Hasan Külünk
İran aydınları, Tahran, San’a, Bağdat, Şam bizim başkentlerimizdir derken Türkiye’ye savaş ilân etmiş olmuyorlar mı? Şeklinde bir soruyla konuya girersek net bir şekilde şunu görürüz.
İran bir yandan, Basra Körfez’inden güneye inip Yemen’de iktidarı ele geçirmek suretiyle hem Anadolu’nun güney karakoluna el koyuyor, Aden boğazını kontrol ederek Türkiye’nin Hint Okyanus’una çıkış kapısını tutuyor, Somali ve diğer Afrika irtibatlarımızı baskı altına alıyor. Ayrıca Suudi Arabistan’ı güneyinden kuşatıp tam abluka kuruyor.
Bir yandan da Bağdat Şam hattında mevzi mevzi ilerleyerek Türkiye’yi hem güneyinden kuşatıp hemde Suudi Arabistan’la yolunu tıkamış oluyor. Bununla da yetinmeyip, Türkiye ile, İran liderliğindeki İran Irak Suriye hattının arasına bir Kürt koridoru kurulmasına zaman zaman açık zaman zaman üstü kapalı destek veriyor. Türkiye’yi güneyinden, Suudi Arabistan’ı kuzeyinden kuşatıyor.
Bütün bu İran hamleleri net bir şekilde emperyal Fars yayılmacılığıdır, hedefinde de kesinlikle Türkiye vardır.
Burada dikkatimizi çeken husus İran’ın Türkiye’yi kuşatmasına ses çıkarmayan bazı TC kimliği taşıyan azınlık ırkçıları, sanki bu riskleri İran üretmemiş de Türk devleti üretmiş gibi savaş tehdidi ile bizi sindirmeye çalışacak kadar aptalca davranışlar sergiliyorlar.
İran bütün İslâm tarihi boyunca çok küçük istisnalar dışında hep müslümanlarla savaşmıştır. Ne Haçlı seferlerinde ne de Dünya savaşlarında hiç İslam dünyasına katılmamıştır.
İran coğrafyasının Anadolu ile rekabeti, onları sadece Vatikan ve etki alanlarıyla ittifaka büyülemiş, İran mollaları da bu zehiri daima içmiştir.
Türk devletine galip gelme ihtirasına mağlup olan İran mollaları bu uğurda şeytanla bile ittifak etmeyi tarih boyunca mübah bulmuşlardır.
Bu durumda “İslâm ülkeleri birbiriyle çatışmamalı” telkiniyle karşımıza gelenler bu nasihatlarını gidip İran molalarına yapmalıdırlar. İslâmcılık giydirilmiş bir kamuflaj ile İran’ın avukatlığına soyunanlar, gerçekte Türk düşmanlığı yaparak kendi “azınlık ırkçısı” emellerine hizmet ediyorlar. Bunu net olarak görüyor, biliyor ve not ediyoruz.