Yıl 1946… Sıcak Ağustos günleri. Avrupa’yı kasıp kavuran İkinci Dünya Savaşı bitmiş ama etkileri sürmekte. Savaşa katılmadığımız halde ülkemizde halkın ekmeği, şekeri, hala karneyle aldığı, yoklukların bıkıp usandırdığı dönemler. Ama bu zorluklar toplumun belli bir kesiminin yaşantısını yine de pek etkilemiyor. O kesimde herşey sütliman! Lüks lokantalar, gazinolar açık, eğlence hayatı alabildiğine canlı.
Rüçhan Çamay sahneye ilk kez çıktığı gençlik yıllarında…İşte o günlerde İstanbul’un pahalı lokallerinden birinde güzel bir genç kız ilk kez mikrofonla tanışıyor. Lokalin sunucusu, “Ve şimdi de geleceğin yıldızlarından birini takdim ediyorum” diyerek, genç kızı sahneye çağırıyor; onu şık hanımefendilerle, kibar beyefendilerle yüz yüze bırakıyor.
Dalgalı kumral saçları, iri kahverengi gözleri, duygulu bakışları, daha sahnedeki ilk gecesinde seyircileri etkileyebilmeyi başaran bu genç kız, sunduğu yabancı melodilerdeki yeteneğiyle de gelecekte yıldızlaşacağını kanıtlamıştır. Ailesinden gelen olumsuz tepkilere karşın artık onun yolu bellidir. Ve müzikte zirveye ulaşmak için izleyeceği bu yoldan, hiç kimse onu geri döndüremeyecektir!
Ve, o genç kız, genç kızlık havasını hiç yitirmeden, hep sahnede. Şu günlerde “35’inci Sanat Yılı” için jübile yaparak, müzikten değil ama sahneden kopmaya hazırlanan Rüçhan Çamay’ın öyküsüdür bu. 9 Ağustos 1981’de, yani sahneye ilk kez adım atışından tam 35 yıl sonra, görkemli bir jübileyle sahne defterini kapatacak olan ünlü şarkıcının sanat yaşamında unutamadığı bir olay daha var. Şimdi dilerseniz ünlü şarkıcının yaşamında, bundan tam 28 yıl önce gerçekleşen bu olaydan söz edelim.
Yıl 1953… Rüçhan Çamay, Türkiye’de yabancı kaynaklı müziğin temsilcileri arasında, başı çeken isimlerden biri olabilmeyi başarmıştır. İşte o dönemlerde şarkıcının radyodaki bantlannın birini dinleyen bir Amerikan radyo acentası “Bu kızda gelecek var” diyerek, onunla mukavele yapmak ister. Amerika’da radyo programlarına katılmak üzere firmayla anlaşma imzalayan Rüçhan Çamay, böylelikle “Yeni Dünya”nın yolunu tutar.
Çok sayıda radyo programında yer alırken o dönemlerde henüz emekleme devresini yaşayan Amerika’nın en büyük TV kuruluşu CBS’ten bir program önerisi gelir genç
şarkıcıya. Ve Türkiye’deki meslektaşlarının, televizyonun “T”sini bile bilmedikleri o dönemde, Rüçhan Çamay iki solo programla Amerika’da ekranlara gelir. Ama Amerikan ekranında, Türkiye’de yaptığı gibi yabancı kaynaklı değil, kendi halk müziğimizin eserlerinden oluşan bir repertuar sunar.
Bu programlar Amerika’da Rüçhan Çamay’ın önünde yepyeni bir ufkun açılmasını sağlamıştı. Teklif üstüne teklif alıyordu. Bunlardan birine “Evet” diyebilseydi yaşamı belki de baştan sona değişecekti. Ama, Rüçhan Çamay “Evet” diyemedi. O yıllarda Yeşilçam’ın ünlü film yapımcılarından Turgut Demirağ’la ilişkisi vardı. Evleneceklerdi. “Yeni Dünya”ya veda ederek İstanbul’a dönmüş, Turgut Demirağ’la evlenmiş, kızları Melike dünyaya gelmişti.
