
A.Yılmaz Soyyer
Bugün, Isparta ülkücü hareketinin bence mühim sîmâlarından genç bir iş adamının evinde misafirlikteydik. Elbette sohbetin temel konusu “Ne olacak şu bizim partinin hâli?” şeklindeki soru etrafında dolaşıp durdu. Sohbete katılanların tamamı öncelikle artık Devlet Bahçeli ile MHP’nin başarıya ulaşamayacağı kanaatinde idiler. Ortaya konulan temel meseleler şunlardı:
1-Devlet Bahçeli, genel başkan olduğu sürede cevval, hareketli, çabuk, doğru ve etkili karar veren bir lider görüntüsü çizememişti.
2-Ülkücülüğün temel vasfı olan Türk millî kültürü çerçevesinde donanımlanmış bir gençlik yetiştirmenin peşinde asla olmamıştı.
3-Yeni yetişen seviyeli ülkücülerin parti içinde etkili olmasına izin vermemişti.
4-Parti içinde sivrilen her milletvekili ve parti elemanının yükselmesine engel olmuştu.
5-Ne partiyi demokratikleştirmiş, ne de iktidara gelmek için etkili politikalar oluşturulmasına izin vermişti.
Sohbet bu beş eleştiri maddesi üzerinde dolaştı. Misafirler, Meral Akşener hanımın bir taban rüzgârını yakalamış olduğu kanaatindeydiler. Bu hareketin MHP’yi iktidara taşıyamasa da % 25’lere ulaştıracağı düşüncesindeydiler. Akşener onlara göre kültürel bakımdan ülkücü donanımı yeterli birisi değildi; ancak siyaset ve devlet tecrübesi çok güçlü biriydi. Eğer, genel başkanlığı kazanır, etrafına MHP’nin aksakallılarından tutun, çağdaş siyasette yetişmiş gençlerine kadar herkesi toplayabilirse ve ülkücü damganın bariz olarak göründüğü bu kişilerle siyasete devam ederse milliyetçi anlayış sahipleri nezdinde başarılı kabul olunurdu.
Savcılık eğer kurultay aleyhine karar verirse, Meral Akşener Hanımefendi’nin Demokrat Parti ile siyasete devam edeceği, buna eski DYP, ANAP, hatta AKP’li isimlerin de katılarak ülkücülerin de eklemlenmesiyle bir iktidar yürüyüşü gerçekleştireceği de konuşuldu. Lakin bu durumda ülkücü damga partide bulunmayacaktı ve bu parti bir-milliyetçi-liberal parti olacaktı. Bu takdirde orada bulunan –ben dâhil- herkes böyle bir oluşumda asla yer almayacağımızı belirttik. Bizim yuvamız MHP idi ve onu terk etmezdik. Devlet Bahçeli’yi sevmesek de onu yetersiz ve yeteneksiz bulsak da, yuvamızda artık bizlere görev verilmese de MHP’de kalma kararı tek karar olarak göründü.
Ben de bu minval üzere bekleyişimi sürdürüyorum. Meral Akşener Hanım eğer MHP içerisinde kalıp, bir demokrasi hamlesinde bulunursa; ülkücü damgayı iftiharla taşıyanlarla siyaset yapar, cemaat, tarikat ve farklı siyasal renklere sahip unsurlara partimizde rol çalma fırsatı vermezse yanında olurum. İlk şartım ise, Sinan Oğan ve Süleyman Sazak’ın memnun edilmesidir.
MHP Türkiye’yi bir milli kültür hamlesiyle yeniden kucaklamalıdır. Bizim partimiz MHP’dir, problemimiz beğenmediğimiz Devlet Bahçeli ve ekibiyledir.