
MHP’li Ersoy: Milliyetçi Hareket Partisi, milli iradenin bağrından doğan milliyetçi ruhtur. Milliyetçilik demokrasi ile özdeştir… 15 Temmuz Darbesi’nin önlenmesinde; başta Türk Milleti olmak üzere, MHP Lideri Bahçeli ile TSK’nın asıl omurgasını oluşturan ve milletten yana tavır koyan askerlerimizin rolü büyüktür..
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç. Dr. Ruhi ERSOY, 15 Temmuz Darbe girişimine ilişkin olarak bir basın açıklaması yapmıştır.
Ersoy’un açıklaması şöyledir:
Değerli basın mensupları;
15 Temmuz 2016 gecesi, milletçe “Kara Gece” olarak hatırlayacağımız ve anacağımız gecede Türkiye Cumhuriyeti Devletine kastetmiş ihanet şebekesi kanlı olaylar zincirini gerçekleştirmiştir.
Kara Gece, Türk Silah Kuvvetleri’nin içine sızmış, yuvalanmış bir grup terörist demokratik düzeni yıkmaya, devletin yönetimini ele almaya, milletin iradesini yok etmeye çalışmıştır.
Sıradan bir kalkışma veya darbe girişimi olmayan olaylar zincirinde asker üniforması giymiş teröristler, Pensilvanya’nın emir erleri, tanklarını, toplarını ve silahlarını hiç çekinmeden milletimize çevirmiş, 248 vatan evladının şehadetine yol açmışlardır.
Kara Gece’de hedef açıkça “Milli İrade”dir. Ankara Gölbaşı Özel Harekât Merkezi, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı, Genel Kurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yanında tarihinde ilk kez böyle bir durumla karşılaşan Milli İradenin tecelli merkezi “Gazi Meclis” ünvanlı Türkiye Büyük Millet Meclisi, bizlerin de bulunduğu saatlerde “Okayanus Ötesi”nin elemanları tarafından bombalanmış, ağır silahlarla taranmıştır.
Kıymetli Basın mensupları;
Öncelikle çok dikkat etmemiz gereken nokta şudur ki; yaşanan darbe girişimini bastırmada en etkili görev yine Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki milletten yana tavır koyan askerlerimize düşmüştür. Darbeyi engellemek için her türlü çabayı gösteren şanlı ordumuzun mensuplarına şükranlarımızı iletiyoruz. Bu nedenle “cuntacılar” ile “Peygamber Ocağı” idrakinde olan askerlerimizi aynı kefeye koymadan, TSK’nın bu süreçte yıpratılmasına izin vermeden asker-polis, asker- vatandaş çatışmasına dönüştürmeden sürecin yönetilmesi gerekmektedir.
Darbe gecesi, darbenin başarılı olup olmayacağının belli olmadığı saatlerde ilk açıklamayı yaparak darbeye karşı olduğunu, devletinin ve milletinin yanında olduğunu beyan eden partimizin Lideri Sayın Devlet Bahçeli beyin bu açıklaması kamuoyuna ve hükümete can suyu olmuş, daha sonra da Cumhurbaşkanı ve başbakan açıklamaları ile halkı sokağa çağırmıştır.
Açıklamaların ardından sokaklara, meydanlara akın eden milletimiz, iradesine “darbe vurmak” isteyenlerin karşısında dağ gibi durmuş, uçaklara, tanklara aldırmaksızın göğsünü devletine siper etmiştir.
Darbe Girişiminin başarılı olamamasında hiç kuşku yok ki sözünü ettiğimiz, gece yarısı meydanları, sokakları dolduran yüce Türk Milletinin payı en büyüktür.
Artık milletimiz daha duyarlı, daha bilinçlidir. Ülkemizdeki darbeler tarihine bakıldığında, “evlerinden çıkmayan halk” yerine bugün, korkusuzca demokratik parlamenter sisteme ve iradesine sahip çıkmak için tankların önünde duran, mermilerin altında toplanan milletimiz bir anlamda atalarına layık tavır sergilemiştir.
Yaşanan acı dolu süreç hafızalarda yerini alacak, geleceğimize aktarılacak ve bu durumlardan ders çıkararak neler yapıp neler yapmayacağımızın hesabı da tutulacaktır.
Önce Ülkem ve Milletim diyenlerin uyarılarına kulak kabartılmalı, şahsi ikbalini veya siyasi çıkarını düşünmeden vatan ve millet hassasiyeti gözetilerek yapılan tespit ve öneriler dikkate alınmalıdır.
MHP ve onun Lideri Devlet Bahçeli Bey’in yıllardır hükümeti ve siyasi iktidarı “okyanus ötesi”, “Pensilvanya”, “ihanet şebekesi” olarak adlandırdığı FETÖ terör örgütü konusunda yaptığı uyarılar bugünlerde arşivlerden çıkmış özellikle sosyal medyada yer bulmuştur.
MHP ve Lideri’nin bizzat isimlerini zikrederek faaliyetlerine son vermesini istediği yapının bugün ülkemizi ne hale getirdiği ortadadır.
