
Bülent Vedat AYDEMİR
Siyasi gündemle ilgilenenler iyi bilirler: ne oldu da, AKP tarafından sümen altı edilmiş olan başkanlık sistemi Ekim 2016 tarihinde MHP Genel başkanı tarafından yeniden gündeme alındı ve meclise getirildi?
MHP Genel merkezi Bu hamleyi “ülkenin bekası” için yaptığını söylüyor. Beka kelimesi kalıcılık, ölmezlik anlamında kullanılır. Gelecekle ilgilidir. Ülkemizin geleceği ne gibi tehditler altındadır?
Mevcut parlamenter sistemin net olarak açıklanmayan, üstü kapalı beyanlarla dile getirilen bu tehdidi gidermedeki zafiyetleri veya yetersizlikleri nedir ki, başkanlık sistemi kurtarıcı olarak sunuluyor.
Net ve anlaşılır cevaplar beklemek her vatandaşın hakkıdır.
****
Anayasa bir devletin yönetim biçimini belirleyen, devlet güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, aynı zamanda yurttaşların kamu haklarını da bildiren temel yasadır. Devlet ile vatandaş arasında yapılan bir toplumsal sözleşmedir.
Anayasa değişikliğini içeren paketin referanduma sunulmasının amacı, mevcut vatandaşların bu değişikliği kabul ettiklerini veya etmediklerini belirlemek içindir.
Kabul etmeyenleri vatan hainliğine varacak kadar suçlamanın ne anlamı var? Şayet bu değişiklik kabul edilmezse “ki bu yüzde ellinin üstü demektir”, kabul etmeyenler vatan haini mi olacaktır?
Bu ne biçim mantıktır!
Yasal hakkını kullananları aşağılamak hangi demokrasi de vardır?
****
Mevcut Anayasanın “İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliği” ile ilgili 123. Maddesinin üçüncü fıkrasındaki “ Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” ibaresi, “ kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur” şeklinde değiştirilmek istenmektedir.
Şayet değişiklik kabul edilirse, Bir süre sonra mevcut üniter sistemin yetersiz kaldığı, eyalet sistemine geçilmesi gerektiği; Sayın Erdoğan’ın daha önce dillendirdiği “ Osmanlı’da da Lazistan, Kürdistan gibi eyaletler vardı. Eyalet sisteminden korkmamalıyız” tarzındaki görüşlerinin gündeme getirilmesi halinde ne yapılacaktır?
Vatandaş olarak, toplumsal sözleşmenin bir tarafı olarak bunun cevabını bilmek hakkımızdır.
****
Eski Komünist, şu an Cumhurbaşkanı danışmanı olan ve Anayasa değişikliğinin mimarı olarak bilinen Mehmet Uçum’un Balçiçek İlter’e yaptığı açıklamada;
“Kürt politikası, Türkiye’nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir. Yeni oluşumda önemli boyuttur. Türkiye’ye özgü başkanlık modeli üniter yapı içerisinde adem-i merkeziyetçiliğin geliştirilmesi esasına dayanmaktadır. Kürtlerin yaşadığı bölgeler de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü -yerel, bütünleştirici merkez yapıyı kurmak hedeftir-. Dışlayıcı ve baskıcı Türk Milleti’nden, Kapsayıcı ve Özgürleştirici TÜRKİYE MİLLETİ’ne geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleştirileceği, bir siyasi realite söz konusudur”.
Bu sözlerden; “Reform denilen sürecin ilk adımı olan anayasa değişikliğinin asıl hedefi, Kürtlere özerklik tanımak. Neticede Türk Milleti’ni ortadan kaldırıp, yerine Türkiye Milleti kabulünü getirmektir” anlamı çıkmaktadır.
Bu durumda ne yapılacaktır. Mevcut Anayasa’da bunu engelleyici bir hüküm var mıdır?
Vatandaş olarak, toplumsal sözleşmenin bir tarafı olarak bunun cevabını bilmek hakkımızdır.
****
Bir müddet sonra, “mevcut milletvekili seçim sistemi başkanlık sistemine uygun değildir. Dar bölge veya daraltılmış bölge sistemine geçilmesi gerekir” iddiası ile mecliste değişiklik yapılarak (AKP’nin yeter sayısı vardır) bu sistemlerden birisine geçilirse, MHP ne yapabilecektir.
Dar veya daraltılmış bölge sisteminde, bir bölgede milletvekili çıkarabilmek için o bölgede birinci parti olmak gerekir. MHP’nin mevcut yapısıyla, birkaç yer hariç, seçim bölgelerinde çoğunluğu yakalaması çok zordur. Bu da çok küçük sayıda temsil demektir.
Bu durumda ne yapılacaktır.
MHP’ye gönül vermiş bir Ülkücü olarak bilmek istiyorum!
****
Sayın Bahçeli daha önceki birçok mitinglerde ve meclis gurubunda yaptığı konuşmalarında Sayın Erdoğan için ” seni yüce divana göndermezsem namerdim” diye haykırmıştı. 15/27 Aralık’la, Oslo süreciyle, Habur rezaletiyle ilgili çok ağır şeyler söylemişti.
Sayın Erdoğan’da Konuşmalarında Sayın Bahçeli’ye çok ağır hakaretlerde bulunmuştu.
Velhasılı birbirlerine “yenilir yutulur cinsten olmayan” çok ağır ithamlarda bulunmuşlardı.
Şimdi ne oldu da kol kola girdiler. Birbirlerini metheden konuşmalar yapmaya başladılar.
MHP’ye gönül vermiş bir Ülkücü olarak bilmek istiyorum!