Ergun KAFTANCI
KAPALI cezaevindeydiler…
İlgililer nedense “Açık cezaevine nakledelim” dedi…
İki gerekçe öne sürüldü…
Birincisi kapalı cezaevleri tıklım tıklımdı; ikincisi, bu beş kişi iyi hal göstermişlerdi…
Açık cezaevine nakledildiler…
Beşi de dinci terör örgütü IŞİD militanıydı…
Örgüte silah sağlıyorlardı; yakalandılar, yargılandılar, hapis cezası aldılar…
……………………
Günlerden bir gün istihbarat, polise ve jandarmaya bu beş militanın kaçmaya hazırlandığını ihbar etti, önlem alınmasını istedi…
İhbarda da “Suriye’ye kaçacaklar” kaydı ekliydi…
Sonuç…
İstihbaratın saptaması doğru çıktı, beş azılı militan firar etti…
……………………
Sıkışınca istihbaratımız zayıf diyoruz…
Sanki güvenlik güçlerimiz değil…
Bu firar olayı, ikisinden sadece birinin ıslah edilmesi gerektiğini gösteriyor!
Hangisini, anlaşılmıyor mu?
……………………
Her ihmalin faturasını istihbaratçılara kesmekten vazgeçelim ve güvenlik anlayışımızla çalışma stilimizi de adam sendeci anlayıştan kurtaralım.
Dayanışmanın zamanı
——————————
TERÖR tamamen değil ama kısmen önlendi…
Güneydoğu’da teröristleri etkisiz hale getiren güvenlik güçlerimizin iyice temizlemeden bölgeden ayrılması söz konusu değil…
…………………..
Günlerdir büyük boyutta çatışma yaşanmıyor…
Münferit bir iki saldırı oluyor, saldıranlar da derhal etkisiz hale getiriliyor…
Güvenlik güçlerimiz de bombalı tuzaklar yüzünden şehit veriyor…
…………………..
Terör örgütünün son debelenmelerine tanık oluyoruz…
Buna bakarak rehavete kapılmamak lâzım…
Sadece bölgede değil ülkede de, terörün izi bırakılmamalı…
…………………..
Son durumu iyice gözlemlersek bölge halkının da bölücü örgütten illallah ettiğini görürüz.
Halkın yaralarını sarmalıyız.
Bu noktada sadece devlete değil bütün yurttaşlara da, yardımda bulunma görevi düşüyor…
…………………..
Dayanışmaya ihtiyacımız var…
Elimizi Güneydoğu’daki insanlarımıza da uzatmalıyız!
*
Eli kulağında
YARGITAY 18. Hukuk Dairesi Başkanlığı açıklama yaptı…
MHP olağanüstü kurultayının iptali konusundaki kararın, bu ayın sonuna kadar alınmış olacağını duyurdu…
Kurultayın 15 Mayıs’ta yapılmaması ihtimali kalmadı gibi bir şey…
Delegelerin aldığı olağanüstü kurultay kararı geçerli…
Gemerek ve Tosya mahkemelerinin aksine kararı ne olacak diye sorabilirsiniz…
Hukukçu değilim, o kararlara ilişkin nasıl bir yargısal prosedür izleneceği konusunda bilgim yok..
Ama işin ehli ne diyor ona bakıyorum; hukukçular o iki mahkemenin yürütmeyi durdurma konusunda yetkisiz olduklarını söylüyor…
Demek ki muhalefetin, yanlış politikalar üreten Devlet Bey‘i alaşağı etmesi yakın…
Topu topu üç gün sonra!
…………………….
İnşallah yargısal prosedür, ne bir kavram kargaşasına, ne de hukuk zafiyetine yol açar!
*
Olmadı, urun başını
CAN Dündar‘a suikast girişimi düzenli -organize- bir saldırı mı değil mi, ortaya çıkarılmalı…
Galiba düzenli bir saldırı…
Ancak herhangi bir terör örgütüne bağlı olduğunu sanmıyorum…
Fanatik bir iktidar grubunun girişimi olabilir…
Kısacası saldırıya siyasal bir düzenleme de diyebiliriz…
Düzenleyen kim olabilir, onu bilemiyorum…
……………………..
Gazetecilere casus diyenlerin gösterdiği yoldan yürüyecek ve hesap sorma küstahlığına kalkışacak AKP’li yok mu?
Çoook!.
Gözaltına alınan tipler onlardan olabilir!
…………………….
Toplumu birbirine yabancı kılma, yani kutuplaştırma gayretleri işte böyle saldırı içerikli gelişmelere (!) de yol açıyor…
Vebali, ülkeyi kutuplaştıranların boynuna!
*
Bir hatıra
27 MAYIS darbesi yapıldı…
Akşam gazetesi Ankara Bürosu‘nda Başbakanlık muhabiri olarak çalışıyorum…
Devlet ve Hükûmet Başkanı da merhum Orgeneral Cemal Gürsel…
Darbenin lideri olarak iki görev de onun yeddine tevdi edilmiş…
…………………..
Gazetecilerin erken saatten itibaren toplanıp herhangi bir konuda yapılacak açıklamaları beklemesi alışkanlık olmuştu…
O sabah, gazetede imzalı bir haberim de çıkmıştı…
Gürsel Paşa‘nın, merhum Maliye Bakanı Hasan Polatkan‘ın eşini kabulüne ilişkin…
Konuşmaları da bana, Gürsel Paşa’nın hizmetinde olan bir sivil -adını hiç açıklamadım- iletmişti…
…………………….
Başbakanlığın çevresinde hep, tebdil-i kıyafet etmiş polisler görev yapardı. Onlardan birinin de boyacı olduğunu bilirdik.
O sabah ayakkabılarımı boyatmak istedim. Tekine boya sürdüğü sırada koşuşma oldu, Gürsel Paşa çıkıyor dediler.
Koştum, merdivenlerin önünde ve en arkada yerimi aldım…
…………………….
Uzatmıyorum…
Paşa ile aramda şu diyalog yaşandı değerli okurlar:
–Akşam’da mı çalışıyorsun?
-Evet Paşam…
-O haberi sen mi yazdın?
-Evet efendim…
Bunun üzerine beni tepeden tırnağa bir güzel süzdü, sonra ayaklarıma baktı; teki boyalı diğer teki çamurlu ayakkabı…
Döndü “Haberini de ayakların gibi, yarım bırakmışsın” diyerek aracına yürüdü…
Darbeci filandı ama hoşgörü sahibiydi, eleştirilere de kızmazdı!
Nur içinde yatsın!
*
BİR SÖZ
KİBİRLİ insan, kabahati başkalarında arar…