MHP’nin ve Lideri’nin uyarıları zamanında dikkate alınmış olsaydı acaba bugün ülkemiz böylesi acı tablo ile karşı karşıya kalır mıydı?
Siyasi iktidarın, hükümetin bunca “defosu”na rağmen hiçbir zaman “ben demiştim”, “ben söylemiştim” söylemleri ile siyasi rant peşinde koşmayan MHP ve Lideri’nin duruşu ve tutumu konjonktürel değil, ilkeseldir.
“Önce ülkem ve milletim” diyen bir siyasi hareketin başka bir tavır sergilemesi, fırsatçılık yapıp siyasi çıkar peşinde koşması inancımıza ve inandıklarımıza ihanet olacaktır.
Paralel devlet yapılanması (PDY) FETÖ, yıllardır sızdığı kurumlarda istediği gibi at koşturmuş, karşılarına çıkan her yapı veya kişiyi çeşitli komplolarla saf dışı bırakmış, her türlü hukuksuzluğu ve hainliği sergilemiştir.
Bunun sonucunda da yönetimi hepten ele almak için kanlı bir girişimde bulunmuş, milletimizden de gerekli cevabı layıkıyla almıştır.
Bugün binlerce kişinin FETÖ üyesi olmaktan dolayı tutuklandığı, sorgulandığı ortamda özellikle devlet kurumlarındaki çalışmaların gerektiği şekilde yapılması için bakanlar kurulu OHAL kararı almış, TBMM de onaylamıştır. MHP olarak OHAL kararına destek verilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi, milli iradenin bağrından doğan milliyetçi ruhtur. Milliyetçilik demokrasi ile özdeştir.
Ülkemizin içinden geçtiği böylesi hassas süreçte, geçmişte olduğu gibi bugün de Milliyetçi Ülkücü camia olarak devletimizin yanında saf tutmamız kutlu davamızın gereğidir.
Değerli basın mensupları;
15 Temmuz’dan bugüne yaşadığımız olağanüstü süreçten demokrasimizi güçlendirerek çıkmalıyız. Bunun için hükümet ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “herkesi” davet ettiği ve her kesimden insanın bulunduğu, “darbe karşıtlığı”nda birleşen/toplanan kalabalıklar üzerinden siyasi hesap yapmaması, birleştirici, bütünleştirici mesajlar vermesi gerekmektedir.
Artık siyasi iktidarın yaşanan süreçten ders çıkararak hak ve hukuk temelli, liyakat esaslı politikalara geçmesi zaruridir.
Türkiye’de siyaset kurumunun dili, farklılıkları öne çıkaran değil, birliktelikleri öne çıkaran anlayış ile konuşmalıdır. Gerilim ve çatışmaların sürmemesi için bu en önemli unsurdur.
OHAL kapsamında paralel devlet yapılanması FETÖ terör örgütü kapsamında başlatılan soruşturmalarda dikkatli olunmalı, kurunun yanında yaşın yanmasına engel olunmalıdır.
Ülkemizin yeterince iç ve dış sorununun olduğu bir dönemde daha büyük bir sorunla mücadeleye girişildiği gerçeğinden hareketle siyasi partilerin propagandalarına dikkat etmesi, siyasilerin kullandıkları dile özen göstermesi mecburiyettir aksi halde ülkemiz üzerinde hesap yapanların ekmeğine yağ sürülecektir.
Kıymetli basın mensupları;
15 Temmuz’dan bugüne yaşadığımız olağanüstü günler sonucunda acı tecrübeyle bazı gerçekleri görmemiz gerekmektedir.
Devletin her alanında açığa alınan, tutuklanan sayısına bakıldığında örgütün nerelere kadar girdiği, etki alanı daha net görülmeye başlanmıştır.
Her terör olayından sonra “istihbarat zaafiyeti yok” diyen siyasi iktidar temsilcileri, bugün Cumhurbaşkanının ağzından “istihbarat zaafı var” cümlesini duymuşlardır. Bu nedenle, devletin ilgili birimlerinin kendi kurumlarını da gözden geçirmesi, zaafın kaynağının tespiti ve alınması gereken önlemleri belirlemesi ivedilikle yapılmalıdır.
Demokrasimizin ana kaynağı milletimiz olmalı, milletin ayrışmasına, birbirine düşmesine neden olacak hiçbir uygulama yapılmamalıdır.
Yaşanan darbe girişiminin milli birliğimize yapıldığının farkında olarak, parlamenter demokrasiyi hedef aldığını unutmadan, demokrasimizi güçlendirme yolunda ilerleyip siyasetten uzak bir dille değerlendirmelidir.
Bu arada PKK terörü unutulmamalı, Güneydoğu’daki mücadele sekteye uğramamalıdır.
Bu vesile ile yaşanan darbe girişiminde hayatını kaybeden “demokrasi şehitlerimize” Allah’tan rahmet, milletimize baş sağlığı diler, yaralılara acil şifalar dilerim.