Ümit Köprülü
Önceki gün 5 Mart 2017 Bağdat’ta Türkmen, Eyzidi ve Aşuriler, Mezopotamya Özerk Bölgesinin kurulması konusunda anlaşarak üçlü ittifaklarını oluşturdular.
Ancak yeni İttifakın yayınladığı bildiride yer alan, “ Mezopotamya Özerk Bölgesi, Irak’taki azınlıkların istikrar güvencesidir” parolasına takıldım kaldım.
Bir kere Türkmenler Irak Yeni Anayasasının tanımıyla vatanın 3. halk unsurudur.
Eyzidi, Aşuri, Şebek ve Süryaniler ise Irak Ana Yasasında azınlık olarak geçen kavimlerdir.
Türkmenler, Türkmeneli demografisinin değişmesine rağmen, Kerkük, Musul, Erbil, Selahettin ve Diyala illerinin 2. büyük milletidir.
Türkmenler, girdikleri bu yeni ittifakın içinde ise çoğunluğu oluşturmaktalardr.
Telafer Irak genelinde en büyük bir ilçe. Nüfusunun 100% Türkmendir.
Hesaba Musul İlinden ayrılacak diğer Türkmen ilçe, nahiye ve köyler de eklenirse bir milyonun üstünde bir nüfus ortaya çıkacak.
Böylece Türkmenler inşa edilecek bu yeni otonomi bölgenin Başkanı, Başbakanı ve oluşturulacak Parlamento Başkanlığına sahip bir kapasitedelerdir.
Aksi halde Telafer Özerk Bölgesini oluşturmada geç kaldık sayılmaz.
Türkmen Siyasetçileri ne yapıyor
Herkesin malumu Irak’ta bir çok Türkmen siyasi parti ve örgütlerimiz arenada.
Parlamentoda milli oranımıza göre az da olursa 10 milletvekilimiz vardır.
Kürt Otonomi Bölgesi Parlamentosunda 5 milletvekilimiz bulunmaktadır.
Merak ettiğim Türkmen siyasetçilerimizin ülkeleri üzerinde yapıldığı iç ve dış hesapların neresindelerdir.
2003’ten beri bölünmelerden, federalleşmelerden yazılmayanlar kalmaladı.
ABD, İngiliz, İsrail Rus ve başka devletler destekli onlarca projelerden konuşulurken, Biz Türkmenlerin projeleri nerede?
Sesimiz neden kısıtlı?
Neden içine kapattırıldığımız çelik kabuğu aşarak dışına bir türlü çıkamıyoruz?
Hiç mi proje üretecek insanlarımız yok mudur?
Başkaları kendi özerk bölgelerini kurmak peşindeyken, hani Türkmen Özerk Bölgesinin Projesi?
Hani neredeler Kerkük’e özel statü isteyenler?
Hani neredeler Telaferi , Tuzhurmatuyu il yapmak çabasında olanlar?
Bırak bunları biz devlet kurumlarnda Türkmen yöneticilerden boşalan görevlere Türkmenleri atayamaz hale geldik.
Türkiye ve Türk Dünyası Devlet ve Topluluklarından gereken desteği almadığımızdan mı ötürü böyle olduk?
Yoksa siyasetçilerimizin aralarındaki buzların bir türlü erimeyip her hangi bir konuda hem fikir olmadıklarından mı?.
Her iki halde kaybedecek olan Türkmen Halkımız olacaktır.
Halkını düşünen gerçek dava sahibi siyasetçi halkının aydın geleceği için gecesini gündüzüne katarak haklarını savunmalıdır.
Başkalarının bu topraklarda hak ettiği her ne varsa onu biz de hak ediyoruz. Yeter ki almasının yollarını arayalım ve onun için de canımız pahasına her şeyden vazgeçmeyi bilelim.
Saygılarla.