
Ergun KAFTANCI
SULTANAHMET‘te turistlerin arasına karışıp üzerindeki bombayı patlatan IŞİD militanı parçalanarak geberdi.
Bu kaçıncı canavarlık yahu?
………………………… ………………………… ..
Garipsedim…
Kanlı saldırının halka duyurulması Başbakanlık tarafından neden yasaklandı? Yasaklama kararının RTÜK yasasının 7. maddesine dayanılarak verilmesi de garibime gitti…
Televizyonların eli kolu bağlandı ama ya yazılı basın!?
Yasaklayacaksan, yargı yoluyla yasakla, yani gereğini tam yap ki işe yarasın…
…………………….. ………………………… ……
Halk menfur olayı duymadı mı, öğrenmedi mi?
Duydu, öğrendi…
Hem de akabinde…
Biz yayın yasağı koyduk ama yabancı basın haberi gecikmeden dünya kamuoyuna duyurdu; iç haber kaynaklarından öğrenemediğimiz ayrıntıları dış haber kaynaklarından kolayca öğrendik.
………………………… ………………………… .
Bu tür olaylardan sonra neden yayın yasağı getirildiği konusunda bir fikrim yok. Amaç insanları, ülkede toz pembe bir hayat yaşandığına inandırmak mıdır, o yönde kandırmak mıdır, pardon etkilemek midir bilemiyorum!?
Böyle olaylardan sonra konulan yayın yasağının kime ne faydası var onu da anlayamıyorum. Soruşturmanın rahat yapılması için mi elde edilen bilgileri halkımızdan saklıyorlar…
…………………….. ………………………… …….
Bu tür iptidailiklerden artık vazgeçmeliyiz…
Halk bilgilenmedi mi fısıltılar başlar, yalan yanlış dedikodu yayılır, asılsız söylentiler de giderek herkesi tedirgin eder, hatta paniğe sevkeder…
İktidara bunları öğretecek psikolog mu kalmadı ülkede!
………………………… ………………………… ….
Canlı bomba Suriyeli değil ama Arap…
Doğum yerine bakarsanız Suudi Arabistan’lı; Suriye’ye yerleşmiş ve IŞİD militanı olmuş…
Diktatör Esad ülkeyi mezbahaya çevirince topraklarını terk eden binlerce Suriyeli’nin arasına karışıp ülkemize gelmiş…
Vukuatı olmadığı için takip edilmemiş; alınan parmak izleri de temiz çıkınca diğer sığınmacılar gibi rahat hareket etme olanağına kavuşmuş. Bu basit bilgiler inşâllah yayın yasağı kapsamında değildir…
…………………….. ………………………… …….
Suriye’ye ve Esad’a karşı takındığımız siyasal tavrın, bölgede hasıl olan kargaşada önemli bir rolü olduğunu inkâr edemeyiz.
O tavrımız başlı başına bir diplomatik hataydı… Suriye halkıyla halkımızın arasındaki bağı ve hukuku dikkate almadık ve durup dururken İran, Rusya ve Çin gibi ülkelere yaslanan bir düşman yarattık.
………………………… ………………………… ….
Arızalı dış politikamızı tamir etmek için ne yaptık?
Kapılarımızı ardına kadar sığınmacılara açtık; Suriye de ülkemize aktı.
Bugün içinden çıkamadığımız kaotik durumdan, paralarımızı yiyen, toplum hayatını sarsan, ürküten sığınmacılardan ne zaman kurtulacağız Allah bilir…
Şayet sığınmacılara kapımızı bu denli yani ardına kadar açmasaydık, dünya da mecburen bu göçü bizimle paylaşmak zorunda kalacaktı…
Suriyeli sığınmacı halk, şimdi kimsenin umurunda değil; o yükün altına da “Din kardeşliği” diyerek girdik ama sığınmacıların o kardeşlikten zerre kadar nasibini almadığını da gördük…
IŞİD’e katılıp militan ve terörist olmak, canlı bomba haline gelmek, kucak açan insanları hedef almak, din kardeşliği kavramına sığıyor mu!?
İktidarımız bunları haybeye beslerken ve koruyup kollarken biraz da kardeşliğin ne olduğu, nasıl olması gerektiği yönünde eğitmelidir…
Son olay bu zarureti de gündeme getirdi bence…
* * *
IŞİD, terörü neden bize yönlendirdi; bizimle alıp veremediği ne?
Teröre ilişkin bir soru daha:
-Neden PKK terörü bitirilemiyor?
Ülkemizin terör alanı haline gelmesinin temel nedenleri belli; iktidarın terör çetelerini muhatap alınabilecek güç sayması, ona buna ödün vermesi ve yamuk politikalar üretmesi, terörün yerleşmesine ve yeşermesine neden oldu…
Terörü hem lakayıt tavırlarımızla ve pazarlık yoluyla büyüttük, hem üstesinden gelemeyince dünyayı birlikte mücadeleye çağırdık…
Bu çağrımız makes buldu mu?
Yoooo, çağırmakla kaldık hepsi o…
Hâlâ bir başımıza mücadele veriyoruz…
Vallahi öyle, kendi düşen ağlamaz!!
* * *
TOPLUM yalanla dolanla yönlendirilemez…
Yönetilemez de…
Bu gerçeğe rağmen, bir türlü yalancılıktan ve insanları dolandırmaktan
vazgeçmiyoruz…
Yönetim anlayışımızın hamuru da maalesef yalan ve dolan…
Bir de talan; onu da unutmayalım!
……………………. ………………………… ……..
“IŞİD Başika kampını basmaya kalktı, çatışma yaşandı, Mehmetçik 18 militanı öldürdü, askerimizin burnu bile kanamadı…”
Haber bu…
Ama doğru değil yalan; ABD Yönetimi de, Irak Yönetimi de böyle bir olayın yaşanmadığını açıkladılar.
Olay bizim uydurmamız…
Sanki yalancı kahramanlıklara ihtiyacımız var; Mehmetçik’in yurt savunması, iç güvenlik ve terörle mücadeleden oluşan süreçte ne tür kahramanlıklar yaptığını görmüyor muyuz?
Toplum kör mü!?
……………………. ………………………… ……….
Ah o kafa ahhhh…
Ne zaman akıllanacağız…
Ne zaman yalan üzerinden siyasal prim sağlamanın mümkün olmadığını idrak edeceğiz, ne zaman!?