Ergun KAFTANCI
Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan ve çevresinin yurt dışına yüksek miktarda para gönderdiklerine ilişkin gündeme taşıdığı iddialar açıklık kazanmalı…
Bu nasıl ve ne suretle sağlanır…
İddia siyasal olduğu için elbet de Meclis’te ele alınarak sağlanır. Müddeinin iddiaları önce bir komisyonda görüşülür, oradan genel kurula getirilir, böylece kamuoyu da bilgilenmiş olur…
Nitekim CHP bu yolu işaret etti ve önerge de verdi.
Ana muhalefetin önergesi iktidar grubu tarafından reddedilirse, iddiaların doğru olduğu kabul edilmiş olur; AKP bunu hesaplamak, ona göre tavır takınmak zorunda. Konuya açıklık getirilmezse kısa günde öne çıkan “Demek ki belgeler sahih” düşüncesi toplumda daha yaygın hale gelebilir…
Eğer iddiaya mesnet teşkil eden belgeler, avukatın ve bir kısım AKP’linin dediği gibi sahteyse o zaman neden Meclis araştırmasına karşı çıkılıyor ve zihinlerin bulanık kalmasına çalışılıyor…
* * *
Yargıya gitmek sonraki aşamadır…
Önce Meclis; açıklık orada sağlanmalı, yargıya başvurmak gerekirse taraflar daha sonra kozlarını orada paylaşmalı.
* * *
Şimdi sesli düşünelim…
Türkiye’den para gitmedi, aksine Türkiye’ye para geldi diyorlar…
Diyelim ki öyle; bu paralar neyin karşılığında geldi diye sorarsanız “Adı geçenler ticaret erbabı, şirketlerini satmış olabilirler” cevabını alırsınız. O zaman bu paranın geldiğine dair belgeler nerede…
Devam ediyorum; sermayesi 1 sterlin olan ve tek kişiden oluşan Man Adası’ndaki alıcı, bu kadar şirketi nasıl ve neden almış olabilir… Yoksa adı geçen alıcı, şirket koleksiyoncusu yani koleksiyoner mi…
Ya da Kılıçdaroğlu, sıradan bir “efemera koleksiyoneri” mi, yani ıvır zıvırdan ibaret kağıt toplama hastası mı…
Bir husus daha açıklık kazanmalı; yabancıya satılan şirketlerin iştigal alanları nedir, alıcı olan 1 sterlin sermayeli şirket edindiği yeni şirketlerin yaptıkları işleri sürdürecek mi, sürdürecekse o alanlar hangileridir…
Bunlar da meçhul…
Peki, adı geçen iş adamlarımız, Man Adası’ındaki alıcı şirketten başka alıcı bulamadılar mı, mesela İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da hatta BAE’de, Katar’da, Kuveyt’te filan…
Genel kanaate katılasım geliyor, yani adı geçenler yurt dışına para göndermiş diyenlere inanmaya başlıyorum…
* * *
Çözümü beklenen o kadar çok sorunumuz varken ülkenin gündemi bu tür iddialara açıklık getirmekle meşgul edilirse hayırlı hiçbir iş yapılmaz, yapılamaz. Ortalık lafa boğulur, iktidarla muhalefet arasındaki kayıkçı kavgasına benzer didişmeyle de çok zaman kaybederiz…
Semptomlar daha da artabilir
Bundan böyle Kılıçdaroğlu ya da başkaları tarafından iktidar ve mensupları aleyhinde ne belge çıkarılırsa biliniz ki hepsine sahte diyeceklerdir. Kurtulmak ve iddialardan sıyrılmak için bu yolu seçiyorlar; dillerinde kemikleşen söylem yıllardır bu…
* * *
İktidar, karşısına kim çıkarsa ve Kılıçdaroğlu gibi belge gösterirse hemen fetocu olmakla suçlanıyor…
Bu belgeleri CHP’ye Pensilvanya’daki verdi diyenler çıkıyor. Bu da gösteriyor ki iktidarın savunma silahı feto…
İktidar nedense kendisini ana muhalefetle karıştırıyor. Feto cemaatiyle kumpas kuran, ortak olan, paralel devlete hayat veren “Eyy Kemal” miydi yoksa…
Geçiyorum…
İktidar insanların akıl ve iz’anını zorlamaktan vazgeçmeli…
* * *
Güneş balçıkla sıvanmaz, Zarrab konuştukça iktidarın 17-25 Aralık semptomları da artıyor… Rüşvet, yolsuzluk, nüfuz ticareti gibi her türlü rezalet ortaya daha net dökülüyor.. Vaktiyle Zarrab‘dan nemalananlar bugün susması için neler verirlerdi neler…
İKİ SATIRLA
ARAŞTIRMA yaparsanız ABD‘nin neden Türkiye ile uğraşıp durduğunu bulabilirsiniz. Stratejik ortağımızın -Artık değil diyorlar- AKP’den önceki tavrıyla AKP’den sonraki tavrını kıyasladığınızda, karşıtlığın nedeni kendiliğinden ortaya çıkar…
* * *
TRUMP, terör örgütlerine silah verilmeyecek dedi ama aynı gün TIR’lar silah ve zırhlı araç yüklü olarak yola çıktı; görüntüleri var. Öyle anlaşılıyor ki Pentagon Trump’ı sallamıyor ve terör örgütlerini desteklemeyi sürdürüyor. Var mı bunun başka izahı…