Ali BADEMCİ
Umudumuz odur ki Türkiye ve Özbekistan bir an evvel birbirine sarılmak ve kardeşliğini bütünleştirmek zorundadır. Türkiye’nin 1000 yıllık bir batı deneyimi vardır; Türk Cumhuriyetleri bu deneyimlerden mutlaka faydalanmalıdır. Türkiye de, Kerimov’dan kalan ve dışarıya bir kuruş borcu olmayan Özbekistan’ı anlamalı, bu tutumu dünya ile entegrasyon çerçevesinde geliştirmelidir; tıpkı Japonlar gibi.
ÖZBEKİSTAN’DA YENİ DÖNEM
Dünya, Özbekistan’ın İslâm Kerimov sonrası döneme bu kadar ılımlı geçiş yapacağını tahmin etmiyordu. Çünkü dünya demokrat görünümlü kendi diktatörlerini görmemezlikten geldiği halde Kerimov’u çoktan en büyük diktatör olarak ilân etmişti! Elbette ülkeleri idare eden liderlerin faydalı görüldüğü kadar eleştirilen ve beğenilmeyen yönleri de bulunmaktadır. Bu yönden batı kendi ve kendi tabiatlarının yarattığı diktatörlere toz kondurmazken, menfaatlerine sırt dönenleri sürekli linç etmiştir! Kerimov’ın bir Saddam olduğunu düşünmek mümkün olmadığı gibi Ortadoğu’nun kralları gibi düşünmek de çok hatâlıdır.
Muhammed Salih gibi İslâm Kerimov’dan kaçan birçok Özbek dostumuz bulunmaktadır; muhtemelen bu satırlardan alınanlar da olacaktır. Lâkin Kerimov’un hiç mi düzgün tarafı yoktu, diye kendi kendimize sorarsak bu soruyu cevaplamakta çok sıkıntı çekeriz. Kolay değil Çarlık Rusya’nın üzerine 70 yıl Sovyet istibdadı gelmiş,1991’de de birden bire ve kansız bir surette bir perde aralanmıştır. Böyle bir geçişin sancılarını Rus Devleti hâlâ atlatamamışken bağımsız hâle gelen cumhuriyet liderlerini nasıl yargılayabiliriz? Sovyetler’den ayrılan Azerbaycan ve 5 Orta Asya Cumhuriyeti’nden sadece birinde lider değişmediği hâlde durumları çok mu iyidir? Üstelik Kazakistan aynı liderle yoluna devam ediliyor ve har bakımdan durumu, dünyaya açılımı gayet iyidir. Tabii olarak iyiliğin ölçüsü Azerbaycan’da olduğu gibi sadece ekonomi değildir! Biz Türk Cumhuriyetleri’nin iyi olmasından dünyadaki Türk idarelerin entegrasyonunu anlıyoruz! Maalesef Rusya’ya gönlü ile de olsa zorla da olsa elini veren kolunu kurtaramamıştır. Meseleyi biraz da bu yönden görmek gerekmiyor mu?
Türkistan Türk kavimleri içerisinde en fazla nüfus kaybeden Özbekistan’dır; ki bunun da sebebi gerek Çarlık gerekse Sovyetler devrinde istiklâlleri için mücadele etmeleridir. O sebeble milyonlarca Özbek katledilmiş bir o kadar da Afganistan-Pakistan-Suudi Arabistan-Amerika ve Avrupa ülkelerine hicret etmek zorunda kalmıştır. İlginçtir ki ülkeleri dışında başka devletlerin vatandaşları olarak yaşayan mülteciler de hep bir ağızdan Kerimov’a diktatör gözü ile bakmışlardır da bu eğilimin bir batı algısı olduğunu hiç düşünmemişlerdir. Özbek dostlarımızın beşini bir araya getirip bir noktada anlaştıramazsınız, neden acaba? Bunlardan bazıları bulundukları ülkelerde siyasete de karıştıkları hâlde bir türlü kendi ülkelerinin siyasetini bizlere izah edememişlerdir. Halbuki Türkiye umumî efkârına önce bu gereklidir!
Bugünkü Özbekistan’da Özbek aydınlar doğru dürüst tarihlerini bilmiyor; hele XX. yüzyıl gelişmeleri ve olayları hakkında hiç bilgileri yoktur! Ülkeleri dışında bulunan Özbek aydınlar ne yazık ki böyle bir ilişkiyi bile geliştirememişlerdir. Hepsi varlıklı insanlar oldukları halde fedakârlık yapanların sayısı bir elin parmakları kadardır. Meselâ hiçbir şey okumazlar; itiraf etmek lâzımdır ki Özbekistan’ın seçme aydınları bu konuda bir hayli çalışkandır. Fakat ne kadar, elbette ellerinden geldiği kadar! Lâkin gönül isterdi ki bir takım derin suçlamalar yerine dünyada Özbekler önce kendi aralarında birleşsin ve ondan sonra bulundukları ülkelerin siyasetine iştirak etsin! Bunlar Özbekler’in meseleleridir, elbette suçlamak için söylemiyoruz!
Bugünkü Özbekistan dünyada Türk varlığının en büyük mirasçısıdır; fakat ne biz Türkiye Türkleri ne de kendileri ve diğer Türk oluşumlar bu işin farkında değildir! Türkistan’a seyahata giden arkadaşlarımız hemhudud olan bu cumhuriyetlerde birinden diğerine girişte bir hayli zorluk çekmektedirler. Kazak TV hergün tarihi ve kültürel programlar yapmaktadır; Kırgızistan’da Türkiye’nin oluşturduğu sağlam bir ilim alt yapısı var; fakat bu dünyalarda ne Özbek adını ne de müşterek tarihi öne çıkaran tek cümle yok! Kazakistan sosyal olarak gittikçe batılılaşıyor; eğer Rusya engeli olmazsa Türkiye’den beter ABD ve Avrupa’ya teslim olacak! Elbette Kazakistan’da da birçok Türkiye Türkü bilim adamı var; fakat önümüze çıkan başarı 75.000 öğrenciden 5.000’e kadar düşen Yesevi Üniversitesi’nin durumundan farklı değildir. Demek bakış açımız, davranışlarımız, temsil kabilliyetimiz, imajımız hiç de iyi değildir.
Umudumuz odur ki Türkiye ve Özbekistan bir an evvel birbirine sarılmak ve kardeşliğini bütünleştirmek zorundadır. Türkiye’nin 1000 yıllık bir batı deneyimi vardır; Türk Cumhuriyetleri bu deneyimlerden mutlaka faydalanmalıdır. Türkiye de, Kerimov’dan kalan ve dışarıya bir kuruş borcu olmayan Özbekistan’ı anlamalı, bu tutumu dünya ile entegrasyon çerçevesinde geliştirmelidir; tıpkı Japonlar gibi.
Esen kalın.