Ergun KAFTANCI
12 EYLÜL darbecilerinin adalet anlayışını hatırlayın; hemen hepsi hukuk ve insanlık dışıydı…
Darbe hukuku uygulanıyordu…
Kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlardı…
Sağcı solcu, kadın erkek, yaşlı genç ayırmadan yakalara yapıştılar, cezaevleri günahsız insanlarla doldu taştı…
Yükselen sesler boğuluyor, öne çıkan olursa yaka paça götürülüyordu…
Yurttaşlar kimi kime şikâyet edeceğini bilemiyordu…
Uygulanan hukuk ve olmayan adalet yüzünden darbe giderek lanetlenir hale geldi…
………………………
O günleri yaşayanlar hatırlar…
Devlet kadrolarında temizlik başlatıldı. İhbar mekanizması sayesinde
sağcı ya da solcu diye ayırmadan adı öne çıkanları memuriyetten azlettiler…
O dönemi hatırlayanlar bilecek, devlet dairelerinde işler yavaşladı; kamu sektöründe hizmetler aksadı, üniversitelerde hoca sayısı geriledi, orta dereceli okullarda öğretmen açığı başgösterdi…
……………………….
Darbeler böyledir…
Hukukları da…
Darbeciler de hak ve adaletle tanışık değillerdir.
Değirmen gibi, insanı öğütürler, un ufak yaparlar…
12 Eylül’den 83’teki genel seçime kadar bu iklim yaşandı!
………………………
15 Temmuz halkımız tarafından önlenmeseydi 12 Eylül dönemine benzer
günleri yaşamak zorunda kalacak, toplum olarak zor günler geçirecektik.
Darbe tehlikesinin tamamen geçmediği söyleniyor…
Demek ki müteyakkız olmayı sürdürmek zorundayız…
………………………
Bu defa darbe değil, siyaset kamuda azillere yol açtı…
FETÖ ile yakından uzaktan ilişkisi olan devlet hizmetinden şutlanıyor… Kızağa alınanlar da var; aklanırlarsa görevlerine dönebilecekler, aksi halde onlara da kamu kurumları kapanmış olacak…
Bu bağlamda çok önemli bir hususa dikkat etmek lâzım…
Fetullahçı Terör Örgütü’yle ilişkisi olmayan kamu görevlilerinin ve iş çevrelerindeki yurttaşlarımızın mağdur edilmemesine özen gösterilmeli…
Yalan ve iftira yoluyla yurttaşların sahip olduğu insanlık onurunun karalanmasına izin verilmemeli…
Şunu demek istiyorum; Fetullahçı teröristlere ulaşmak için çalıştırılacak ihbar mekanizmasının getireceği bilgiler titizlikle ve mutlaka tarafsız olarak
değerlendirilmeli…
Kimseye haksız muamele yapılmamalı…
………………………
Toplumda ayrışmaya neden olacak kararlar vermeyelim ve derin yaralar açmayalım…
Birlik ve beraberliğimizi tehlikeye atmayalım!
Hikmet’i anmayı bile beceremedik
ÜÇ GÜN önce bir yıldönümünü sessiz ve sedasız yaşadık…
Bingöl’de MHP‘nin oylarını yüze 33 oranına yükselterek belediye başkanı seçilen ülkücü babayiğit Hikmet Tekin‘in şehit edilmesinin 37. yılıydı…
Ne acı değil mi; Hikmet’i ve onunla birlikte şehit edilen annesiyle erkek kardeşini, ne MHP Genel Merkezi andı, ne bir ülkücü kuruluş…
Pek az insan bir araya gelerek dualarla şehitlerin aziz ruhlarını şad etti..
………………………..
Hikmet, defalarca suikasta uğramış, iki kez yaralanmış, fakat ne ülkücülükten vazgeçmişti ne belediye başkanlığından…
Yanlış hatırlamıyorsam bir ramazan günüydü, niyetliydi…
Ablasının davetini geri çeviremedi, iftarı birlikte yapmak istedi…
Anacığı Hamdiye Tekin ve İngilizce öğretmeni olan kardeşi Ahmet Tekin ile birlikte yola çıktı.