Rüçhan Çamay, jübilesi öncesinde çok heyecanlı…Daha sonra, bu evliliği yürütemeyerek boşanmışlardı. Ve ondan sonra da Rüçhan Çamay tek başına devam etmişti yoluna. Kızı büyümüş, şarkıcı olmuştu. Kızı evlenmiş kendisini torun sahibi etmişti. Daha sonra kızı başka yollara düşmüş, Türkiye’den kopmuş, Türk vatandaşlığından çıkartılmıştı. Ama Rüçhan Çamay, hala bir genç kız havasıyla
piyasadaydı.
(TV’de 7 – 20 Temmuz 1981) / Türk Nostalji
RÜÇHAN ÇAMAY KİMDİR?
Rüçhan Çamay, 30 Mayıs 1931 tarihinde İstanbul‘da dünyaya geldi.
Ortaokulu bitirdikten sonra Ankara‘da üç sene Devlet Konservatuarı piyano ve şan bölümünde okudu.
Sahneye ilk defa 1947 senesinde İstanbul’a döndükten sonra henüz 16 yaşındayken Taksim Belediye Gazinosu’nda “My Heart Belongs To Dady” adlı şarkıyı söyleyerek “Fransız Vedeti Rüşan” adıyla çıktı. Aynı sene “Yuvamı Yıkamazsın” isimli sinema filminde oynadı.
1950 senesinde “İstanbul Geceleri” adlı sinema filminde adlı filmde hem şarkı söyledi hem de oyunculuk yaptı.
1950 senesinde radyoevinin açılmasıyla sesini radyo aracılığıyla duyurmaya başlayan Çamay, 1951-53 yılları arasında oldukça aktif çalışmaya başladı. Öyle ki, Amerika Birleşik Devletleri‘nde bile konserler verdi.
1953 senesinde Amerikalı sanat ajanı William Morris’in özel bir daveti üzerine Amerika’ya giden Rüçhan Çamay, New York‘ta kaldığı 2,5 aylık süre içinde Mezonette adlı kulüpte çalıştı ve çok sayıda radyo programına katıldı. Ayrıca Amerika’nın ünlü TV kuruluşu CBS‘in de dikkatini çekti ve bir program daveti aldı.
Çamay, Türkiye’de televizyonun yaygınlaşmadığı dönemde iki solo programla ekrana çıktı. Programda pop değil, Türk Halk Müziği parçalarından oluşan bir repertuar sundu.
O yıl Türkiye’ye geri döndü ve 3 Aralık 1953 tarihinde yapımcı Turgut Demirağ ile evlendi.
1966 senesinde Moskova Film Festivali’nde birkaç konser verdi.
1967 senesinde ilk kez gerçekleştirilen Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’nın jüri heyetinde Dario Moreno, Ayla Dikmen, Bedri Koraman, Erkin Koray ile birlikte Rüçhan Çamay da vardı.
1967 senesinin kışında ikinci kez Amerika’ya gitti. ‘Art Linkletter’ isimli show programında Zsa Zsa Gabor ve M. Griffin gibi isimlerle beraber yer aldı.
1968 senesinde Rüçhan Çamay, resmi olmayan bir katılım ile Eurovision Şarda aynı zamanda Fecri Ebcioğlu‘nun önerisiyle “Gölgen Yeter Bana” adlı ilk Türkçe sözlü plağını çıkardı.
1976 senesinde “Para Para Parraaa” isimli plağını çıkardı. Bu 45’lik ile ksıa zamanda en çok satan isimlerden biri oldu.
12 Nisan 1980 tarihinde Rüçhan Çamay, Leyla Sayar ile birlikte fidye için Polenezköy’de silahlı 3 kişi tarafından kaçırıldı. 24 saat sonra polisler tarafından kurtarıldı.
Çamay, 9 Ağustos 1981 tarihinde, Gönül Akkor, Leyla Sayar, Selçuk Ural, Nil Burak gibi sanatçıların katıldıkları bir jübile ile sahnelere veda etti.