a atmışlar…
Orada gördüm, hem de fotoğraflı olarak…
Merak eden baksın!
* * *
YİNE Facebook’ta dikkat çeken bir açıklama…
Meclis’teki odasında asılı Atatürk fotoğrafını kaldırtan CHP’li kadın vekilin Zeynep Altıok olduğu açıklandı…
Altıoklu partide Altıok soyadlı Atatürk karşıtı vekil…
Aklınıza gelir miydi?
Ayrıca…
Bu açıklamayı yapan da eski CHP’li hukukçu vekil Şahin Mengü…
Gözler şimdi Kılıçdaroğlu‘nda…
* * *
KIŞ günü bir de faydalı bilgi vereyim…
Patatesi soyun, akşamdan ayakkabınızın içine koyun.
Sabah çıkardığınızda ayakkabınızın kötü kokmadığına tanık olacaksınız.
Çıkardığınız patatesi ayakkabınızın yüzüne süren, cila gibi parlatacaktır, sonra tabanına sürün, karda kaymadığınızı göreceksiniz…
Bu bilgi de Facebook’tan…
* * *
CUMHURBAŞKANI‘nın talimatı üzerine Devlet Denetleme Kurulu devlete sızmış paralel yapının mensuplarını bulup çıkarmak için kolları sıvadı…
Bütün kurumlar paralelden temizlenecek…
Çok önemli nokta da şu; bu yapılırken paralel yapının neyin paraleli olduğu da belirlenmeli…
Onlar da temizlenmeli…
Temizlik işlemi, hem nalına hem mıhına olmalı!
* * *
TV’LERDEKİ evlilik programları seviyesiz çöpçatanlık programına dönüştü.
Eş arayanlar sanki şovmen, kimileri filozof, çoğunluk dedikoducu ve yaygaracı…
Babası tarafından reddedilen orada, anası tarafından terk edilen orada, eşini boşamış olan orada, çocuğunu evlâtlık veren orada…
Programlar sanki ağlama duvarı…
Eş bekleyen kadınlar saç saça, erkekler yumruk yumruğa gelecek kadar öfkeli. Program boyunca yalan beyanlara, abuk ifadelere, mantıksız konuşmalara tanık oluyor insan…
Adayların çoğu rol model; yiyip içiyor, otellerde ağırlanıyorlar…
Televizyon dünyasında böylece yeni bir pazar oluştu.
……………………… ………………….
Bir de kızlarla erkeklerin buluşturulduğu programlar var…
Altı yedi kız, altı yedi erkek bir evde tanıştırılıyor ve birbirlerine sevgili olmaları sağlanıyor…
Hırgürü görün…
Kıskançlık ayyuka çıkıyor; ortak hayat ekrana taşınmıyor; taşınsa başka neler yaşandığı da görülecek…
………………………… ………………..
Bana sorarsanız muazzam bir toplumsal çöküntü yaşıyoruz…
Aile kavramı ayaklar altına alınıyor…
RTÜK’ün dikkatini çekiyorum; MHP kontenjanından üye olan iki kişi aralarında didişeceklerine, böyle hassas konulara eğilseler daha iyi olur…
Onları da öteki üyelerle birlikte göreve çağırıyorum…