Ablası Esma Hanım, Genç ilçesinde oturuyordu…
Birlikte oruç açtılar, sohbet edip hasret giderdiler…
Sonra dönüşe geçtiler…
Araçta yeğenleri Selma, Mithat, Niyazi de vardı, onlar da Bingöl’e dönmek istemiş ve aynı araca binmişlerdi…
………………………
İlçeden henüz çıkmışlar, ya bir ya iki kilometre gitmişlerdi ki Marksist Leninist katiller aracı yaylım ateşine tuttu.
Annesi Hamdiye Hanım ve kardeşi Ahmet Tekin ile birlikte Hikmet de şehit düştü, yeğenler yara almadan kurtuldu…
Tarih 12 Ağustos 1979…
Hikmet Tekin‘i kimse doğru dürüst anmadı değerli okurlar; ne Devlet Bahçeli ve takımı, ne bir milliyetçi ve ülkücü kuruluş…
Siyasetin, vefayı bile gölgelediğine tanık olduk böylece!
………………………
Siz de benim gibi içinizden geleni yapın…
Şehitlerimizin ruhuna el fatiha!
Uyku kaçıran sorular
AMERİKAN yönetimi bu soruların cevabını arıyormuş:
1- Darbe girişimi tekrarlar mı…
2- Erdoğan tek adamlığını ilan eder mi…
3- Türk halkının Amerika’ya beslediği kızgınlık geçer mi…
4- Türkiye AB’ye takındığı tavrı sürdürür mü…
5- Rusya ile ilişkilerin boyutu nereye varır, bu birliktelikten NATO olumsuz etkilenir mi…
Tedirginliklerine bakın!
………………………
Adamın Yahudi’ye borcu varmış…
Bezirgân her gün kapısına dayanıp “Paramı ne zaman vereceksin kuzum” diye sorarmış…
O yüzden uykuları kaçıyormuş…
Sonunda dayanamamış “Ne lan bu, benim uykum kaçacağına onunki kaçsın” deyip Yahudi bezirgâna kapıyı açmış ve o sormadan hemen cevabı yapıştırmış:
-Borcumu ö-de-me-ye-ce-ğim, anladın mı…
Kapıyı yüzüne kapatırken de “Şimdi biraz da o uykusuz kalsın” diye mırıldanmış…
………………………
O misal…
Bu sorular, cevap verilecek düzeyde soru değil…
Abukluğa verilecek cevabımız yok diyelim ki…
Biraz da Amerikan yönetiminin uykusu kaçsın!
RASTGELE
HAYATIN oyununa bakın; facebook’ta dolaşan bir fotoğraf var. Fetullah iblisinin elini sıkan, AKP’ye hukuk yollarını (!) göstermeye kalkan Burhan Kuzu… El eleler ve de göz göze bakışıyorlar. Burhan Kuzu‘nun iblisle ilişkisi ne ola diye düşündüm, bulamadım… İlginizi çekecek bir konu, araştırın bakalım, altından ne çıkacak görelim…
*
BİR Beşiktaş taraftarı olarak Galatasaray‘ı kutluyorum, Sarı Kırmızı’lı ekip bir kupa daha kazandı. Süper kupa için oynanan maç berabere bitince uzatıldı, yine berabere bitince penaltılara gidildi. Şenol Güneş hoca futbolcularına penaltı nasıl atılır, önce onu öğretsin. Penaltı atamayan gol de atamaz!
Sadi Özbay’a teşekkür
Yazar ve kültür adamı Sadi Özbay‘dan toplumsal bir yakınma:
-Değer verdikçe kendini bir b.k sananlar var.
Verdiğimiz değer ellerine yüzlerine bulaşıyor…
Mikrop kapacaklar diye korkuyorum(!)
BİR SÖZ
AFFETMEK ruhu özgür kılar, korkuyu da siler atar…